Uzman Psikolog Zülal Bucak, yetişkinlerde son yıllarda belirgin şekilde artan kaygı, tükenmişlik ve duygusal dalgalanmaların, çoğu kişinin farkında bile olmadığı bir davranışla yakından ilişkili olduğunu vurguluyor. Bucak’a göre modern yaşamın görünmez bir bileşeni olan bu tutum, psikolojik dayanıklılığı sistematik olarak zayıflatıyor.
Bucak, klinik gözlemlerine dayanarak özellikle “duygusal kendini ihmal etme” davranışının ciddi bir risk faktörü hâline geldiğini belirtiyor. Bu durumu şöyle açıklıyor:
“Yetişkinlerin büyük bölümü, zihinsel ve duygusal sınırlarını aşmış olmalarına rağmen günlük işleyişi sürdürmek adına bunu yok sayıyor. Duygusal ihtiyaçları bastırmak, kısa vadede işlevsellik sağlar gibi görünse de uzun vadede kaygı bozuklukları ve depresif belirtileri besleyen temel mekanizmalardan biridir.”
Bucak, kronik stresin yalnızca psikolojik değil, nörobiyolojik düzeyde de tahribat yarattığını, beynin alarm sistemini tetikte tuttuğunu ve bunun kaygı seviyelerini kalıcı olarak yükseltebildiğini belirtiyor.
“Beden, duygusal sinyalleri defalarca yok sayıldığında tolerans penceresi daralır. Bu da kişinin en basit uyaranlara bile yoğun kaygı, öfke ya da çökkünlükle tepki vermesine yol açar.” diyerek sürecin bilimsel temelini açıklıyor.
Bu döngünün kırılması için önerdiği ilk adım ise oldukça basit ama etkili:
“Bireyler günde birkaç dakikalık öz-farkındalık pratiğiyle bile sinir sisteminin regülasyonuna katkı sağlayabilir. Bu, uzun vadede ruh sağlığını koruyan en temel yatırımdır.”
Uzman Psikolog Zülal Bucak, ilerleyen dönemlerde kaygı, özdeğer, ilişkiler ve stres yönetimi üzerine bilimsel temelli yeni çalışmalar paylaşacağını ve psikolojik farkındalığın toplumda daha geniş bir alana yayılması için çalışmalarını sürdüreceğini belirtiyor.
News
