Bazen işler yolunda gitmez ve mutsuzluk duygusu ile karşı karşıya kalırız. Pekala, “Sürekli mutsuz ve yorgun hissediyorum” diyenler ne yapmalı? Mutsuzluk hissinden arınmanın yollarını Mentor Tuba Müftüoğlu anlattı.
Mutsuzluk, içerisinde ümitsizliği ve karamsarlığı barındıran bir ruh hali olarak tanımlanıyor. Toplumsal felaketlere, savaşlara, ekonomik badirelere, hastalıklara her geçen gün daha fazla maruz kaldığımız bu yüzyılda bireyler ortasında mutsuzluk katlanarak artmaya devam ediyor. Elimizde olmayan çevresel etkenlerin yanı sıra kendi hayatımızda da ailesel problemler, iş gerilimi, ilişki yönetimi üzere birçok sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Tüm bunlarla karşılaşan insan, bulunduğu bu his halinden bir çıkış yolu arıyor. Tam da burada karşımıza “mindfulness” kavramı çıkıyor. Son devirde ismini sıklıkla duyduğumuz, hem yeterlilik halinde hem de alakaları geliştirmede en tesirli metotlardan biri olan mindfulness’ı Mentor Tuba Müftüoğlu anlatıyor.
Mindfulness nedir?
Mindfulness, kalıplarımızın, inançlarımızın, yargılarımızın, beklentilerimizin ötesinde bizi o anla – yani gerçek zamanla- kendimizle, vücudumuzla, hislerimizle, niyetlerimizle ve sahiden olanla bağlantıya geçiren bir metot. Yani olanı, olduğu üzere fark etmek.
Çoğumuz hayatı otomatik pilotta nitekim olandan, vücudumuzdan, hislerimizden kopuk yaşıyoruz. Neyi neden yaptığımızın, neden söylediğimizin farkına vardığımızda iş işten çoktan geçmiş oluyor. Mindfulness sayesinde vücudumuzla, sonra his ve fikirlerimizle temasa geçmeyi öğreniyoruz. Böylelikle, örneğin bir hudut anında evvel o sinir hissinin karnımızdan üst çıktığını, nefesimizin sıklaştığını, başımızın yandığını, yani birinci sinyalleri, fark edip durmayı ve en kıymetlisi durup en kolay olayın tahminen de bizim kalıp inançlarımız ya da beklentilerimiz yüzünden büyüdüğünü gözlemleyebiliyoruz.
Mindfulness bize ne öğretiyor?
Mindfulness sayesinde yaşananları ve yaşananlar karşısında hissettiklerimizi fark ederek, onlarla ortamıza ara koymayı, duygularımıza dışarıdan bir gözle bakabilmeyi öğreniyor, yargılarımızı, endişelerimizi, inançlarımızı, bize tasa veren olay ve durumları keşfedebiliyoruz. Bu sayede tüm bu halleri anlayıp, sindirip, onlarla nazik bir bağlantı kurarak, onları daha sağlıklı yönetmeye başlıyoruz. Yalnız tabi ki yalnızca fark etmek kâfi değil. Tüm bu fark ettiklerinizi karşılama biçimimiz de son derece kıymetli. Mevcut anı yargısız, açık ve şefkat dolu bir kalple karşılamak “bilinçli farkındalık” manasına geliyor. Tıpkı bebeklerin beynini darbelerden koruyan bıngıldak bölgesi ve gözetici zar üzere mindfulness’da gerilim yahut şiddetli his ve durumlarla karşılaştığımızda bir tampon bölge oluşturarak uyaran ve reaksiyonun çarpışmasından doğacak muhtemel darbeyi engelliyor. Tam uyaranla yansımız ortasındaki anlık oluşan bu tampon bölgede üst seviye yetkili “bilinçli farkındalık” nezaketle uyaranı ve yansıyı karşılıyor, onları inceleyerek, gözlemleyerek ve anlayarak hem toza dumana bürünmekte olan fizyolojik ortamımızı hem de tarafları sakinleştiriyor ve olanlara en net bakış açısını getiriyor. Farkındalık geliştirdikçe oto pilottan reaksiyon vermek yerine durmayı ve reaksiyon yerine cevap vermeyi öğreniyoruz.
Mindfulness sayesinde birçok makus alışkanlıktan kurtulmak mümkün
Bize âlâ olma halini kazandıran mindfulness sayesinde yaşadığımız olumsuz hisler da azalıyor. Gerilim, kaygı, panik atak, depresyon üzere sorunlar vakitle ortadan kalkıyor. Yapılan araştırmalar mindfulness’in hem bağışıklık sistemine, hem de kumar, sigara, alkol, yemek üzere bağımlılıklardan kurtulmaya da faydalarını gözler önüne seriyor. Empatiyi artırarak bağlantılardaki bağları kuvvetlendiren, yardımlaşmaya elçi olan mindfulness tesirleri iş hayatına da olumlu ivme sağlıyor. Artık tüm bu kazanımlar için mindfulness ile tanışmaya ne dersiniz?