DOLAR 35,6549 % 0.09
EURO 37,1878 % 0.09
STERLIN 43,9703 % 0.01
FRANG 39,3197 % 0
ALTIN 3.163,57 % 0,72
BITCOIN 103.367,35 -1.796

Demir Ustası Hüseyin Şahin Özdemir: Geleneksel Sanatın Son Temsilcisi

Demir ustası Hüseyin Şahin Özdemir, geleneksel sanatın son temsilcisi olarak el işçiliğiyle hayat buluyor. Onun eserleri, geçmişle geleceği birleştirirken, demirin ruhunu ortaya çıkarıyor. Geleneksel sanatın büyüsünü keşfedin!

Yayınlanma Tarihi : Google News
Demir Ustası Hüseyin Şahin Özdemir: Geleneksel Sanatın Son Temsilcisi

Demir Ustası Hüseyin Şahin Özdemir: Bir Geleneksel Sanatın Son Temsilcisi

Demir Ustası Hüseyin Şahin Özdemir: Bir Geleneksel Sanatın Son Temsilcisi

Karabük’ün UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, tarihi ve kültürel zenginliği ile öne çıkan Safranbolu ilçesinde, demir ustası Hüseyin Şahin Özdemir, yıllardır süregelen bir geleneği yaşatmaya devam ediyor. 1978 yılında, henüz 16 yaşındayken, tarihi çarşı bölgesindeki Demirciler Çarşısı‘nda mesleğe adım atan Özdemir, 46 yıl boyunca çekiç sallayıp demire şekil vererek, bu nadir mesleğin son temsilcilerinden biri haline geldi. Ayrıca, bölge halkı tarafından ‘UNESCO Çilingiri’ olarak anılmakta.

Demir Ustası Hüseyin Şahin Özdemir: Geleneksel Sanatın Son Temsilcisi

Özdemir, Safranbolu’nun 3 bin yıllık geçmişe sahip tarihi konaklarının kapılarındaki tokmak, menteşe ve kabara çivilerini ustalıkla yapıyor. 900 derece sıcaklıktaki demire çekiçle şekil vermek, sadece bir iş değil, aynı zamanda bir sanat. Özdemir, “1978 yılında hemen karşımda bulunan Muhsin Ünal‘ın yanında demirci çıraklığına başladım. O dönemlerde Safranbolu’da birçok meslek dalının arastaları vardı; semerciler, saraçlar, kunduracılar, kalaycılar, bakırcılar ve demirciler. Ancak zamanla diğer meslekler amacını yitirdi ve orijinalliğini koruyan tek çarşı olarak yalnızca Demirciler Çarşısı kaldı. Diğerleri hediyelik eşya üretimine yöneldi” dedi.

Çırak ve Kalfa Bulunmuyor

Tarihi Demirciler Çarşısı’nda geçmişte 22 dükkanın aktif olarak çalıştığını belirten Özdemir, “1978 yılında başladığım dönemde 22 dükkan faaliyetteydi. Her ustanın 2-3 çırak ve kalfası vardı. O dönemler, popüler ve çalışan bir sanayi gibiydi. Ancak şimdi sadece 4 esnaf kaldık. Diğer meslekler amacını yitirdi ama biz ayakta kalmayı başardık. Fakat bizim neslimiz de tükenmek üzere. Şu an burada sadece 4 kişiyiz, ama arkamızdan gelen nesil, çırak veya kalfa bulamadığımız için geleceğimiz belirsiz” diye konuştu.

Özdemir, Türkiye’nin birçok yerinde UNESCO’ya ait koruma ve sit alanı olan bölgelerde eski yapılar üzerindeki metal işlerine de el attıklarını belirtiyor. “Kapının üzerindeki kilitleri ve dekoratif çivileri yapıyoruz. Yaptığımız eserlerden biri, kadın ve erkek kapı tokmakları. Asırlar önce ecdadımızın yaptığı kapılardaki tokmaklar hâlâ mevcut. O dönemde elektrik yoktu ve kapının zili de bulunmuyordu. İçerideki vatandaşa geldiğini duyurmak ve mahremiyete önem vermek için, eve gelen kişinin cinsiyetine göre kapıyı o cinsiyet açıyordu. Ahşap kapıya gereken metal işçiliğini ise biz sağlıyoruz” diyerek, mesleğinin önemini vurguladı.