İsrail’in soykırımı ve insanlığa karşı işlediği suçların raporlandığı mahkemede bugün kasıtlı olarak altyapılara, sağlık sistemine yönelik saldırılar yapılarak Gazze’de oluşturulan insani ve ekolojik yıkıma dikkat çekildi.
Konuşmacılardan 2014-2020 yılları arasında BM Gıda Hakkı Özel Raportörü olarak çalışan Prof. Dr. Hilal Elver, Gazze’de 7 Ekim 203’ten beri yaşanan insani kriz ve İsrail’in sebep olduğu açlığı anlattı.
Elver, “Raportörlük yaptığım yıllarda ABD’nin sessizce ya da bazen aktif şekilde İsrail taarruzlarına desteğini gözlemledim. BM raporlarından açlık, kıtlık, soykırım sözcüklerinin çıkarıldığını gördüm. 2025 şubatında un soykırımı dediğimiz olay yaşandı. İsrail Netzarim koridorunda gıda kuyruğunda 118 kişiyi öldürdü 700’den fazla kişiyi yaraladı. Açlıktan ölümler başladı. İsrail Uluslararası Adalet Divanı’nın (ICJ) hiçbir çağrısına uymadı” ifadelerini kullandı.
Konuşmacılardan Hani Almadhoun İsrail’in insani yardım girişini kısıtlaması ve sınırlamasının yanı sıra insani yardım tırlarına saldıran ve el koyan çetelere müdahale etmediğini, çetelerin “bizde gıda var bize katılın” şeklinde duyurular yaptığını belirtti.
SOYKIRIMIN YANINDA “BİYOKIYIM” YAPILDI!
İsrail’in bombardımanları sonucunda binlerce sivil hayatını kaybederken Gazze’nin doğal alanları, tarım alanları ve su altyapısı neredeyse yok edildi. İsrail’in yarattığı ekolojik tahribatı jüriye raporlayan akademisyen Mazin Qumsiyeh “İsrailliler bölgedeki endemik bitki örtüsünü ve ağaçları öldürdüler. Kendi tarımsal ve hayvansal amaçları için işgal türlerini getirdiler. İsrail işgal kuvvetleri Uluslararası Doğayı Koruma Örgütü’nün korunması gerektiğini belirttiği türleri yok etti. Beyaz fosfor ve radyoaktif malzemeler kullandı. Kıtlık sebebiyle hastalıklar yayıldı. Arıtma tesisleri engellendi. Bu sadece insanlar için değil bitki örtüsü ve hayvanlar için büyük bir zarara yol açtı. Gazze’de önümüzdeki 10 yıl içinde çevre tahribatı sebebiyle ölecek olanların sayısı bombalama sonucu ölenlerin sayısından çok daha fazla olacaktır” dedi.
Qumsiyeh’in anlattıklarını aktardığı veriler ile destekleyen Londra Üniversitesi’nden David Whyte, “Gazze’deki insanların içilebilir kullanılabilir su kaynaklarını önlemeyi hedeflediler. Tarımsal alanları Gazze boyunca yok ettiler. Balık avlanabilen su kaynaklarına saldırdılar. İsrail her zaman Hamas’ın sivil kaynakları kullandığını söyleyerek biyokıyım yaptı. Saldırıların ardından önemli miktarda toksik madde salınımı yapıldı. Kolera epidemi riski var. Kalıcı şekilde bereketli toprak kaybı yaşanacak. Ortadoğuda uzun zamandır görülmeyen ölçekte bir çevresel hasar var sivillerin gelecekte yaşaması zorlaştırıldı” diye konuştu.
“PES ETMEYİ REDDEDİYORUZ”
Jüriye sunulan kapsamlı raporların ardından Gazze’de yaşayan ve çalışan uzmanların ve gazetecilerin tanıklıklarına başvuruldu. Gazze’de gazetecilik yapan Filistinli Mohammed Al Helou, konferans yoluyla bağlandığı mahkemeye şu ifadeleri sundu:
“8 ay boyunca Gazze’den canlı haber verdim. Size bir mülteci kampından sesleniyorum. 22 yıl Gazze’nin doğusunda yaşadım. Soykırımdan önce hayat vardı, sokaklar canlıydı. Büyüdüğüm arkadaşlarım, kuzenim artık yok. Basit ama onurlu sevgi dolu bir hayatım vardı. Gazze’deki birçok ünlü bina inşaat mühendisi olan babamın eseriydi şimdi hepsi moloza döndü. Bu yıkım kültürün de yıkımı oldu. Bugün güvende değiliz yarın da olmayacağız. Yeğenim açlıktan öldü. 1 yıl sonra kardeşim açken İsrail bombardımanında öldü. Ama biz pes etmeyi reddediyoruz.”
