Eski Dava Ocakları Genel Lideri Sinan Ateş suikastıyla birlikte İstanbul Maltepe Gülsuyu’ndaki uyuşturucu çeteleri yine gündeme geldi. Ateş cinayetinde Gülsuyu’nda uyuşturucu çetesinin başlarında olduğu “Dodo” lakaplı Doğukan Çep’in ismi geçiyor …
Eski Dava Ocakları Genel Lideri Sinan Ateş suikastıyla birlikte İstanbul Maltepe Gülsuyu’ndaki uyuşturucu çeteleri tekrar gündeme geldi. Ateş cinayetinde Gülsuyu’nda uyuşturucu çetesinin başlarında olduğu “Dodo” lakaplı Doğukan Çep’in ismi geçiyor.
BirGün muharriri Ayça Söylemez, gündeme gelen Gülsuyu çetesinin çocuk kaçırıp uyuşturucu kuryesi yaptığı, polisle işbirliği içinde olduğu kaydeden bir yazı kaleme aldı. Bugün yayımlanan yazıda cinayetlere karşın çeteye neden dokunulmadığı anlatıldı.
Yazıda yer alan sözler şöyle:
Ateş cinayeti: Para için yaptık
Savcılık bu çeteyle ilgili bir belgede, “Mesut T. liderliğindeki kabahat örgütünün rastgele bir kişi yahut kümeye her an silahlı aksiyon yapabilecek halde hazır bulundukları anlaşılmıştır” değerlendirmesini yapıyor.
Sinan Ateş suikastı sonrasında gözaltına alınan üç şahıstan biri de sözünde “Para için yaptık” diyor.
Gözaltındakilerden birinin, Doğukan Çep olduğu tez edildi. Çep, bu çetenin “Dodo” lakaplı üyesi. Polis kayıtlarına nazaran, sıradan bir tetikçi. Dava belgesine nazaran de karar verici pozisyonda değil. Cinayet ve cinayete teşebbüsten hükümlü, 2015’ten beri de firari.
Mahkeme kayıtlarına nazaran, çetenin temel işi uyuşturucu. Tape’lerdeki konuşmalarına göreyse kendilerine ‘uyuşturucu çetesi’ denmesine tepkililer. Bahsettiğim evrak, Hasan Ferit Gedik cinayeti sonrası açılan davaya ilişkin. Hasan, uyuşturucu aksisi bir yürüyüşe yapılan silahlı taarruzda öldürülmüştü. Yargılanan çete üyeleri mahkûm oldu, belge Yargıtay’da.
Anne, oğlunu kurtarmaya çalışıyor
Hasan Ferit Gedik davasında tabir veren anne Gülhanım Arık oğlunun çete tarafından uyuşturucu batağına nasıl sürüklendiği anlattı.
Oğlu Şükrü, 13 yaşındayken bir haftalığına konuttan kaçıyor ve sokaktayken Şerif Karameşe ile tanışıyor.
Oğlunun Şerif Karameşe’nin su satışı yaptığı dükkanında kaldığını, bu dükkanda kumar oynatıldığına ve uyuşturucu satıldığına şahit olduğunu; oğlunun kaybıyla ilgili polise bilgi vermesinin akabinde Şükrü’nün, Karameşe’nin dükkanında bulunduğunu, oğlunu konuta götürdüğünü lakin bu olaydan sonra oğlunun daima kaçarak Karameşe ve taksi durağı sahibi Zafer Turhan’ın yanına gittiğini;
Bu şahısların oğluna Adidas spor ayakkabı ve eşofman ekibi üzere değerli ikramlar alarak oğlunun aklını çeldiklerini, emellerinin oğluna uyuşturucu kuryeliği yaptırmak olduğunu;
Oğlu konuta geldiğinde cebinde uyuşturucu husus bulduğunu, sorunca da “O uyuşturucu unsurlar Zafer ağabeyime ilişkin sen karışma” diyerek kendisine kızdığını anlattı.
Oğlunun saçını kazdı
Anne Gülhanım Arık’ın tabirine nazaran çete bundan sonra baskısını daha da artıyor. Bir gün oğlu Şükrü konuta dövülmüş formda geliyor, bıçaklı hengame çıkınca korkup kaçtığını (çünkü daha 13 yaşında), kaçtığı için dövüldüğünü anlatıyor. Lakin yeniden de yanlarına gitmeye devam ediyor. Annesine nazaran, oğlu uyuşturucuya alıştırıldığı, bağımlı olduğu için bunlardan kopamıyor:
“Bir gün arkadaşıma, oğlumun saçını alıp uyuşturucu için tahlile göndereceğimi söyledim, oğlum bunu duyup Zafer Turhan’a iletmiş. O da oğlumun saçını kazıtıp beni aradı, ‘şimdi oğlunun saçını tahlile gönderemezsin’ dedi. Oğlumu bunlardan kurtarabilmek için İzmit’e yatılı okula gönderdim lakin orada da bulup İstanbul’a getirdiler, uyuşturucu işinde kullanmaya devam ettiler.”
‘Emniyette tanıdıkları var’
Gülhanım Arık bu ortada polise ‘çocuk kaçırma’ suçlamasıyla tekraren şikâyetçi oluyor. Oğlu Şükrü kendi isteğiyle gittiğini söyleyince, çete üyeleri tabir verip çıkıyor. Şükrü, annesine, “Ben bu şahıslar hakkında makûs bir şey söyleyemem. Bu halde söz verirsem beni öldürürler, sana da ziyan verirler. Bunlara bir şey olmaz, gerileri sağlam, emniyette tanıdıkları var” diyor.
Polis kılığında konutu bastılar
Yine bir şikayetinde Zafer Turhan, Gülhanım Arık’ı arıyor, telefonu polislere vermesini istiyor, polislere “Ben bırakacağım vakti biliyorum, istediğim vakit bırakırım” diyor. Gülhanım’a da “Git istediğin kadar şikayet et” diyor.
Zafer Turhan’ın değil lakin Gülhanım Arık’ın meskeni basılıyor. Polis olduklarını söyleyen üç kişi meskenine girip Gülhanım’ı dövüyor, oğlunu alıp götürüyor. (Daha sonra bu bireylerin de çete üyesi olduğu, kendilerini polis olarak tanıtıp diğer konutlara de baskın yaptıkları ortaya çıktı.)
Gülhanım artık şikâyette bulunmaktan vazgeçiyor: “Oğlumu zorla tutup uyuşturucu kuryesi yaptılar, silah verip soyguna gönderdiler, şikâyetçi olmama karşın tutuklanmadıkları üzere adliyeden benden evvel çıkıyorlar…”