DOLAR 42,5354 0.07%
EURO 49,5729 -0.06%
ALTIN 5.745,37-0,12
BITCOIN 3804674-2.9328%
İstanbul
16°

KAPALI

SABAHA KALAN SÜRE

78. Cannes Film Festivali’nde Panahi filminden notlar ve sanal gerçeklik üzerine sinema: Adalet mi, öç almak mı?

78. Cannes Film Festivali’nde Panahi filminden notlar ve sanal gerçeklik üzerine sinema: Adalet mi, öç almak mı?

ABONE OL
Mayıs 21, 2025 08:40
78. Cannes Film Festivali’nde Panahi filminden notlar ve sanal gerçeklik üzerine sinema: Adalet mi, öç almak mı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İranlı muhalif yönetmen Jafar Panahi’ye (1960) ayrılan koltuklar, Cannes’da ve diğer büyük sinema festivallerinde uzun yıllar boyunca boş kalmıştı. Üstünde yönetmenin adı yazan o hüzünlü koltukları alkışlayabiliyorduk ancak. Salı akşamı, ülkesinde gizlice çektiği Altın Palmiye adayı “Sadece Bir Tesadüf”ün (Yek Tasadef Sadeh) ilk gösterimine katılmak için artık bizzat aramızda Jafar Panahi!…

2023’te açlık grevine başladıktan sonra tahliye edilen ancak İran dışına çıkması yasaklanan ve sonunda, kızının yaşadığı Paris’e gelmeyi başaran Jafar Panahi, gelecek cumartesi gecesi ödül almak için sahneye çıktığında da kuşkusuz çok alkışlanacak.

Ana seçkide sunulan “Sadece Bir Tesadüf”, insan ruhunun en temel dürtüsü olan özgürlük ve adalet arayışına odaklanan içeriğini, son derece etkileyici, yalın bir sinema diliyle işliyor yine.

Grev yaptığı için tutuklanan ve sorgulaması sırasında ağır işkence gören işçi, yıllar sonra, kendisine bu acıları yaşatan adamla bir rastlantı sonucu karşılaşır. İnançlı ve bağnaz, sadist ruhlu bu rejim yanlısı karanlık adamın yüzünü hiç görmemiştir ama hem sesi hem de Irak savaşında kaybettiğini gururla ifade ettiği bacağındaki protezin yürürken çıkardığı yeknesak takırtı, beynine kazınmıştır bir kere. Adamı izleyip tuzağa düşürerek bayıltır önce. Ardından da kamyonetine atarak kaçırır. Amacı, onu diri diri gömerek öç almaktır.

Ancak adamın kimliğinden emin olmak ister. Suçsuz olabilecek bir insanı yanlışlıkla “infaz etmek” istemeyecek kadar da vicdanlı ve hümanisttir…

O caninin işkencesine maruz kalan başka muhalifleri, militanları arayıp bulur. Adamın kimliğinden emin olmak istemektedir.

Bu noktadan sonra, “Sadece Bir Tesadüf”ün senaryosunu da kaleme alan Jafar Panahi’nin yaratıcı dehası çıkıveriyor karşımıza. Adalet arayışı, öç alma dürtüsü, kuşkuya düşmek, öfkelenmek, vicdan azabı cekmek, özgürlük mücadelesi vermek, çaresizliğe kapılmak, umut aramak gibi doğal duygu ve tepkilerimiz, son derece doyurucu bir senaryo içinde hep birlikte ele alınıyor. Yer yer ince bir mizah eşliğinde, bireysel ve toplumsal açmazlar sergileniyor. Jafar Panahi, yargılanmaktan özenle kaçınan bir yönetmen. Öncelikle, doğal tepkilerimizi, her zaman engelleyemediğimiz ruhsal dalgalanmaları anlamaya ve anlatmaya çalışıyor. Kurunun yanında yaşın yanmasını kabul etmeyen yaratıcı yönetmen, filminin sonunu da açık bırakıyor. İnsandan umut kesilmez mi ? Yoksa, insanoğluna hiç güvenilmez mi ? Karar sizin…

EKRANIN ÖTESİNDEKİ HİKAYELER

“Sanal gerçeklik” tanımı bile kısa sürede eskidi galiba. Ekran ötesine taşan çok boyutlu farklı anlatım biçimlerine, yeni teknolojiler sayesinde her geçen gün yenileri ekleniyor. Salt izleyici konumundan çıkarak, hikâyelerin senaryo yazarı, hatta yönetmeni olduğunuzu bile düşündürecek kadar büyülü, yepyeni bir evren içindesiniz. Venedik’ten sonra, Cannes Festivali de bu hızlı değişim sürecine tanıklık etmekte. Burada ilk kez geçen yıl gündeme gelen “Compétition İmmersive “ (Kapsayıcı Sinema Yarışması) adlı bağımsız seçki, sanal gerçeklik, karma gerçeklik, video haritalama veya yapay zekâ kullanılarak gerçekleştirilen yeni yaratım biçimlerinin tümünü kapsamakta.

Başınıza taktığınız gözlük ve kulaklıklar sizi sanal bir kürenin içine davet ediveriyor. Dönen koltuğunuzda ya da ayakta hareket ederek, içine girdiğiniz o sanal ortamı, 360 derecelik en geniş açıdan, dilediğiniz gibi izleyebiliyorsunuz.

Anlatılan hikayelerle aktif olarak etkileşime girmeniz bile mümkün. Ünlü Carlton Oteli’nin zemin katına yerleşen “Compétition Immersive”de yarışan dokuz yapım, Fransız yönetmen Luc Jacquet’in (“Penguenlerin Yürüyüşü”) başkanlığında, Amerikalı sanatçı Laurie Anderson, Fransız yazar Tania de Montaigne, İngiliz yönetmen Martha Fiennes ve Japon video oyunu tasarımcısı Tetsuya Mizuguchi’den oluşan jüri ödülleri 22 Mayıs’ta duyuracak.

YAPAY ZEKA VE İSTANBUL’LU TAKSİ ŞÖFÖRÜ

Yarışmadaki dokuz aday arasında, İngiliz yapımı “tAxİ” adlı bir enstalasyon da yer almakta. Tek izleyiciye seslenen bir tasarım bu. Üretimi 1980’lerde durdurulan Renault 4L modeli eski taksinin içine, başınıza geçirilen kaskla girmeden önce, yapay zekâ aracılığıyla sohbet edeceğiniz bu kadın sürücünün, yaklaşık 50 farklı dil bildiğini söylüyorlar.

Arka koltuğa yerleşir yerleşmez, “Beni Sultanahmet Meydanı’na atıversene” diyorum sanal sürücüme. Beş on saniye tepki gelmiyor ama, ardından: “Ne yapmaya gidiyorsun ulan Sultanahmet’e? Söyle bakalım, ne işin var orada?” diyen, sempatik, bıçkın bir erkek sesi duyuyorum!

Türkçesi çocukluğumun taksi şoförlerinin diline ne de çok benziyor. Beni şaşırtan, yüzünü göremediğim sürücünün önceden söylendiği gibi bir kadın olmaması…

Başlıyoruz havadan sudan sohbet etmeye. “Siyasi gündem de çok gergin; burnumuzun dibindeki ülkelerde sıcak savaşlar durmadan alevleniyor…” dediğimde, yine birkaç saniye düşündükten sonra yapıştırıyor cevabı: “Durum çok berbat abi yahu, haklısın”.


kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r