Artan enflasyon, daralan alım gücü ve ucuz gıdanın artık bir hayale dönüşmesi, Türkiye’de gıda güvenliğini ulusal güvenlik meselesi haline getiriyor. Son 10 günde Kayseri, Trabzon, Kastamonu ve Zonguldak’ta düğün ve mevlitlerde yaklaşık 200 kişi zehirlenme şüphesiyle hastaneye başvurdu.
Böcek ailesinin yaşamını yitirdiği zehirlenme olayı ise tarladan sofraya uzanan zincirdeki kopuklukların acı bir özeti oldu.
Ekonomist Emre Şirin, toplu zehirlenme vakalarının tesadüf olmadığını, ekonomik krizle doğrudan ilişkili olduğunu söyledi. “Alım gücü düştükçe insanlar en ucuz ürüne yönelmek zorunda kalıyor. Bu da çoğu zaman kalitenin, hijyenin olmadığı merdiven altı üretim demek” dedi.
ULUSAL GÜVENLİK SORUNU
Ucuz gıdaya mahkûmiyetin, hem bireyleri hem işletmeleri sağlıksız yönelimlere sürüklediğini söyleyen Şirin, “Enflasyon işletmeleri maliyet düşürme adına hijyen kurallarını ihlal etmeye itiyor. Kalitesiz ya da bayat ürün kullanımı yaygınlaşıyor. Temel sorun sistematik bir yoksullaşma. Enflasyon düşmeden bu tablo iyileşmeyecek” dedi.
Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı Alp Önder Özpamukçu da üreticiye verilen yetersiz desteklerin zinciri zayıflattığını vurgulayarak, “Yüksek girdi maliyetleri, enerji ve işçilik yükü planlı üretimi engelliyor. Arz istikrarsızlığı ve ürün kalitesi düşüyor. Gıda arz güvenliği ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Tarladaki belirsizlik raflara doğrudan yansıyor” dedi. Organize perakendenin kendi içinde sıkı denetim uyguladığını söyleyen Özpamukçu, ancak zincirin tamamı güçlü olmadıkça tüketicinin güvende olmadığını belirtti.
Özpamukçu’ya göre sorun yalnızca denetim eksikliği değil, tarım ve hayvancılık politikalarının uzun süredir plansız yürütülmesi. Bu konuda şu yorumu yaptı:
“Raflarda gördüğümüz her ürün tarlada başlayan uzun bir yolculuğun sonucu. Desteklerin milli gelirin yüzde 1’inin altında kalması üreticinin gücünü sınırlıyor. Mazot, gübre, yem gibi girdilerde hedefli destek, veriye dayalı çok yıllı planlama ve üreticinin finansmana erişiminin kolaylaştırılması şart. Arzı güçlendirmeden gıda güvenliğini sağlamamız mümkün değil.”
Özpamukçu, ayrıca soğuk zincirin korunması, kayıt dışılığın azaltılması ve risk bazlı denetimlerin artırılmasının kritik olduğunu belirterek “Özellikle et, süt, taze sebze-meyve ve hazır gıdalarda izlenebilirlik zorunlu hale getirilmeli. Küçük üreticiler için hijyen, depolama ve işleme standartlarını yükselten programlar acilen devreye alınmalı” dedi.
ÖLÜMLER ÇOK DAHA YAYGIN
Derin Yoksulluk Ağı kurucusu Hacer Foggo, gıda güvensizliğinin halk sağlığı açısından büyüyen bir krize dönüştüğünü belirterek “Zehirlenmeler göründüğünden çok daha yaygın. Vaka kayıtları ayrı tutulmalı, çünkü yoksulluk beslenme krizini ağırlaştırıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri’nde gıda zehirlenmelerinin kazalar ve dışsal yaralanmalarla aynı kategori içinde raporlanması, gerçek tabloyu görünmez kılıyor. Bu nedenle gıda zehirlenmelerinin ayrı ve ayrıntılı şekilde raporlanması şart” diye konuştu.
Foggo, TÜİK verilerini hatırlatarak “Türkiye’de her dört çocuktan biri günde bir kez bile et, tavuk ya da balık tüketemiyor. Aileler ucuz, yüksek oranda işlenmiş ve besleyiciliği düşük ürünlere yöneliyor. Öğün atlamak artık olağan hale geldi” dedi.
kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik
SEKTÖREL
1 gün önceSEKTÖREL
3 gün önceGÜNDEM
4 gün önceGÜNDEM
4 gün önceSEKTÖREL
10 gün önce
1
Bahçeli evlerdeki inşaat işçi çöken merdivenin altında kaldı
4991 kez okundu
2
Adana’da oğlu gözaltına alınan gazi, olay yerinde ne olduğunu anlamaya çalışırken saldırıya uğradı.
4964 kez okundu
3
Murat Susam ile Güzelliğin Adresi: Blonde Bayan Kuaförü
4805 kez okundu
4
Erdoğan hidroelektrik santrallerinin açılışında duyurdu: Tarım Kredi’de kırmızı ete indirim
3936 kez okundu
5
İzmir’de maymun paniği
3918 kez okundu