Günümüzde giderek yaygınlaşan panik atak, kaygı bozukluğu ve uyku problemleri, birçok kişinin yaşam kalitesini düşürüyor. Bu sorunları sadece zihinsel bir mesele olarak ele almanın yetersiz olduğunu vurgulayan Psikolojik Danışman ve Yazar Emel Aksoy, konuya bütüncül bir yaklaşımla yaklaşıyor.
“Panik atak bir anda çıkmaz, geçmişin yarım kalan hikâyesidir”
Aksoy’a göre panik atak; aniden ortaya çıkan bir rahatsızlık değil, geçmişte yaşanıp tamamlanmamış bir duygusal hikâyenin devamıdır. Bu durum zamanla sadece panik atakla kalmaz; uçak korkusu, fobiler, kaygı bozuklukları gibi sorunlarla katman katman büyüyebilir.
“Beynimiz ve bedenimiz, o yarım kalmış hikâyeyi tamamlamak ister. Bu tamamlanmadıkça, içsel gerilim farklı psikolojik semptomlar olarak karşımıza çıkar.”
Sorunun Kaynağına 4 Açıdan Bakmak Gerek
Emel Aksoy, sadece psikolojik destekle değil, bireyin tüm hücresel ihtiyaçlarına cevap vererek kalıcı çözümler üretilebileceğini savunuyor. Ona göre, insanı anlamak için şu dört alan birlikte değerlendirilmelidir:
Psikolojik süreçler
Beden kimyası (örneğin vitamin-mineral eksiklikleri)
Beslenme düzeni
Uyku kalitesi
“Hücremiz dört yönden destek bekler. Sadece psikoterapiyle değil, bedenin kimyasal dengesi ve yaşam tarzı düzeniyle de ilgilenmeliyiz.”
Uyku Problemleri de Kaygının Bir Yansıması
Uyku bozukluklarının da kaygı temelli bir zemin üzerinde geliştiğini belirten Aksoy, kaliteli uykunun hem zihinsel hem fiziksel onarım için vazgeçilmez olduğunu vurguluyor.
“İyi uyumayan bir beyin, ertesi gün aynı kaygıyla uyanır. Döngüyü kırmak için psikoloji kadar biyolojiyi de dinlememiz gerekir.”
Bütüncül Terapi Yaklaşımı
Emel Aksoy’un danışanlarına sunduğu yaklaşım, yalnızca seans odasında değil; günlük yaşamın içinde sürdürülebilir bir dönüşüm hedefliyor. Zihin, beden ve ruhun birlikte dengelendiği bir yapı inşa eden bu model, modern psikolojiyle fonksiyonel tıbbın birleşim noktasında yer alıyor.
News
