DOLAR 42,5198 0.03%
EURO 49,5555 -0.1%
ALTIN 5.761,330,16
BITCOIN 3794872-3.29624%
İstanbul
14°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Gıda sektöründe kayıt dışı üretim ve istihdam sorunu: Halk sağlığını tehdit ediyor

Gıda sektöründe kayıt dışı üretim ve istihdam sorunu: Halk sağlığını tehdit ediyor

ABONE OL
Ekim 28, 2025 06:42
Gıda sektöründe kayıt dışı üretim ve istihdam sorunu: Halk sağlığını tehdit ediyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Her sektörde olduğu gibi gıda sektöründe çalışan emekçiler de sıkıntılarla boğuşuyor. Bu çerçevede Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı İbrahim Ören ile gıda işçilerinin güncel sorunları ve beklentileri üzerine konuştuk. Gıda sektörünün, Türkiye ekonomisinin lokomotif alanlarından biri olduğunu vurgulayan Ören, “Türkiye’de gıda sektörü üretim açısından büyüyor ama emek açısından küçülüyor. Enflasyon, düşük ücret politikası, kayıt dışı çalışma ve iş güvencesizliği maalesef sektörde kronikleşmiş durumda. Üstelik üretimin her aşamasında alın teri döken işçiler, artan maliyetlerin ve otomasyon baskısının yükünü omuzluyor. Türkiye’de gıda sektöründe sendikalaşma oranı oldukça düşük. Türkiye genelinde işçilerin yalnızca yüzde 15’i sendikalı; gıda işkolunda bu oran yüzde 8–9 civarında. Oysa gıda sektörü hem istihdam hem de üretim hacmi açısından Türkiye’nin en büyük işkollarından biri. Böyle bir sektörde örgütlenmenin bu kadar sınırlı kalması, yapısal bir baskı düzenini gösteriyor” diye konuştu.

SENDİKALILAŞMAK, İŞTEN ÇIKARMA TEHDİDİ OLUŞTURUYOR

Sendikaya üye olan ya da örgütlenme faaliyetine katılan işçilerin, işten çıkarılma tehdidiyle karşılaştığını söyleyen Ören, “Bazı işletmelerde doğrudan baskı var, bazılarında ise dolaylı yollarla mobbing (yıldırma) uygulanıyor. Taşeronlaşma, kısa süreli sözleşmeler ve mevsimlik çalışma biçimleri iş güvencesini ortadan kaldırıyor. Bir diğer büyük sorun ise yargılamaların uzun sürmesi. Sendikal nedenle işten çıkarılan bir işçi, yıllarca süren davaların sonunda haklı çıksa bile, o süreçte maddi ve manevi olarak büyük kayıp yaşıyor. Adaletin geç tecelli etmesi, fiilen adaletsizlik anlamına geliyor” dedi.

‘KAYIT DIŞI ÜRETİM VE İSTİHDAM YÜKSEK’

Kayıt dışı üretim ve istihdamın gıda sektöründe çok yüksek olduğunu ifade eden Ören, “İktisadi bunalım dönemlerinde merdiven altı dediğimiz üretim tarzı hızla yaygınlaşıyor. Taklit ve tağşiş ürünler neredeyse piyasaya egemen hale geliyor ve halk sağlığını tehdit ediyor. Devletin denetim kapasitesi yetersiz, cezalar da caydırıcı değil. Bu tablo yalnızca işçinin değil, ülkenin de kaybı. Kayıt dışı çalışmanın olduğu yerde vergi kaybı, sosyal güvenlik açığı ve haksız rekabet de büyüyor. Gıda işçisinin haklarından da bahsetmek olanaksız. Son yıllarda büyük ve orta işletmelerde otomasyon sıkça gündemde. Otomasyon ve dijitalleşme doğru planlanırsa emekçiye nefes aldırabilir. Ama Türkiye’de ne yazık ki bu dönüşüm ‘insansız üretim’ anlayışıyla yürütülüyor. İşverenler verimlilik gerekçesiyle istihdamı azaltırken kalan işçilere iki kat tempo dayatıyor. Bir başka temel sorun da bakanlığın çoğunluk tespitine itiraz davalarıdır. İşverenin itirazı ile yetki işlemleri duruyor ve yıllarca süren dava süreci başlıyor. Yerel mahkeme / İstinaf Mahkemesi / Yargıtay süreci ve bu zaman diliminde işverenin işyerini sendikasızlaştırmasına yol açıyor” değerlendirmesinde bulundu.

