Adriyatik kıyılarında yer alan Karadağ (Montenegro), hem tarihi hem doğal güzellikleriyle Avrupa’nın saklı hazinelerinden biri.
Türk vatandaşlarından vize istememesi, Karadağ’ı benim gibi hem keşfetmek hem de biraz durup nefes almak isteyenler için biçilmiş kaftan yapıyor.
Küçük yüzölçümüne rağmen sunduğu deniz, doğa, tarih ve lezzet dörtlüsüyle, rotasını Adriyatik’e çevirmek isteyen gezginlerin radarına çoktan girmiş durumda.
Karadağ, yalnızca tarihi kentleriyle değil, aynı zamanda Budva gibi kıyı şehirlerinde sunduğu eşsiz plajlarıyla da öne çıkıyor.
Eylül sonu gibi sezon sonuna yaklaşan tarihlerde bile denize girmek mümkün.
Hatta bu tarihler, kalabalıkların dağılmasıyla birlikte çok daha huzurlu ve dingin bir deneyim vadediyor.
İLK DURAK BUDVA’NIN TAŞ SOKAKLARI
İlk gün, akşam saatlerinde Budva’ya vardığımda hemen kısa bir çarşı turuna çıktık.
Taş sokaklar, tarihi dokuların içine serpiştirilmiş butik kafeler, hediyelikçiler…
Sokak lambalarının altındaki bu yürüyüşte sanki bir Orta Çağ kartpostalının içindeydik.


TATİLDE GARANTİCİ OLANLARA
Akşam yemeği için tercihimiz, çarşının kalbindeki Piano Nobile oldu.
Burası hem ambiyansıyla hem de servisiyle oldukça tatmin ediciydi.
Menü oldukça sade, garsonlar nazikti.
Hamburger tercih ettim ve beklentimin çok üzerinde bir deneyimdi.
İlk akşamı “garanti lezzet”le geçirmek isteyenlere önerilir.

KONUM AÇISINDAN ŞAHANE BUTİK OTEL DENEYİMİ
Konaklama için tercih ettiğimiz butik otel, çarşıya ve gezilecek noktalara yakınlığıyla büyük avantaj sağladı.
Ulaşımda araç kiralamayı düşünsek de Karadağ’ın özellikle şehir merkezlerinde park sorunu büyük.
Üstelik park ücretleri de oldukça yüksek.
Bu yüzden biz taksi kullandık.
Fiyatlar İstanbul seviyelerinde, kısa mesafelerde konforlu ve pratik bir çözüm.

GÜN BOYU DENİZ, KUM, GÜNEŞ: PURA VIDA BEACH
Ertesi gün sabah erken saatlerde çok heyecanlıydık, çünkü denize girecektik!
Karadağ tatilinin en keyifli yanlarından biri, bu tarihi gezi konseptinin yanı sıra tam anlamıyla bir deniz tatili de sunması.
Budva’ya 15 dakikalık taksi mesafesinde yer alan Pura Vida Beach, suyu havuz kadar duru, çevresi tertemiz, hizmet açısından da son derece tatmin edici bir plaj.
Giriş ücreti Türkiye’deki plajlara kıyasla oldukça uygun.


TERCİHLER PRATİK SOKAK LEZZETLERİNDEN YANA
Akşam yemeğinde yine çarşıda, köşe başında konumlanmış, pratik ama lezzetli bir restoran olan Pastabar’ı tercih ettik.
Hem hızlı hem uygun fiyatlı hem de oldukça lezzetliydi.

LÜKS VE HUZUR BİR ARADA
Bir sonraki günümüzü Karadağ’ın lüks yerlerinden biri olan Ananti Resort’ta geçirdik.
Aynı denize açılan farklı bir bakış açısı gibiydi burası.
Panorama restoranı, sabah kahvesinden akşam yemeğine kadar her öğünde hem göze hem damağa hitap etti.
Bu kadar yüksek kalitedeki hizmet, manzara ve mutfak birleşince, Karadağ’daki favorilerimden biri oldu.


