Dünyada ve Türkiye’de en fazla konuşulan sektörlerin başında gelen madencilik sektöründe faaliyet gösteren Tüprag, sorumlu ve sürdürülebilir madencilik anlayışını anlatmak ve deneyimletmek için İzmir’deki Efemçukuru Altın Madeni’ne bir basın gezisi düzenledi.
Gazetecilere operasyonu yerinde gösteren, çevre hassasiyetini, teknoloji yatırımlarını, eğitim ve sosyal sorumluluk projeleri başta olmak üzere bölge halkına verdiği desteği yerinde anlatan Tüprag, içinde bulunduğu bölgeyi ekonomik olarak kalkındırmak için kolları sıvamış durumda.
Öyle ki, Efemçukuru Köyü, Tüprag’ın bölgede konumlanmasının ardından tersine göç alan, kız çocuklarının üniversite okuma oranında üst sıralara çıkan, tarımda modern yöntemlerle tanışıp arıcılık, üzüm yetiştiriciliği başta olmak üzere çok sayıda tarımsal ürünü yetiştirmeye başlayan, kadın istihdamında bölgedeki köyler arasında pozitif ayrışan bir yer haline gelmiş.
Bugüne kadar Türkiye’de 2 milyar doların üzerinde yatırım gerçekleştiren şirket, Türkiye’deki ilk yatırımları olan Kışladağ Altın Madeni’nin faaliyete geçtiği 2006 yılından bu yana devlet hakkı, orman bedeli, kurumlar vergisi ve diğer kamu ödemeleri dahil olmak üzere toplam 1,7 milyar dolarlık doğrudan kamu katkısı sağlamış bulunuyor.
“AKŞAM ÇALIŞANI SAĞ SALİM EVİNE GERİ GÖNDEREBİLMEK ÇOK ÖNEMLİ”
Düzenlenen basın toplantısında şirketin sorumlu ve sürdürülebilir madencilik anlayışına ilişkin bilgi veren Tüprag CEO’su Mehmet Yılmaz, dünyada enerji ve teknoloji dönüşümü hızlanırken madenlerin artık sadece sanayi için bir girdi değil; jeopolitik denklemde, ekonomik bağımsızlıkta ve teknolojik egemenlikte belirleyici bir güç unsuru haline geldiğini söyledi.

Sürdürülebilir ve sorumlu madencilikte sektöre öncülük ettiklerine işaret eden Yılmaz, Türkiye’nin madencilik sektöründe büyük bir potansiyel barındırdığına dikkati çekti.
Yılmaz, tamamen insan ve çevre odaklı bir yaklaşım benimsediklerini vurgulayarak şunları söyledi:
“Ürettiğiniz değer maddi olarak ne olursa olsun, bunun iki temel konuda bütünleşmesi gerek. Birincisi iş güvenliği ki çalışanı sağ salim akşam evine geri gönderebilmek çok önemli. İş güvenliğinin bir kültür şekline dönüşmesini sağlamalıyız. Her kaza önlenebilir, bunun hiçbir istisnası yok. Yeter ki doğru liderlik gösterin, kapsamlı eğitim verin ve uygulamadaki kişiye yanlış işi gördüğü an işi durdurma yetkisi verin. İş güvenliği anlamında skoru iyi çalışana ekstra prim veriyoruz, iş kazasına karışmış çalışana bunu vermiyoruz.
İkincisi ise çevre. Çevre konusunda olmazsa olmaz üç ana kuralımız var: su, hava, toprak. Bu üçlü kendi mottomuzun temelini oluşturuyor. Bizim için önce insan, sonra çevre, sonra madencilik. Çevreyi koruyan bir yaşam biçiminin olmazsa olmaz destekçisi madencilik. Eğer yeşil dönüşüme gidecekseniz, güneş paneli üretecekseniz, rüzgar santrali üretecekseniz, batarya yapacaksanız daha fazla madencilik yapmak zorundasınız. Bunu da çevre dostu şekilde yapmak mümkün.”

“ÇIKARDIĞINIZ ÜRÜN NE OLURSA OLSUN, EĞER O MADENİN ÇIKARTILMASI DOĞAYI KİRLETİP İNSANLARI MUTSUZ EDİYORSA O İŞİ BIRAKIN!”
Havayı, suyu, toprağı, çevreyi koruyarak bu işin yapılabileceğine dair muhteşem örnekler bulunduğunu dile getiren Yılmaz, bunun dünyada da çok sayıda örneği olduğunu, bu işin Kanada’da milli parkların içinde, ABD’de doğa koruma alanlarının içinde yapıldığını anlattı.
Aynı zamanda Türkiye Madenciler Derneği Başkanı olan Yılmaz, dernek olarak bu konuya verdikleri öneme işaret ederek artık sürdürülebilir madencilik ilkelerini hayata geçirdiklerini, buna uymayanları üyeliğe almayacaklarını, çevre dostu madencilik yapmanın mümkün olduğunu tüm kamuoyuna göstereceklerini söyledi.

