Sosyal medyadan yaptığı paylaşımla toplumsal konut projesinin İstanbul’da uygulanmamasını savunan Zelzele Uzmanı Naci Görür, Halk TV yayınına katılarak değerli ihtarlarda bulundu. Görür “Biz Kanal İstanbul inşallah yapılmaz derken bir de bu çıktı” dedi.
Naci Görür, mümkün zelzelede İstanbul’daki barajlardan 7’sinin yıkılma tehlikesi bulunurken ve Avrupa yakasının yer ve jeolojik özelliklerinin sarsıntıya uygun olmadığı bilinirken bu yakada bu kadar büyük bir projenin hayata geçirilmesinin çelişkili oluğunu savundu.
Görür,” Bu proje İstanbul’da yapıldığı taktirde yanlışsız bir yaklaşım değil. Zelzele nesillerinin dışında tahminen öbür kentlerde yapılması son derece yararlı olur, insanlarımıza konut edindiren bir proje. Artık İstanbul’da çelişkili bir durum ortada.” diye konuştu.
“Biz Kanal İstanbul inşallah yapılmaz derken bir de bu çıktı”
“Biz Kanal İstanbul’u İnşallah yapmazlar derken birden teğe bu proje çıktı” diyen Naci Görür, İstanbul’da zelzelede en az 6-7 barajın yıkılacağına dikkat çekti. Görür birinci defa söylüyorum diyerek ” İstanbul’da 16 barajdan 7’si zelzelede yok olacak. Büyük ölçüde çatlama ve sıvılaşma ile bu barajlar çok büyük ihtimalle devre dışı kalacak.” diye konuşarak büyük tehlikeye dikkat çekti
Naci Görür’ün açıklamalarından satır başları:
İstanbul sarsıntısını bekleyen kent. 199 yılında Gölcük sarsıntısı olduğu vakit bilim insanları olarak bizler İstanbul’un tehdit altına girdiğini, büyük bir zelzeleyle karşı karşıya kalacağını İstanbul’un da sarsıntıya hazır olmadığı için çok büyük ölçüde can ve mal kaybına uğrayabileceğini söyledik.
Dedik ki İstanbul bir an evvel zelzele odaklı kentsel dönüşüme tabi tutularak bu kent sarsıntı dirençli hale getirilmeli. Zira kentin yapı stoku yüzde 60 oranında inançlı değil gecekondu mantığıyla inşa edilmiş. Bu ikazlarımız sonucunda İstanbul’da bir ekip şeyler yapıldı.
İstanbul şu an itibariyle zelzeleye hazır bir kent değil. Beklediğimiz sarsıntı gerçekleştiği taktirde yüzbinlerce insanın can güvenliği yok. 300 bin kadar insan mevtle burun buruna kalabilir.
Biz bunları duyururken birden teğe karşımıza iki proje çıktı. İstanbul’u 22 yıldır sarsıntıya hazırlayın diye lisanımızda tüy bittiği projenin önüne geçti ve İstanbul’u zelzeleye hazırlamak bunların ardında kaldı. Bunlardan biri biliyorsunuz Kanal İstanbul oldu. İstanbul sarsıntıya hazırlanması gerekirken yüzbinlerce insanımızın canını kurtarmak gerekirken bu türlü bir proje varken Kanal İstanbul nereden çıktı? Hedefi bile belirli değil. Getirisi götürüsüne baktığınız vakit gerçek dürüst getirisi bile yok… Olsa bile yüzbinlerce insanımızı korumak varken neden bu projeyi tartışıyorsunuz diye karşı çıktık. İnşallah yapmazlar derken birden teğe bu proje çıktı.
Bu proje İstanbul’u sarsıntıya karşılama karşısında çelişkili bir proje. İstanbul’da en az 50 bin bina mümkün bir sarsıntıda yerle bir olacak ve insanların can güvenliği olmayacak. 300 binden fazla insan… Neden bu binaları yapmak insanlarımızın can güvenliğini sağlamak yalnızca bina stoku değil çevreyi sarsıntı tahribatından korumak, İstanbul’daki barajları İstanbul’da kanalizasyon şebekesini doğalgaz şebekesini içme suyu şebekesini kurtarmak varken… Deprene bunların değerli bir kısmı tahrip oluyor. İstanbul’un ayakta kalması mümkün değil.
Avrupa yakasında yapacağız diyorlar, yapılabilir lakin Avrupa yakası beklenen zelzelede en büyük hasarı görecek bir bölge. Zati büyük kayıp Avrupa yakasından gelecek. Yer berbat ve jeolojik yapının uygunsuz.
İstanbul’da 16-17 baraj var. Bunun 7 tanesi olacak zelzelede ayakta kalamıyor. 5 tanesi çatlamak suretiyle yok olurken öteki bir kısmı da bilhassa sıvılaşma ile yok oluyorlar. Barajların da yarısından çoğunluğunun güvenliği yok. Kanalizasyon şebekesinin değerli bir kısmı tahrip olacak. Değerli bir etraf kirliliğine maruz kalacağız. İktisadın çarkları duruyor. Latife değil.
İlk defa söylüyorum 16 barajdan 7’si sarsıntıda yok olacak. Büyük ölçüde çatlama ve sıvılaşma ile bu barajlar çok büyük ihtimalle devre dışı kalacak.