KONFORLU VE HESAPLI KOTOR DENEYİMİ
Sonraki günümüzde Karadağ’ın incilerinden Kotor’a geçtik.
Güne Hyatt Regency Kotor Bay Resort’ta başladık.
Hem mimarisi hem sahil erişimiyle nefes kesiciydi.
Otelin özel plajı OLE! Beach’te vakit geçirdik.
Giriş ücreti yoktu, sadece yediklerimizi ödedik.
Bu da Karadağ’ın tatil cüzdanını zorlamayan yönlerinden biri.
Kaliteli, sade, temiz ve huzurlu…


MASALSI BİR DURAK: PERAST
Perast, Karadağ’ın en büyüleyici noktalarından biri.
Kotor’dan ulaşım da oldukça kolay.
İkisi birbirine yaklaşık 12-15 dakika mesafede olduğundan, arabayla ya da taksiyle rahatça geçilebiliyor.
Barok mimarisiyle göz kamaştıran bu küçük kasaba, St. George ve Our Lady of the Rocks adacıklarıyla ünlü.
Gün batımında buradan geçmek insana zamanın dışında bir yerdeymiş gibi hissettiriyor.
Biz geç vardığımız için adalara kayıkla geçemedik ama içimde kalan tek detay bu oldu.
Gitmişken mutlaka planlayın!

PRATİK LEZZETLERDEN ŞAŞMAMAK GEREK
Kotor’a döndüğümüzde “bir değişiklik olsun” deyip sushi denemek istedik.
Ama açık konuşmak gerekirse pek memnun kalmadık.
Yeni tatlar denemek isteyenlere önerim: Klasiklerde kalın, çünkü mutfak konusunda çok yenilikçi değil.
Onun yerine, La Catedral Pasta Bar gibi garanti lezzetlere odaklanan mekanlar çok daha tatmin etti.

SVETİ STEFAN’IN EFSANEVİ SİLÜETİ
Tatilin son gününü Sveti Stefan’a ayırdık.
Adacık formundaki bu ikonik bölge, Karadağ’ın kartpostallık yüzlerinden biri.
Günümüzü burada yer alan Hotel California’da geçirdik.
Denize girdik, tarihini keşfettik, kahvemizi içtik.
Gerçekten de bu eşsiz manzaranın tadını çıkarmak, Karadağ’da yapılması gerekenlerin başında geliyor.
Akşam yemeğinde yeniden Ananti Beach Resort’un panoramik restoranına döndük.
Karadağ’a veda ederken, bir kez daha o huzuru, o sadeliği, o “iyi ki geldim” hissini doya doya yaşadık.

KARADAĞ NOTLARIM
Karadağ, beni büyüledi.
Denizi, mutfağı, sokakları, insanı… Hem keşfettik hem dinlendik.
Dolu dolu ama asla koştur koştur olmayan bir tatil istiyorsanız, bu rota tam size göre.
Benim için “mutlaka tekrar gelinecek yerler” listesine adını altın harflerle yazdırdı.
Buyurun bu da bonus: Editörünüz!

EKSTRA BİR TAVSİYE: PORTO MONTENEGRO
Gitmeye vakit bulamadık ama araştırmalarımda Porto Montenegro da sık sık karşıma çıktı.
Lüks yat limanı, restoranları, alışveriş alanları ve gece hayatıyla farklı bir enerjiye sahip.
Eğer zamanınız varsa mutlaka uğrayın, Karadağ’ın bir diğer yüzünü burada görebilirsiniz.

kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz.
SEKTÖREL
3 saat önceSEKTÖREL
2 gün önceSEKTÖREL
2 gün önceSEKTÖREL
2 gün önceSEKTÖREL
2 gün önce
1
2022 Yılında İzmirde Yapılacak Olan Festivaller ve Etkinlikler, Festival Tarihleri ve Detayları!
1330 kez okundu
3
Fıstıklı Plajı; Marmara Denizinin İncisi
581 kez okundu
4
Uludağ’da nisan karı
465 kez okundu
5
Karadeniz’in menderesleri, eşsiz güzellikleriyle doğaseverleri büyülüyor
408 kez okundu