Japonya’daki depremlerin başladığı fay hatlarının üzerine yerleştirilmiş sensörlere bağlı binlerce kilometrelik fiber optik kablo ağı tamamlandı.
Bu ay tamamlanan bu devasa sistem, 2011’de yaşanan ve yaklaşık 20 bin kişinin hayatını kaybettiği, Fukuşima Daiichi nükleer santralinde erimeye yol açan yıkıcı deprem ve tsunaminin bir benzerini önlemeyi amaçlıyor.
O felakette, geciken uyarılar ve yanlış deprem okumaları nedeniyle bazı toplulukların tahliye için 10 dakikadan az bir süresi olmuştu. İşte bu yeni “sinir sistemi”, tam da bu sorunu çözmek için tasarlandı.
2011 FELAKETİNDEN DERS ALINDI
Hatırlanacağı üzere, Japonya tarihindeki en kötü felaketlerden biri olan 9.0 büyüklüğündeki denizaltı “mega itme” depremi, ülkenin doğu kıyılarından 72 kilometre açıkta başlamıştı.
O dönemde kullanılan kara tabanlı sensörler ilk şok dalgalarını tespit etmiş, ancak ne depremin ne de yarattığı dev tsunaminin büyüklüğü hakkında zamanında ve net ölçümler sağlayamamıştı.
Bu acı tecrübeden sadece birkaç ay sonra Japonya, deprem algılama sistemini doğrudan tehlikenin kaynağı olan okyanus tabanını da kapsayacak şekilde genişletmeye başladı.

OKYANUS ALTINDAKİ ‘SİNİR SİSTEMİ’: S-NET VE N-NET
Haziran 2025’te son bağlantının yapılmasıyla tamamlanan bu sistem, S-net ve N-net olarak adlandırılan iki ana ağdan oluşuyor.
Sistem, 5 bin 500 kilometreden fazla zırhlı fiber optik kablo ile birbirine bağlı 150’den fazla gözlemevini içeriyor.
Her bir gözlemevi, sismometreler, ivmeölçerler ve tsunaminin yarattığı su basıncını ölçen basınç göstergeleri gibi hassas sensörlerle donatılmış durumda.
Bu ağ sayesinde Japonya, tüm dalma (subduction) bölgelerini doğrudan ve gerçek zamanlı olarak izleyen dünyadaki ilk ülke oldu.
2018’de 6.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğinde, bu sistem en yakın kara sismometresinden tam 20 saniye önce uyarı göndermeyi başarmıştı.
20 SANİYENİN ÖNEMİ BÜYÜK
Tamamlanmış sistem, depremler için uyarı sürelerini 20 saniye, tsunamiler için ise tam 20 dakika artırıyor.
Bu süre, hayat kurtarmak, gelen uçuşları yönlendirmek, hızlı trenleri yavaşlatmak ve yoğun limanlarda deniz kapılarını kapatmak için paha biçilmez bir zaman dilimi anlamına geliyor.
Ayrıca proje, sismologlara “yavaş kayma olayları” gibi fayların davranışlarını anlamak için önemli yeni veriler sunuyor.
Bu olayların, büyük depremlerin habercisi olabileceği ve gelecekte deprem tahmin sistemlerinin bir parçası haline gelebileceği düşünülüyor.

ABD’NİN RİSKLİ FAY HATTI İZLENMİYOR
Japonya bu teknolojik atılımı yaparken, Pasifik Kuzeybatısı kıyıları boyunca uzanan ve 9 büyüklüğünde bir deprem potansiyeli taşıyan devasa Cascadia fay hattı ise en az izlenen faylardan biri olmayı sürdürüyor.
Sismolog Harold Tobin, bölgedeki mevcut izleme sistemini Japonya’daki ile kıyaslayarak “çok cılız bir başlangıca sahibiz” diyor ve büyük bir depremin “oldukça kaçınılmaz” olduğunu vurguluyor.
Japonya’nın okyanus tabanına kurduğu bu ‘sinir sistemi’, deprem ve tsunami tehlikesiyle yaşayan tüm ülkeler için erken uyarı sistemlerinin ne kadar ileri bir seviyeye taşınabileceğinin somut bir örneğini oluşturuyor.
Teknolojinin, doğru yatırımlarla doğal afetler karşısında ne kadar güçlü bir kalkan olabileceğini bir kez daha gösteriyor.
kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz.
SEKTÖREL
2 gün önceSEKTÖREL
3 gün önceGÜNDEM
4 gün önceGÜNDEM
4 gün önceSEKTÖREL
11 gün önce
1
Fatura kabartan zararlı Android uygulamaları tespit edildi
824 kez okundu
2
Bilim insanları, uzayda yer çekimi sorununu çözmek istiyor
710 kez okundu
3
Roscosmos Başkanı Dmitry Rogozin görevden alındı
698 kez okundu
4
NFT’nin Türkçe karşılığı belli oldu
371 kez okundu
5
Google’dan eski PC’leri hızlandıran işletim sistemi: ChromeOS Flex
338 kez okundu