ABD’nin ‘Türkiye ile nükleer iş birliği’ açıklaması… Dr. Sağlam: ‘Somut bir deneyim yok’

TÜRKİYE’NİN NÜKLEER TABLOSU

Türkiye’de nükleer enerji denildiğinde akla Mersin’de inşası süren Akkuyu Nükleer Güç Santrali geliyor. Rus devlet şirketi Rosatom’un inşa ettiği santralde dört reaktörün 2028’e kadar devreye alınması hedefleniyor. Tamamlandığında yine Rosatom tarafından işletilecek olan Akkuyu’da Türkiye, kilovatsaat başına 12,35 sent sabit fiyatla elektrik satın alacak. Proje, ‘yüksek alım maliyeti’ ve çevresel etkileri nedeniyle eleştiriliyor.

Akkuyu’nun yanı sıra Sinop ve Kırklareli’de de nükleer santraller planlanıyor ancak bunlar henüz erken aşamada. Öte yandan ABD, Kanada, İngiltere gibi ülkeler çağın koşullarına daha uygun görülen küçük modüler reaktörler için yatırım yapıyor. Bu yeni nesil reaktörlerin inşası ve kurulumunun geleneksel sistemlere göre daha kolay olduğu, ancak sağladıkları enerjinin daha sınırlı kaldığı belirtiliyor.

KMR’LER TÜRKİYE’YE NE GETİRİR?

Cumhuriyet’e konuşan TEPAV Enerji ve İklim Değişikliği Çalışmaları Merkezi Direktörü Dr. Mühdan Sağlam, küçük modüler reaktörlerin dünyada henüz birkaç sınırlı alan dışında kullanılmadığını, Uluslararası Enerji Ajansı’na göre bu reaktörlerin ancak 2030 ile 2035 arasında devreye alınabileceğini söylüyor. Sağlam, “Henüz masa üstündeler ve gerçekte nasıl çalışacakları, neye mâl olacakları konusunda elde somut bir deneyim yok” diyor. KMR’lerin daha çok belli bir alandaki enerji ihtiyacını karşılamak üzere kurulduğunu belirten Sağlam, “Bu reaktörlerin yaygınlaşması hâlinde, yani ‘her fabrikaya bir nükleer’ gibi bir tablo oluşması durumunda zenginleştirme ve atık yönetimi alanlarında çok daha dağınık ve yönetilmesi güç bir krizle karşı karşıya kalınabilir” değerlendirmesini yapıyor. Sağlam bunların yanında çevresel yan etkilerin KMR’ler için de geçerli olduğunu belirtiyor.