DOLAR 42,5118 0.01%
EURO 49,5227 -0.15%
ALTIN 5.753,060,01
BITCOIN 3797798-3.16655%
İstanbul
14°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Çin’in davetiyle Sincan Uygur Özerk Bölgesi ziyareti: Başkent Urumçi’de gördüklerimiz, bize anlatılanlar ve perde arkasındakiler…

Çin’in davetiyle Sincan Uygur Özerk Bölgesi ziyareti: Başkent Urumçi’de gördüklerimiz, bize anlatılanlar ve perde arkasındakiler…

ABONE OL
Kasım 7, 2025 11:00
Çin’in davetiyle Sincan Uygur Özerk Bölgesi ziyareti: Başkent Urumçi’de gördüklerimiz, bize anlatılanlar ve perde arkasındakiler…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çin’in Ankara Büyükelçiliğinin daveti ve organizasyonuyla bir grup gazeteciyle birlikte Çin’e gittik. Ziyaretin ilk durağı Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi oldu. Uygurlara yönelik hak ihlalleri raporlarıyla gündeme gelen bölgede 3 gün geçirdik. Burada yaşananları hem Çin perspektifiyle dinledik hem de gözlemlerimizle, tartışmalı noktaları gündeme getirdik.

Çin’in Ankara Büyükelçiliği basın biriminden ‘Eren’ ismini kullanan Yuzhe Hu, Anka Haber Ajansı, CNN Türk, Ekonomi, Milliyet, Sabah ve Sözcü muhabirleriyle birlikte 26 Ekim’de Çin’e gittik. İlk durağımız, Türk kamuoyunda daha çok ‘Doğu Türkistan’ olarak anılan, başta Birleşmiş Milletler (BM) 2022 raporu olmak üzere Uygur halkına yönelik hak ihlalleriyle gündeme gelen Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin (SUÖB) başkenti Urumçi oldu.

“70” SAYILARI BİZİ KARŞILADI

6 saatlik İstanbul-Urumçi uçuşu sonrası havalimanına indiğimizde, bölgenin Çin’e katılmasının 70. yılı anısına açılan sergiyle karşılaştık. Sergideki panoda Çince, “Çin tarzı moderleşme sürecinde daha güzel bir Sincan inşa etmek için yoldaş Şi Cinping’in öncülüğünde Parti Merkez Komitesi etrafında daha sıkı birleşmemiz gerekiyor” cümlesi yer alıyordu.

Yaklaşık 4 milyon nüfuslu Urumçi’de geçirdiğimiz 3 gün boyunca benzeri cümleleri ve “70” sayısını sokaklarda, otoyollarda, doğal tabiat parklarında ve hatta tatlıların üzerinde gördük.

(Önde: ‘Genel Sekreter Şi Cinping ve Parti Merkez Komitesi’nin nezaket ve ilgisini olağanüstü başarılarla ödeyeceğiz’. Arkada: (Sincan’daki etnik gruplara atıfla) ‘20 etnik grup nar taneleri kadar sıkı birleşmeli!’)

UYGURCA TABELALAR VE PAMUK MESELESİ

İlk gün, Uygur rehberimiz Nisa Gül Hanım ile birlikte yaklaşık iki saat mesafedeki Tanrı Gölü’ne giderken otoyol tabelalarında Çince ile birlikte daha küçük puntolarla Arap alfabeli yazıları fark ettik. Bunların Uygurca olduğunu, Uygurların Arap alfabesi kullandığını öğrendik. Eren Bey Uygurcanın bölgede resmî dil olduğunu söyledi.

Yol boyunca pamuk toplayan işçileri de Eren Bey bize işaret etti. Sincan, yıllık 5,7 milyon tonluk pamuk üretimiyle, ülkenin en büyük pamuk üreticisi konumunda. Ancak ABD, 2021 yılında, ‘zorla çalıştırmayla üretildiği’ gerekçesiyle bu bölgeden pamuk ithalatını durdurmuş, Çinli yetkililer ise bu iddianın mesnetsiz olduğunu söylemişti. Eren Bey’e bu konuyu hatırlattığımızda, “Zorla çalıştırmanın olmadığını açıkça görebileceğimizi”, bu bölgede çalışan işçilerin Çin ortalamasının üzerinde, haftalık 300 dolar kazanabildiğini ifade etti.

Toplanan pamuklar

Tanrı Gölü

KONTROL NOKTASINI PAS GEÇTİK

Çok iyi manzaralarla karşılaştığımız Tanrı Gölü’nün dönüşünde ise bir noktada, otoyolda bekleyen bir görevlinin yolu kesen trafik konilerini bizim için kaldırdığını gördük. Sağımıza baktığımızda İngilizce, ‘Ganquanpu Polis Kontrol Noktası’ yazısı ile karşılaştık. Urumçi’ye giren araçlar burada kontrol ediliyor, BM’nin 2022 raporuna göre bu ve benzeri kontrol noktalarında uzun kuyruklar oluşuyor, etnik kökene göre ayrımcılık yapılıyor, iris taramasının yanısıra, telefonlar dahi aranabiliyordu. Biz kontrole girmeden hızlıca geçtik.

