DOLAR 42,5354 0.07%
EURO 49,5729 -0.06%
ALTIN 5.745,37-0,12
BITCOIN 3797459-3.15325%
İstanbul
16°

KAPALI

SABAHA KALAN SÜRE

Mahfi Eğilmez Türkiye büyüme verilerini yorumladı: TÜİK hesapları mı doğru, sanayicilerin şikayetleri mi haklı?

Mahfi Eğilmez Türkiye büyüme verilerini yorumladı: TÜİK hesapları mı doğru, sanayicilerin şikayetleri mi haklı?

ABONE OL
Aralık 4, 2025 04:12
Mahfi Eğilmez Türkiye büyüme verilerini yorumladı: TÜİK hesapları mı doğru, sanayicilerin şikayetleri mi haklı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ünlü iktisatçı Mahfi Eğilmez, “Büyüme Buysa Niçin Şikâyet Ediyorlar?” başlıklı blog yazısında üçüncü çeyrek büyüme verilerini değerlendirdi. Eğilmez, ekonomi programına yönelik eleştirilerin arttığı dönemde yalnızca ihracatçıların yaşadığı sorunların açıklanan verilerle uyumlu olduğunu ifade etti.

Hanehalkı harcamalarındaki artışa da dikkat çeken Eğilmez, yılın üçüncü çeyreğinde nihai tüketimde yaşanan yükselişin normal koşullarda olumlu görülebileceğini ancak talep kısma hedefli mevcut program çerçevesinde bu durumun beklentilerin kırılamadığına işaret ettiğini belirtti.

İşte Mahfi Eğilmez’in büyüme verilerine ilişkin değerlendirmesinin ayrıntıları:

“TÜİK’in açıkladığı üçüncü çeyrek verilerine göre Türkiye ekonomisi geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3,7 büyüdü. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere bakıldığında büyüme bu yılın çeyreğine göre yüzde 1,1, geçen yılın üçüncü çeyreğine göre yüzde 3,4 olarak hesaplandı. Yıllıklandırılmış büyümenin yüzde 3,7 seviyesinde gerçekleşmesi, potansiyel büyüme oranı olan yüzde 4,9’un altında kalsa da küresel çapta yavaşlayan bir dönemde veri bakımından dikkat çekici bulunuyor.

“TARIM HARİÇ BÜTÜN SEKTÖRLER BÜYÜMÜŞ”

TÜİK, üçüncü çeyrek büyüme verisini açıkladı. Buna göre Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,7 artmış bulunuyor. Büyümeye mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak bakarsak bu yılı çeyreğine göre yüzde 1,1, geçen yılın üçüncü çeyreğine göre yüzde 3,4 artış söz konusu. Yıllıklandırılmış bazda yüzde 3,7 oranında artış bizim potansiyel büyüme oranımız olan yüzde 4,9’a göre düşük olmakla birlikte dünyada büyüme hızlarının genel olarak düştüğü bir ortamda bu, iyi bir oran olarak kabul edilebilir.

Büyümenin ayrıntılarına indiğimizde bazı kafa karıştıran unsurlar var. Geçen yılın üçüncü çeyreğine göre neler olduğunu bir tabloya dökelim:

Tabloya göre tarım sektörü hariç bütün sektörler büyümüş. Tek kaybeden, üstelik de yüzde 12,7 gibi ciddi bir oranla, tarım sektörü olmuş. Tarım sektöründeki bu olumsuz gidişin maliyeti giderek ağırlaşıyor, ileride daha da ağır olacak.

Tarım sektörüyle ilgili olarak zaman geçirmeden kapsamlı bir programın yürürlüğe konması, tersine öneri yapan uluslararası kuruluşları dinlemeksizin tarım kesimine geniş bir destekleme uygulamasını hemen başlatmak gerekli diye düşünüyorum. Bu önerimin iki gerekçesi var:

  1. Tarım üretimini kaybediyoruz.
  2. Tarımla uğraşanlar bu uğraşıyı terk ederek kentlere geliyor ve burada ikinci, üçüncü sınıf işlere girerek tarımda verecekleri katkı kadar katkı veremiyorlar.

Tabloda yer alan finans ve sigorta faaliyetleri, bilgi ve iletişim faaliyetleri gibi alanlardaki büyüme bu sektörlerdeki talebe ve kârlara bakıldığında normal sonuçlar olarak görülüyor.

Buna karşılık inşaat ve sanayi sektörlerindeki büyüme oranları piyasada konuşulanlarla hiç bağdaşmıyor.

