Türkiye, obezite listesinde dünya ülkeleri ortasında üst sıralarda yerini aldı.
En kıymetli sıhhat sorunlarından biri olan obezite hakkında bilgi veren uzmanlar, idmanların hayli tesirli olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Mehmet Ünal, hareketsizlikle birlikte boyun tutulması, bel tutulması, eklemlerin hareket edemez hale gelmesi, esnekliğin ve dayanıklılığın azalması üzere sıhhat sorunlarının meydana geldiğini söyledi.
Hareketsiz hayatın bir öbür sonucunun ise tip2 diyabet, hipertansiyon, kalp yetmezliği üzere önemli sıhhat sıkıntılarına yol açan obezite olduğunu söyledi.
İHA’nın haberine nazaran; Türkiye’de obezite oranının son vakitlerde hayli arttığına dikkat çeken Ünal, haftada en az üç gün ve 50-60 dakika idman yapılması teklifinde bulundu.
“İstirahat ederken, bedenimizdeki sistemler bize hizmet ediyor olabilir”
Bedenin genetik yapılanmasını ve epigenetik faktörlerin ömrü nasıl etkilediğinin incelendiğini aktaran Ünal, Antrenman Fizyolojisi’ni şu tabirlerle tanımladı:
“İnsan fizyolojisi canlıların yaşamsal işlevlerini inceleyen bilim kısmıdır. Günlük hayatımızda istirahat ederken, bedenimizdeki sistemler bize hizmet ediyor olabilir. Fakat bir fizikî aktivite esnasında o sistemlerimiz tıpkı şeklide karşılık verebiliyor mu? Yani bir gerilim esnasında o gerilimle karşılaşan beden, buna ne kadar yanıt veriyor, fizyolojik hudutlar içerisinde ne kadar müsaade ediliyor? İdman Fizyoloji bunları inceleyen bir bilim koludur.”
“Esnekliğimiz ve dayanıklılığımız azalıyor”
Hareketsizliğin neden olduğu sıhhat sıkıntılarına değinen Prof. Dr. Ünal, şu kelamları kullandı:
“Hareket halindeki bir organizmayı masa başına oturtarak bütün hareketleri kısıtlıyorsunuz. Böylelikle inaktivasyon sorunu görülmeye başlıyor. Boyun tutulmasına, bel tutulmasına neden oluyor. Eklemlerimiz hareket edemez hale geliyor. Esnekliğimiz ve dayanıklılığımız azalıyor. Bunların oluşturduğu sıhhat sorunları de peşinden geliyor.
“Hareketsizlik kadar yanlış beslenme de değerli bir etken”
Obezite için hareketsizlik en temel olay. Fakat hareketsizlik kadar yanlış beslenme de kıymetli bir etken. Onun için istikrarlı ve kâfi beslenmeyi ve fizikî aktiviteyi hayatımıza kesinlikle yerleştirmeliyiz. Yapılan araştırmalar da gösteriyor ki yanlış besleme ve hareketsiz ömür nedeniyle obezite çığ üzere artıyor. Gerçekten bu durum da tip2 diyabet, hipertansiyon, kalp yetmezliği üzere obezite kaynaklı onlarca hastalığa yol açıyor.
“Haftada en az üç gün ve 50-60 dakika antrenman yapılmalı”
Planlı, programlı, sistemli idmanlar yapılmalı. Haftada en az üç gün ve 50-60 dakika antrenman yapılmalı. İdman yapmaya başlamadan evvel kesinlikle bir doktor denetiminden geçilmeli. Tabip onayından sonra da beden için uygun olan antrenman yapılmalı.
“Nefes alıp vermeyi bilmiyoruz”
Günlük ömrümüzde nefes alıp, vermeyi bilmiyoruz. Yüzeysel nefes alıyoruz. Derin nefes almıyoruz. Böylelikle solumum patenti olağan işlemediği için bedenin öteki bütün sistemleri bundan etkileniyor. Onun için gerçek soluk alıp, vermemiz lazım. Yalnızca göğüs kafesi ile değil diyaframı da katarak nefes alıp vermeyi bilmemiz lazım. Sakin, derin ve dingin nefes almayı bilmeliyiz. Bunları ömrümüzün içine oturtmalıyız ve bunu farkında olmadan yapıyor olmamız lazım.”
“Fiziksel aktivite sağlıklı yaşamanın en kıymetli faktörlerinden biridir”
Prof. Dr. Ayşegül Topal Sarıkaya ise şu kelamları kaydetti:
“Fiziksel aktivite sağlıklı yaşamanın en değerli faktörlerinden biridir. Beslenme de fizikî aktivitenin optimal seviyeye çıkabilmesi için çeşitli moleküler ögeleri destekleyen bir aktör. Epigenetik ise günümüze artık kalıtımın yalnızca DNA dizilimi ile olmadığı, DNA’daki çeşitli modifikasyonların da tesirli olduğunu gösterdi. Sonuçta fizikî aktivite, nutrogenetik ve beslenme yeni bir alanın çıkmasına neden oldu. Bu alanda son yıllarda artan çalışmalar bulunmaktadır. Fizikî aktivite ve beslenme bir insanın fenotip ve genotipini etkileyen en kıymetli çevresel ögelerdir. Bu faktörlerin idmanla münasebetini ortaya koyduğumuzda bizler sağlıklı yaşamak için bir kombinasyon ortaya koyabiliriz.”