İSLAM ENSTİTÜSÜ VE İŞLEVİ

İkinci gün ise 1987’de kurulan, 2017’de 100 bin metrekarelik görkemli yeni yerleşkesine taşınan Sincan İslam Enstitüsü’nü ziyaret ettik. Enstitü girişinde Çin bayrağı ile birlikte ‘etnik grupların bir aradalığını simgeleyen’ nar figürü yer alıyordu.

Enstitü Başkanı Muhterem Şerif, okulun bir üniversite gibi faaliyet gösterdiğini, iki, üç ve dört yıllık eğitimler verdiğini, eğitim dilinin Çince, Arapça ve Uygurca olduğunu söyledi. Bin öğrenci kapasiteli Enstitü’de bu yıl 400 öğrenciyi eğittiklerini bildiren Şerif, geçtiğimiz yıl 150 öğrenciyi mezun ettiklerini anlattı. Bu öğrencilerin Çin’deki camilerde imam olarak çalıştığını ya da diğer İslam enstitülerinde görevlendirildiğini ifade etti. “Kadınlar imam olamadığı için” okulda kız öğrenci olmadığını söyledi.

Solda Muhterem Şerif, sağda Eren Hu

DERSLİKTE KİTAP VE FLAMA DETAYLARI

Ziyaretimizde sınıfların bulunduğu kata çıktık. 10’a yakın dolu sınıfı, kapıların üst kısmında bulunan cam aracılığıyla gördük. Bir sınıfa ise bizi davet ettiler. 21 erkek öğrenci, kafalarında takkeleri, önlerinde Arapça ve Çince olduğu anlaşılan Kur’an’la birlikte derstelerdi.

Gazeteci arkadaşlarımızla birlikte kitabın fotoğrafını çekip daha sonra çevirisiyle kontrol ettiğimizde, bunun Arapça ve Çince Kur’an değil, Kur’an’ın Çince tefsiri olduğunu fark ettik.

Sınıfın arka duvarında asılı, sarı kırmızı renklerle bezenmiş bir flama da vardı. Bunun ne olduğuna baktığımızda ise, okulun “Şiir Anavatanı Övüyor” yarışmasında kazandığı ödül anısına verilmiş bir flama olduğunu gördük. Kısa bir internet taramasıyla, söz konusu yarışmadaki şiirlerde ülkeye övgüler düzüldüğü görülebiliyordu.

‘AŞIRICILIĞA KARŞI EĞİTİM’

Okulun eğitim sorumlusu sınıf içerisinde yaptığı bilgilendirmede, üç ana ders verdiklerini, bunların din bilgisi, siyaset ve hukuk bilgileri ile sosyal ve kültürel bilgiler olduğunu söyledi. Siyaset ve hukuk bilgileri dersinde aşırıcılığa karşı eğitimler verdiklerini anlattı. Aşırıcılıkla ilgili Muhterem Şerif’e, “Öğrencilerin sakal bırakmasına izin veriliyor mu” sorusunu sorduğumuzda, dördüncü seferde, “Modern olmadığı için okullarda serbest değil ama dışarıda serbest” yanıtını aldık.

AŞIRICILIK MESELESİ

ŞAŞAALI BİR CAMİ

Ardından sınıfların bulunduğu binanın yanında yer alan, yine yeni inşa edilen camiye gittik. Girişte ayakkabılarımızı çıkarıyor ya da galoş giyiyorduk. Şerif, buranın bin kişi kapasiteli olduğunu, öğrenciler dahil olmak üzere beş vakit namaz kılınabildiğini, aynı zamanda cuma namazının ve bayram namazlarının kılındığını ifade etti. Şerif, SUÖB’de kaç cami olduğu sorusuna, “Tam sayıyı bilmiyorum. Tadilatlar oluyor, sayı değişebiliyor” yanıtını verdi. “Sincan’da her camide namaz kılınamadığına yönelik iddialar var, bunlara ne diyorsunuz” sorusunu ise, “Vakti gelince herkes camiye gidebiliyor” şeklinde yanıtladı. Şerif, kadınların camilerde namaz kılıp kılamadığına yönelik soruya ise “Bizim geleneklerimize göre daha çok evde kılıyorlar. Camide hiç görmedim” yanıtını verdi.

ÇİN’DE ÖZEL MEDYA YOK – TELE1 DETAYI

Enstitü sonrası geleneksel tıp uygulamaları sunan bir ilaç şirketini ziyaret ettik. Ardından 8 televizyon kanalı ile 10 radyonun faaliyet gösterdiği Sincan Radyo ve Televizyon İstasyonu’na gittik. ‘Gazeteciliğin bir kamu hizmeti olduğu’ gerekçesiyle Çin’de bütün medya kuruluşları devlete bağlı. İstasyonun girişinde de Çince, “Partimizin Sincan’ı yeni dönemde yönetme stratejisini tam, doğru ve kapsamlı bir şekilde uygulayacağız ve birleşik, uyumlu, müreffeh, medeni, barışçıl ve ekolojik açıdan sağlıklı bir sosyalist modern Sincan inşa etmek için çaba göstereceğiz” yazıyordu.