(Eda Topcu/Ensonhaber Ekonomi Haberleri Müdürü)
“TÜRKİYE’DEKİ EN BÜYÜK HANDİKAP ‘ÇEVRECİ MİSİN, SANAYİCİ MİSİN? MADENCİ MİSİN, ORMANCI MISIN?’ SORUSU. BUNLARIN BİRLİKTE OLABİLECEĞİNİ ANLAMAMIZ LAZIM”
Yılmaz şöyle devam etti:
Yaşadığınız alanda insanı ve çevreyi mutlu tutamıyorsanız, o işi yapmanız mümkün değil. Çıkardığınız ürün her neyse, eğer o madenin çıkartılması doğayı kirletip insanları mutsuz ediyorsa o işi bırakın. Türkiye’deki en büyük handikap ‘Çevreci misin, sanayici misin? Madenci misin, ormancı mısın?’ sorusu. Bunların birlikte olabileceğini anlamamız lazım; ikisini aynı anda yapmak mümkün. Biz Efemçukuru’nda şu ana kadar yaklaşık 300 hektara yakın alanı rehabilite etmiş durumdayız. Bugüne kadar Tüprag işletmelerinde 1 milyon metrekareden fazla alanın rehabilitasyonunu tamamladık. Buradaki önemli nokta, doğayı ‘aldığımız gibi bırakma’ taahhüdümüzü faaliyetlerin bitmesini beklemeden hayata geçirebilmemiz.
“GERÇEKTEN UZAK ALGI YÖNETİMLERİ YÜZÜNDEN YERALTINDAKİ 3,5 TRİLYON DOLARLIK SERVETİMİZİ ÇIKARAMIYORUZ”
Cumhuriyetin ilk yıllarında madenciliğin GSMH içindeki payının yüzde 20, dünya ortalamasının ise yüzde 7 olduğunu anımsatan Yılmaz, sektör payının Türkiye’de şu anda yüzde 1’in altında olduğunu dile getirdi.
Yılmaz, “Yeraltında 3,5 trilyon dolarlık bir servetimiz var ama şu an payımız yüzde 1’in altında. Bu tür kulaktan dolma, gerçekten uzak algı yönetimleri ile giden bir yaklaşımın sebebi bu. Kulaktan dolma bilgilerle madenciliğe vicdansızlık, ülkeye vefasızlık yapılıyor.” dedi.

“ESKİ FİYATLARA GÖRE HESAPLADIĞIMIZDA BİLE TÜRKİYE’NİN YER ALTINDA EN AZ 5 BİN TON ALTINI VAR. BU, BUGÜNKÜ ALTIN FİYATLARI İLE 550 MİLYAR DOLAR DEMEK.”
ABD başta olmak üzere tüm dünyada iktidarların bu sektörün ne kadar önemli olduğunu bildikleri için bu işe çok önem verdiklerinden bahseden Yılmaz şu değerlendirmede bulundu:
“Bizde de devlet oldukça destekliyor ama sosyal medya kirliliği, linç geleneği kültür oldu. Bundan dolayı biz Türkiye’de bu algı yüzünden üretebilecekken üretmiyoruz; tüketiyoruz, dolarımızı–dövizimizi dışarıya gönderiyoruz. 90’lı yılların başındaki altın fiyatlarına göre yaptığımız modellemeye göre şu an yer altında bizim 5 bin ton altın var. Bugünkü fiyatlara göre modelleme yapsanız belki 10–15 bin tona çıkacak. Fiyat arttıkça ekonomik olarak çıkarılabilir tenör de değişiyor. Eski rakamlara göre hesapladığınızda bile 5 bin ton altın, bugünkü fiyatlarla 550 milyar dolar demek. Şu an Türkiye olarak yılda 35 ton altın üretiyoruz; bu çok rahat 100 tona çıkabilir. Şu an Avrupa’nın en büyük altın üreticisiyiz; bunu ikiye, üçe katlama şansımız var. Varken çıkartamıyoruz ama sebebi anlattığım algılar. Kötü örnekler geçmişte bizi kötü etkiledi ama şu an durum bu şekilde değil.”
Yılmaz, yalnızca kritik minerallerde sağlanacak yüzde 10’luk katma değer artışının bile Türkiye ekonomisine yıllık 5-7 milyar dolar ek katkı sağlayacağını söyledi.