“İNŞAAT, BÜYÜMEDE LOKOMOTİF OLMAYA DEVAM ETMİŞ”

İnşaat sektöründeki firmalar “satışların durduğundan” şikâyet ediyorlar. Oysa TÜİK’in konut satışları endeksi bu şikâyetlerin pek doğru olmadığını gösteriyordu. Burada da sonuç endeks bilgilerini doğrular şekilde çıkmış. İnşaat sektörü büyümede lokomotif olmaya devam etmiş.

Benzer şikâyetler sanayi sektörü için de geçerli. Her kesimden sanayici, işlerinin kötüye gittiğinden, maliyetlerin çok yükseldiğinden ve yeterince kazanamamaktan şikâyet ediyor. Özellikle tekstil sektöründe bu şikâyetler en üst düzeyde. Gerek İmalat Sanayii Kapasite Kullanım Oranındaki (KKO) gelişmeler gerekse TÜİK’in Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) verileri de bu şikâyetlerin haklı olduğunu gösteriyor. Aşağıdaki grafik KKO ve SÜE’de 2024 başından 2025 Eylül ayına kadar olan gelişmeleri sergiliyor (grafik, TCMB KKO ve TÜİK arındırılmış SÜE verileri kullanılarak tarafımdan hazırlanmıştır):

Grafik, KKO’da oluşan aşağı yönlü eğilimi ve SÜE’de 2025 başından beri yaşanan dalgalanmaları ve aşağıya gidişi gösteriyor.

“İNŞAATÇI VE SANAYİCİLERİN ŞİKÂYETLERİ HAKSIZ”

Bu durumda eğer TÜİK’in hesaplamaları doğruysa inşaatçı ve sanayicilerin şikâyetleri haksız, yok eğer onların şikâyetleri haklıysa TÜİK’in hesaplamaları sorunlu demektir. Bir başka deyişle ikisi birden doğru olamaz.

Yine tablo bize ürün üzerindeki vergilerin ciddi oranda arttığını gösteriyor bu artış ürünlere verilen sübvansiyonlar düşüldükten sonraki artış olduğu için görüldüğünden de fazla demektir.

“BEKLENTİLERİN KIRILAMADIĞININ AÇIK BİR GÖSTERGESİ”

GSYH’nin harcamalar yönünden durumuna baktığımızda bu yılın üçüncü çeyreğinde hane halkı nihai tüketiminin geçen yılın üçüncü çeyreğine göre yüzde 4,8 oranında arttığını görüyoruz. Normal koşullarda bu artış anormal sayılmaz ama eğer dezenflasyon programı uygulanıyorsa bu artış bize hane halklarının dezenflasyona inanmadığını ve tüketime devam ettiğini gösteriyor. Özellikle de enflasyonun oldukça üzerinde reel faiz verildiği bir ortamda tüketimin bu şekilde artması beklentilerin kırılamadığının açık bir göstermesi olarak karşımızda duruyor.

“SÜRE FAZLASIYLA UZADIĞI İÇİN YAN ETKİLER ARTMAYA BAŞLAMIŞ”

İhracat geçen yılın üçüncü çeyreğine göre yüzde 0,7 azalırken ithalat yüzde 4,3 artmış görünüyor. Bu da kur baskılamasının artık ihracatı iyice zorlamaya başladığını ve ithalatı teşvik ettiğini açık biçimde gösteriyor. Kuru baskılayarak enflasyonla mücadele bu sistemde yaygın bir uygulamadır. Ne var ki bu tür uygulamalar uzun sürmemesi gereken, en çok bir – bir buçuk yılda sonuç alınması gereken uygulamalardır. Süre uzadıkça yan etkiler ortaya çıkmaya başlar. Türkiye, enflasyonla mücadeleyi aşağı yukarı iki buçuk yıldır uyguluyor. Süre fazlasıyla uzadığı için yan etkiler artmaya başlamış görünüyor. Üstelik yukarıda da değindiğimiz gibi hane halklarının enflasyonun düşeceğine olan inancı bulunmadığı için enflasyonun düşürülmesine katkıları da çok zayıf kalıyor.

İşgücü ödemeleri geçen yılın üçüncü çeyreğine göre yüzde 41,1 artmış görünmesine karşılık GSYH içindeki payı hiç değişmeden yüzde 35 olarak kalmış bulunuyor.

“YALNIZCA İHRACATÇILARIN YAKINMALARI TUTARLI”

Özetle söylemek gerekirse çevrede gördüğümüz, duyduğumuz yakınmalardan yalnızca ihracatçıların yakınmaları TÜİK verileriyle tutarlı görünüyor. Diğerleri kafa karıştırıcı yakınmalar ya da sonuçlar olarak duruyor.”


kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r