Burada, Uygurca bir radyo da dahil olmak üzere farklı birimleri gezdik. O sırada, kayyum atanan TELE1’in logosunu bir duvarda, “Yabancı medyayla işbirliği” başlığı altında gördük. Kayyum meselesi ile ilgili yetkililere soru sormamıza ise nazikçe müsaade edilmedi.

ÜNİVERSİTE VE KAYBOLAN REKTÖRÜ

Radyo ve televizyon istasyonunun ardından ise Sincan Üniversitesi’ni ziyaret ettik. Burada bizi gezdiren yetkili, üniversitenin akademik başarılarını anlattı. Üniversite ile ilgili geçmiş dönemde yapılan haberleri taradığımızda ise, üniversitenin rektörü olan Uygur kökenli Taşpolat Tiyip’in 2017’de bir konferans için yurtdışına çıkmak isterken engellendiği ve ardından kaybolduğu yazıyordu. Arkadaşları onun Uygur kimliği nedeniyle, o yıl uygulamaya konan ‘baskı politikası’ sonucu kaybedildiğini öne sürüyor, idam cezasına çarptırıldığını ifade ediyordu. Çin hükümeti ise bunu reddederek Tiyip’in yolsuzluk konusunda sorgulandığını söylemişti. Tiyip, 2017’den beri ortaya çıkmadı.

Taşpolat Tiyip

RENKLİ VE ‘GÜVENLİ’ PAZAR TURU

Üniversite turu sonrası akşam saatlerinde, kentin en renkli noktası olan Büyük Pazar’a gittik. Birkaç sokaktan oluşan bu alanda büyük bir cami yer alıyordu. Adının “İkinci Köprü Camii” olduğu, ziyaret edilebildiği ve dışarıdan duyulabilecek şekilde ezan okunduğu bize söylendi. Ancak özellikle üçüncüsünü teyit etmek için vakit bulamadık. Pazar’da kültürel bir tur yaptık, farklı lezzetleri denedik.

Urumçi’den gazeteciler de bizimle birlikte bu tura katılıyor, peşimizden ayrılmıyor, görüntülerimizi çekiyordu. 25 dakikalık boş vaktimizde bir kahve içebilmek için Pazar alanından çıkmak istediğimizde bu gazeteciler bize, “Dışarı çıkmayın, orada kahve yok” dedi. Biz yine de çıktık ve güzel kahveciler gördük. Tekrar Pazar alanına girdiğimizde ise çıkmamızı istememelerinin muhtemel nedenini anladık. Pazar’a girişte X-Ray cihazlarının da olduğu bir güvenlik kontrolü yapılıyordu, bununla karşılaşmamızı istemediklerini düşündük. Biz alana ilk başta çıkış bölümünden, kontrolsüz bir şekilde sokulmuşuz, bunu fark ettik.

Esas giriş

AŞIRICILIKLA MÜCADELE SERGİSİ

Urumçi’deki son gün, buradaki gezimizin en çarpıcı görüntüleri ile karşılaşacaktık. Sincan Aşırıcılıkla ve Terörizmle Mücadele Sergisi’ne gittik. Sergide özetle, Sincan’da çok farklı etnik grupların on yıllarca huzur içinde yaşadığı fakat 1990’dan itibaren cihatçı teröristlerin bölgeyi karıştırmak istediği ifade ediliyordu. Sivillere ve silahlı güçlere yönelik terör saldırıları anlatılıyordu. Bu saldırılarda kullanılan bıçaklar ve silahlarla birlikte, saldırıların rahatsız edici görüntüleri de sergileniyordu.

Terör olaylarının toplam bilançosunu, ölü ve yaralı sayısını sorduğumuzda ise bunun hesaplanmadığını bildirdiler. Serginin son bölümünde ise, özellikle 2017’den sonra hükümetin çabasıyla bu terör olaylarının bittiği, halkın huzur içinde yaşamaya başladığı, yatırımlarla kalkınmanın sağlandığı mesajı yer alıyordu. Bu noktada da resmi bir yetkili olmadığı için, konuyla ilgili ayrıntılı sorular soramadık. Urumçi’deki son durağımız ise, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin 70. Kuruluş Yıldönümü Sergisi oldu. Burayı daha hızlı geçtik, duvarlardaki metinlerde İngilizce yer almıyor, yalnızca Çince yazılar bulunuyordu. Burada yine Çin yönetiminin bölgeye yaptığı yatırımlardan bahsediliyordu. Serginin ardından Pekin’e doğru yola koyulduk. Bu bölüm yarınki gazetemizde olacak.


kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r