TÜPRAG’IN MİSYONU: EN YÜKSEK ÇEVRESEL VE SOSYAL STANDARTLARLA ÜRETİM
Yılmaz, madenciliğin çoğu zaman yalnızca çevresel etkileri üzerinden tartışılsa da temiz enerjiye geçiş için önümüzdeki dönemde bugün yapılandan 4 ila 6 kat daha fazla madenciliğe ihtiyaç duyulacağını belirtti.
Bu gerçeğin çözümünün madenciliği durdurmakta değil; üretimi insana ve doğaya saygıyı merkeze alan bir anlayışla yürütmekte yattığını vurgulayan Yılmaz şunları ekledi:
Madencilik söz konusu olduğunda, yıllar içinde oluşmuş önyargıları kırmak kolay değil. Zaman zaman gerçeği yansıtmayan, asılsız haber ve iddialarla da karşılaşıyoruz. Bu yüzden sözümüzü sadece beyanlarla değil, sahadaki uygulamalarımızla söylememiz gerektiğinin farkındayız. 2020 yılında hayata geçirdiğimiz Sürdürülebilirlik Entegre Yönetim Sistemimiz ile çevresel, sosyal ve yönetişim odaklı (ESG) ilkeleri tüm süreçlerimize entegre ettik. Beş genel standart, 52 alt standart ve 367 denetleme maddesinden oluşan detaylı bir rehberimiz ve her yıl gerçekleştirdiğimiz iç denetimlerimizle şeffaf raporlama ve uluslararası standartlarla uyumlu bir anlayış benimsiyoruz.

“EFEMÇUKURU’NDAKİ ALTIN KIZLAR”
Şirketin bölgedeki en büyük sosyal sorumluluk projesi ise eğitime, özellikle kız çocuklarının eğitimine verdiği önem ve kadın istihdamını desteklemesi olarak öne çıkıyor.
Mehmet Yılmaz, “Kadın istihdamına çok önem veriyoruz. Şirketimiz için en önemli iki birimin, Finans ve Çevre’nin başında kadınlar var. Bulunduğumuz bölgede eğitime, özellikle kız çocuklarının eğitimine çok önem veriyoruz. Taşımalı eğitimdeki servis desteği de dahil olmak üzere Efemçukuru Köyü’ndeki her öğrencinin eğitim masraflarını biz karşılıyoruz. Buraya geldiğimizde okumuş kız çocuğu hiç yokken, şu an bu köyde mezun olan 16 üniversite öğrencisinin 13’ü kız öğrenci. Türkiye’nin ilk yeraltı kadın vardiye amiri de burada eğitimine destek olduğumuz kızlardan biri.” dedi.
Bu çerçevede kadın çalışanlara verilen destekler neticesinde Türkiye’nin ilk yeraltı kadın vardiye amiri Gülsüm Akkaya ve ilk kadın kaya operatörü Yelda Temizci de Tüprag bünyesinde çalışmış “altın kadınlar” olarak öne çıkmış ve verdikleri eğitimlerle şirketteki kadın çalışan sayısının artmasına katkı sağlamışlar.

“Türkiye’deki orman alanlarının yarısında sanki madencilik yapılıyor gibi bir algı var; oysa Türkiye’deki orman alanlarının sadece binde 3,08’inde madencilik faaliyeti var.”
“Efemçukuru’nda şu ana kadar yaklaşık 300 hektara yakın bir alanı rehabilite etmiş durumdayız, burayı tarımsal üretim alanı yaptık. Bitirdiğimiz yeri hemen rehabilite ediyoruz. Bölge halkına bu anlamda hem ek gelir hem de önemli bir tarımsal model olduk.”
“Taşımalı eğitimdeki servis desteği dahil olmak üzere Efemçukuru Köyü’ndeki her öğrencinin eğitim masraflarını karşılıyoruz. Buraya geldiğimizde okumuş kız çocuğu hiç yokken, şu an bu köyde mezun olan 16 üniversite öğrencisinin 13’ü kız öğrenci. Türkiye’nin ilk yeraltı kadın vardiye amiri de burada eğitimine destek olduğumuz kızlardan biri.”
“Türkiye’de meydana gelen iş kazalarının sadece yüzde 4’ü madencilik sektöründe. Akıllarda Soma faciası kaldı, haklı olarak. Bu yüzden herkes zannediyor ki iş kazasından ölen herkesin tek sebebi madencilik sektörü.”
“Tüprag’ın İzmir’deki Efemçukuru Altın Madeni, şirketin sorumlu madencilik yaklaşımının sahadaki en somut örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Efemçukuru Altın Madeni, dünyada 13 ülkede ve 200’ün üzerinde madende uygulanan Toward Sustainable Mining (TSM) programı kapsamında verilen ‘Sürdürülebilir Madencilik Bronz Liderlik Ödülü’nü almaya hak kazandı.”

kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz.
SEKTÖREL
1 gün önceSEKTÖREL
2 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceSEKTÖREL
10 gün önce
1
Ukrayna’dan yola çıkan ilk tahıl gemisi, fiyatlarda düşüşü hızlandırdı
1521 kez okundu
2
Xiaomi’den LCD ekrana veda: Fiyatlar zamlanabilir
1272 kez okundu
3
Dolar ve Euro haftaya nasıl başladı?
1093 kez okundu
4
Döviz ve altını en çok seven iller belli oldu
931 kez okundu
5
ABD’nin enflasyon verisi sonrası piyasalar hareketlendi
913 kez okundu