2024 yılında Gazze’de bulunan Nuseirat hastanesinde tıbbi liderlik yapan Dr. Javid Abulmoneim, “Sivillerin yaralanma ve ölmelerine şahit olduk. Ben Gazze’deyken sözde güvenli insani bölgede dronlar jetler vardı, patlamalar camlarımıza kadar geldi. 2024 Temmuz’da 9 günde 4 kez toplu kıyım yaşandı. Sadece bir acil durum odasında 162 kişi öldü. Meslektaşlarımın biri oğlunu kaybetti, bir başkası 2 çocuğunu kaybetti kendisi ağır yaralandı. Günüm meslektaşlarımın ‘ailem öldü’ çığlıklarıyla geçiyordu. 3 yaşında yaralı bir kız göz gözeydik sol tarafı kemiğine kadar soyulmuştu. Bir çocuk dizlerimde kanadı, bıyığı terlememiş birisi öldü dizlerimde. Sırtı şarapnel ve erimiş kıyafetle kaplı kadınlar gördüm. Aynı şiddet her hafta devam etti. Netzarim koridorunda insani yardım arayan kadın ve çocuklara ateş açıldı. Müdahale ederken kasıtlı hedef alındıklarını tespit ettik. Artık Gazze’de tam fonksiyonlu kapasiteli hastane kalmadı” dedi.
“FİLİSTİN’DEKİ EN ÖNEMLİ SORUN İŞGAL”
Acil Tıp Profesörü Dr. Mads Gilbert ise konuşmasına israil tarafından öldürülen meslektaşlarını anarak başladı. Gilbert, “Bir meslektaşım ‘Filistindeki en önemli sağlık sorunu işgaldir’ demişti. Enkaz altında kalanları ve bulunamayanları da sayarsak ölenlerin sayısı 100 bini geçiyor. Her bir bombalamadan sonra Şifa hastanesindeki ameliyathanelerde hummalı bir çalışma başlıyor. İsrail’in Beyrut’u işgali sırasında da doktor olarak çalışmış oradaki insanlık suçlarını raporlamıştım. Hazırlanan tüm raporlara rağmen İsrail bu vahşi suçları işlemeyi sürdürüyor. 2024’te Gazze’deki sağlık sistemlerine yüzlerce saldırı gerçekleşti. Son 20 yılda 4 bin 243 sağlık çalışanı öldürüldü ve israil 6 bin 500 saldırı düzenledi. Gazze’deki çocuklar beklenenden 44 yıl daha az yaşayacak. Eğer sorunu çözmezsek sorunun bir parçası oluruz. Bu soykırımda nötr olmak karşı tarafı tutmaktır. Bu iki yılda sustuklar. İsrail’in kolonileştirme projesine karşı ben tarafımı tutacağım. Direnişi destekleyeceğim, direnmek bulunmaktır” diye konuştu.
Uzun yıllar Gazze’de çalışmalar yürüten soykırım içerisinde Gazze’deki zihinsel sağlıktan bahseden İngiliz terapist Gwyn Daniel “2 yıldır devam eden soykırım Gazze halkına hesaplanamayacak bir etki bıraktı. Bir utanç ve rezillik yaratıldı. Filistinli meslektaşlarım hep şöyle der, ‘travma sonrası yok travma kuşaklardır sürüyor.’ On yılların siyasi şiddeti, var olma çabalarıyla beraber gelişti. İnsanların ‘ben zaten öldüm veya ölülere katılmak istiyorum’ eğilimleri var. Hayatta kalmak temeldir ama hayatta donmak acısını kayıplarını dillendirememek anlaşılamayacak bir şey. Sadece fiziksel yıkımdan ibaret değil, kolektif bilinç yok oldu. Bu durum ortak destek altyapılarına hasar veriyor. Okullar ve üniversitelerle birlikte gelecek hayalleri ve umutları yıkıldı. Sürekli ve zorunlu yerinden edilme güçsüzlük duygusunu besliyor. İnsanlar savaş alanında hapis düşmüş durumda. Aç bırakılma ebeveynleri utanca sürüklüyor, çocuklarını besleyemiyorlar, çocuklarının açlıktan ağladığını görüyorlar” ifadelerini kullandı.
Uzmanların gözlemlerini ve hazırlanan bilimsel raporları sunduğu mahkeme yarın da tanıkları dinlemeyi sürdürecek. 26 Ekim pazar günü tüm ifadeler ve tanıklıklar tamamlandıktan sonra vicdan jürisi canlı yayında İsrail’in Gazze’de işlemiş olduğu insani suçlara ve savaş suçlarına ilişkin hükmünü açıklayacak.
kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik
SEKTÖREL
1 gün önceSEKTÖREL
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceSEKTÖREL
10 gün önce
1
Bahçeli evlerdeki inşaat işçi çöken merdivenin altında kaldı
4991 kez okundu
2
Adana’da oğlu gözaltına alınan gazi, olay yerinde ne olduğunu anlamaya çalışırken saldırıya uğradı.
4963 kez okundu
3
Murat Susam ile Güzelliğin Adresi: Blonde Bayan Kuaförü
4804 kez okundu
4
Erdoğan hidroelektrik santrallerinin açılışında duyurdu: Tarım Kredi’de kırmızı ete indirim
3935 kez okundu
5
İzmir’de maymun paniği
3918 kez okundu