‘PLANLI ÜRETİME GEÇİLMELİ’

Devletin sendikal hakların korunmasında etkin bir rol üstlenmesi gerektiğinin altını çizen Ören, “İşverenlerin sendika karşıtı uygulamaları görmezden gelinmemeli; caydırıcı yaptırımlar uygulanmalı. Sendikal nedenlerle açılan davalarda özel bir yargılama usulü getirilerek sürecin hızlandırılması şart. Bakanlığın çoğunluk tespitine, itiraz ile yetki işlemleri ve toplu iş sözleşmesi süreci durmamalı. Bu hususta mevzuatta acil değişikliğe gidilmeli. Sonuçta bakanlık işlemi resmi karinedir. Aksi ispat edilinceye kadar geçerli ve hüküm, sonuç doğurur kabul edilmelidir. Yetki işlemleri ve toplu iş sözleşmesi süreci, kuvvetli delillilerin varlığı halinde ancak hâkim tarafından geçici ve makul bir süreyle ihtiyati tedbir kararıyla durdurulabilmelidir” ifadelerini kullandı. Sektördeki kayıt dışı üretim ve istihdamın, halk sağlığı sorunu olduğunu belirten Ören “Devlet etkin ve kararlı bir biçimde kayıt dışılığa son vermelidir. Sektörde ülke ölçeğinde planlı üretime geçilmelidir. Geleneksel üretim modellerini; kooperatif, birlikler ve ortaklıklar teşvik edilerek, endüstriyel üretime dönüştürme sağlanmalıdır. Bu durum sendikal örgütlenmeyi de beraberinde getirecektir” dedi.

‘KADIN EMEĞİ SEKTÖRÜN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİRECEK’

Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı İbrahim Ören, sendikal çalışmalarına ilişkin bilgiler de verdi. Son on yılda üye sayılarının iki kat arttığına dikkat çeken Ören şunları söyledi: “Yukarıda bahsettiğimiz tüm sorunlara rağmen ve mazeretine sığınmadan işkolumuzda birlikteysek güçlüyüz, birlikteysek adiliz anlayışıyla örgütlenmeye çalışıyoruz. Son on yıllık geçen zaman diliminde toplu iş sözleşmesi kapsamında üye sayımızı iki katına ulaştırmayı başardık. İlk kez kanatlı olarak tabir ettiğimiz beyaz et sektöründe ve büyük işletmelerde toplu iş sözleşmeleri akdettik. Sendikamızın bağımsızlık ilkesini temel anlayış olarak kabul ederek sınıf sendikacılığını esas alarak hareket ediyoruz. İktidar odakları, siyasal partiler ve patronların hegemonik düşüncesi, ilgi alanımızda yer alamaz ve almayacaktır. Endüstriyel ilişkilerde gerektiğinde mücadeleden de müzakereden de kaçınmayız. Sendikal eğitime özel olarak önem vermekteyiz. Ürettiğini tüketmeyen üye profilini, tükenişin başlangıcı olarak görüyoruz. Örgütlenme sırasında sendikal nedenlerle işini kaybeden üyelerimize hukuki yardımdan kaçınmadığımız gibi asgari işsizlik ödeneği miktarında destekte bulunuyoruz. Sendika olarak teknolojik değişim ve otomasyon yakın takibimizde… Teknolojik değişim ve otomasyonu emek düşmanı olarak kabul etmemekle birlikte insanca şekillenmesi için mücadele ediyoruz. Çünkü gıda sektörü yalnızca bir üretim alanı değil; bu ülkenin geleceği, soframızın bereketidir. O bereket, alın terine saygıyla mümkündür. Sendika olarak hem emekçinin hakkı hem toplumun vicdanı için mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Kadın ve genç emekçilerin örgütlenmedeki rolünün farkındayız. Kadın emeği gıda sektöründe çok belirleyici; bu gücün örgütlü hale gelmesi sektörün çehresini değiştirecektir.”


kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r