Anneliğin görünmeyen yüzü: Lohusalık sendromu

Doğum, bir kadının hayatında hem fiziksel hem de duygusal açıdan köklü değişimlere neden olan önemli bir süreç. Ancak bu dönemin her zaman mutlulukla geçmediğine dikkat çeken uzmanlar, bazı kadınların doğum sonrası dönemde “lohusalık sendromu” olarak bilinen zorlu bir duygusal süreçle karşılaşabildiğini belirtiyor.

BELİRTİLER GÜNLÜK YAŞAMI VE ANNE-BEBEK BAĞINI ETKİLİYOR

Psikolog İrem Durna, lohusalık sendromunun belirtileri hakkında bilgi verdi. Durna, “Aşırı duygusal tepkiler, enerji kaybı, halsizlik, konsantrasyon zorluğu, değersizlik hissi, anhedoni (keyif alamama), kaygı bozukluğu ve obsesif düşünceler bu sendromun en yaygın belirtileri arasında. Ayrıca baş ağrısı, mide rahatsızlıkları, hızlı kalp atışı gibi stres kaynaklı fiziksel şikayetler de görülebilir. Bu belirtiler, annenin günlük yaşamını olumsuz etkileyebileceği gibi bebekle sağlıklı bir bağ kurmasını da zorlaştırabilir” ifadelerini kullandı.

“LOHUSALIK SENDROMU TEDAVİ EDİLEBİLİR”

Bu sürecin tedavi edilebilir olduğunu belirten Psikolog İrem Durna, “Lohusalık sendromunun en önemli özelliği, profesyonel destekle tamamen çözülebilir olmasıdır. Psikoterapi, annenin duygularını anlamasına ve başa çıkmasına yardımcı olur. Özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT), olumsuz düşüncelerle mücadelede etkili bir yöntemdir. Lohusalık sendromu korkulacak bir durum değildir. Anlayış, sabır ve sosyal destekle bu sürecin üstesinden gelinebilir” dedi.

“YALNIZ DEĞİLSİNİZ”

Annelerin kendilerini mükemmel olmak zorunda hissetmemesi gerektiğini vurgulayan Durna, “Bu dönemde annenin kendine hatırlatması gereken en önemli şey: ‘Mükemmel olmak zorunda değilim, elimden gelenin en iyisini yapıyorum.’ Unutmayın, yalnız değilsiniz. Lohusalık sendromuyla baş etmek hem bireysel hem de toplumsal bir farkındalık meselesidir. Annelerin bu süreci paylaşması, yalnızca kendilerini değil, diğer anneleri de güçlendirecektir” diye konuştu.