Bu iki belirtili tuvalette belli oluyor: Sessiz ilerleyen kanserin habercisi olabilir

Liver Cancer UK’e göre, vücudunuz size sessizce sinyaller veriyor olabilir. Özellikle tuvalet alışkanlıklarınızdaki bazı küçük ama dikkat çekici değişiklikler, ölümcül bir hastalığın habercisi olabilir. Uzmanlara göre safra kanalı kanseri (kolanjiokarsinom), ilk uyarılarını genellikle idrar ve dışkı rengindeki farklılıklarla veriyor ancak bu belirtiler çoğu zaman göz ardı ediliyor.

ERKEN UYARI SİNYALLERİ: İDRAR VE DIŞKI RENGİNE DİKKAT

Safra kanalı kanseri, karaciğer, safra kesesi ve bağırsakları birbirine bağlayan tüplerde gelişen nadir fakat agresif bir kanser türüdür. İngiltere’de her yıl yaklaşık 3.100 kişiye bu teşhis konulmakta ve hastaların yalnızca %5’i teşhisten sonraki beş yıl içerisinde hayatta kalabilmektedir.

Liver Cancer UK, bu hastalığın bazı erken belirtilerinin sadece tuvalet alışkanlıklarında fark edilebildiğini belirtiyor.

Özellikle iki belirti öne çıkıyor:

• Olağandışı koyu veya çok açık renkli idrar,
• Açık renkli, macunumsu dışkı

Bu iki belirti genellikle sarılık (jaundice) adı verilen bir durumun işaretidir. Sarılık, karaciğerin aşırı stres altında olduğunu gösterir ve safra kanalı kanseri durumunda, karaciğerden bağırsaklara giden yolların tıkanması sonucu ortaya çıkar. Safra sıvısı, olması gereken yerden dışarı çıkarak kana ve dokulara yayılır.

CİLTTE SARARMAİ KİLO KAYBI BELİRTİLER ARASINDA

Sarılığın diğer önemli belirtileri arasında gözlerde ve ciltte sararma, kaşıntı ve genel rahatsızlık hissi yer alır.

Buna ek olarak:

• İstem dışı kilo kaybı,
• Karın sağ üst kısmında ağrı veya baskı hissi,
• İştah kaybı,
• Grip benzeri belirtiler (ateş, halsizlik) gibi durumlar da hastalığın ileri aşamalarda görülen semptomlarıdır.

Bu belirtiler başka sağlık sorunlarından da kaynaklanabilir. Ancak özellikle birden fazla belirti bir aradaysa, uzmanlar bir sağlık kuruluşuna başvurmanın hayati önem taşıdığını vurguluyor.

GEÇ TEŞHİS TEDAVİ ŞANSINI DÜŞÜRÜYOR

Liver Cancer UK uzmanları, bu kanser türünün teşhisinin genellikle geç konulduğunu ve bunun da tedavi seçeneklerini sınırladığını belirtiyor. Oysa erken teşhis, cerrahi müdahale veya hedefe yönelik tedavilerle yaşam süresini uzatabiliyor.