İki ay içinde ‘sansür’ konusunu ele aldığım ikinci yazım olacak. Yazının girişinde bu notu düşmemin edeni şu: Sansür sıradanlaştırılmaya çalışılıyor. Sansür olağanmış üzere algı yaratılmak isteniyor. Maalesef… Sansür iktidarın sopası yapıldı. Sansür …
İki ay içinde ‘sansür’ konusunu ele aldığım ikinci yazım olacak. Yazının girişinde bu notu düşmemin edeni şu: Sansür sıradanlaştırılmaya çalışılıyor. Sansür olağanmış üzere algı yaratılmak isteniyor.
Maalesef…
Sansür iktidarın sopası yapıldı. Sansür halka ceza kesmenin aracı haline getirildi.
İktidar RTÜK kanalıyla TV’lere ceza veriyor fakat asıl ceza verilen halk.
Katledilen demokrasi.
Halk sesini duyurmasın, halk olan biteni bilmesin, halk reaksiyon vermesen isteniyor.
Cumhur İttifakı seçimi kazanıp beş yıl daha iktidarda kalırsa olacakları düşünemiyorum. Kuzey Kore üzere olacağımız kesinlikle.
Bırakın Halk TV üzere kanalları, muhalefet partilerinin bile sesini çıkaracağını/ çıkarabileceğini zannetmiyorum.
Ülke biat ve itaat temeline dayalı buyruk komuta zinciriyle yönetilecektir. Şu anda yaşadığımız ortamın iki kat ağırını düşünün.
Beş yıl daha kalırlarsa özgür TV’leri geçin, toplumsal medyayı bile unutun. Tweet attırmazlar.
Erdoğan, kendisini eleştiren zelzele bölgesindeki aksaklıkları dillendiren, CHP başkanına ‘be ahlaksız, be namusuz, be adi’ diye bağırabiliyorsa…
Bunu kendine hak olarak görüyorsa… Bu hali kendisini destekleyenler tarafından alkışlanıyorsa… Beş yıl daha kalırsa olacakları düşünün!
RTÜK Halk TV’ye, TELE 1’e hem para cezası verdi hem de beş gün ekran karatma cezası…
Neden?
Saray sarsıntı bölgesinden yapılan yayınları beğenmemiş de ondan. Saray söküğünün ortaya çıkarılmasından rahatsız olmuş da ondan… Bunu açıkça söyleyecek hali yok. Cımbızlama yaparak, bir cümleye odaklanarak ceza kesmeye kalktı…
Tamamen hukuksuz…
Nedeni ne geleceğim. Evvel siyasi boyutunu bitireyim….
Depremde böyleyse seçime hakikat kim bilir daha neler olacak, neler? Çünkü iktidar açısından bu seçim varlık yokluk seçimi, mevt kalım meselesi…
Sadece iktidarın siyasi kanadı açısından değil. RTÜK için de Diyanet Başkanlığı için de AFAD için de Kızılay için de Kamu Bankaları’nın yöneticileri için de bakanlar için de üst seviye bürokratlar için de beka seçimi!
İktidarda kalabilmeleri için, seçmeni yanlarına çekleri için, algı operasyonu yaratmaları için, memleketi güllük gülistanlık, iktidarı muktedir göstermeleri için ellerindeki kıymetli silahlardan biri artlarında hizalanan medya…
Ne deseler ne yapsalar alkışı eksik etmeyen yazarları/çizerleri…
Öteki ne?
Sansür…
Ama unutuyorlar. Sansür seçim kazandırmaz!
Gelelim sıkıntının hukuksal boyutuna. Gerçi anlamsız olacak zira memlekette hukuk kalmadı lakin biz varmış üzere davranalım.
TELE1 bugün itibariyle üç gün karardı.
Neden?
Sera Kadıgil’in kelamları yüzünden.
Kadıgil kim?
Milletvekili…
Halk TV’ye hem para cezası hem de beş gün ekran karartma cezası neden verildi?
Ahmet Şık’ın kelamları nedeniyle…
Ahmet Şık kim?
Milletvekili…
Milletvekilinin hem yasama dokunulmazlığı hem de yasama sorumsuzluğu var. Fikirlerinden ötürü el süremiyorsun. Milletvekilliği bitince bile, ömür uzunluğu…
Neden?
Bir daha çıkarılmasınlar diye. Bir milletvekilinin canlı yayında söylediklerinden ötürü kendini mahkeme yerine koyan RTÜK ceza kesiyorsa buna birinci itirazı Meclis Başkanı’nın yapması gerekir.
Çünkü RTÜK’te oturan, iktidarın seçtiği bürokratlar aslında milletin vekillerine ceza kesiyor.
Daha doğrusu millete ceza kesiyor.
Kendilerini mahkeme yerine koyarak Anayasa’yı ihlal ediyorlar.
Anayasa’nın milletvekillerine verdiği konuşma özgürlüğünü dolaylı olarak elinden almaya kalkıyorlar. Suç olamadan ceza kesiyor. Kabahat yoksa ceza da yoktur prensibini ayaklar altına alıyor.
Ama birebir vekiller daha sert tabirlerle Meclis’te konuşuyor.
Meclis TV’de mecburen yayınlıyor. RTÜK kessene ne cezayı? Kapatsana TRT üzerinden yayın yapan Meclis TV’yi…
Meclis’te söylenen hata değilse Meclis dışında söylenen nasıl cürüm oluyor? Var mı izahı!
Zaten bu ülkede son yıllarda olan biten hiçbir şeyin izahı yok.
İzahsız ülke olduk!