Diyanet İşleri Başkanlığı’nın projeleri ortasında yer alan Kuran Eğitim Merkezleri’nin detayları netleşti. Eğitim merkezlerinin müfredatı Diyanet tarafından hazırlanacak ve eğitimlerde yeniden Diyanet’in hazırladığı yahut “uygun gördüğü” ders malzemeleri kullanılacak. Teorik ve pratik olarak yapılacak eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde ise Diyanet Akademisi, müftülükler ve ilahiyat fakülteleriyle işbirliği yapılacak.
Konuya ait açıklama yapan Diyanet Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Sedide Akbulut, Kuran Eğitim Merkezleri’nin Milli Egitim Bakanlığı (MEB) tarafından belirlenen liselerle eşleştirileceğini belirterek “Hem liseye gidecekler hem de eğitim merkezlerimizde müfredatımızı da görecekler. Öğrenci günün yarısında okuldaki derslerini aldıktan sonra başka yarısını Kuran Eğitim Merkezleri’nde geçirecek” dedi.
Öğrencilerin örgün eğitimden uzaklaştırılıp altarnatif “kurslara” yönlendirilmeleri ise akıllara Mesleksel Eğitim Merkezleri (MESEM) uygulamasını getirdi. Çocukların ucuz işgücü olarak denetlenmeyen ve iş güvenliği bulunmayan ortamlarda çalıştırılmalarının vefatla sonuçlanan iş cinayetlerine yol açtığı için eleştirilen MESEM öğrencileri haftada bir gün okulda teorik eğitim, dört gün işletmelerde “pratik eğitim” alıyorlar. Yüklü olarak meslek lisesi öğrencilerinden oluşan MESEM projesinin akabinde imam hatip lisesi öğrencilerini odağa alan Kuran Eğitim Merkezleri, öğrencileri örgün eğitimden uzaklaştıracak yeni bir araç olarak yer alıyor.
Eğitimci Nurcan Korkmaz, fakir ailelerin çocuklarının iki seçenek ortasında kalarak çıkmaza sürüklendiğini söyledi.
‘SERMAYEYE TESLİM EDİLİYOR’
Eğitimci Korkmaz şöyle devam etti: “MEB fakir bölümden gelen çocuklara iki seçenek tanıyor: MESEM’lerde ucuz işgücü olmak yahut imam hatiplere ya da hafızlık kurslarına yönlendirilmek. Aslında bu temelde Tevhidi Tedrisat Yönetmeliği’ne alışılmamış. Biz bunu aslında şöyle de görebiliriz: MEB bir manada Diyanet tarafından yönlendiriliyor. Türkiye’de eğitim aslında Diyanet’e ve bir taraftan da sermayeye teslim ediliyor. İki ucu açık bir halde ve gitgide de dinselleşiyor. Aslında maarif müfredatıyla ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’yla imam hatip olmayan okullarımız bile seçmeli derslerle bir manada imam hatip haline getirilmiş, her istikametiyle dinselleştirilmişti. Bu Kuran Eğitim Merkezleri ise çocuklarımızın büsbütün örgün eğitiminden uzaklaştırılması demek.”
Yapılan atılımların bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini kaydeden Korkmaz, “MEB’in geçen günlerde yönetmelikte yaptığı düzenlemeyle, ortaokul yahut imam hakip ortaokullarından mezun olan öğrenciler tercih yapmadıkları takdirde açıköğretime geçebilecekler. Bu esasen bir manada örgün eğitimi sonlandıran bir şeydi, bunları birlikte düşünmek ve pahalandırmak gerekiyor. Bütün olarak maarif müfredatına, açıköğretim yönetmeliğiyle, MESEM’le, artık de Diyanet’in bu yönetmeliğiyle bir arada kıymetlendirmek lazım. Bilhassa ortaöğretim seviyesinde alt sınıftan ve fakir çocukların ulaşabileceği, yalnızca iki ayaktan ilerleyen bir eğitimin kaldığını görüyoruz” diye konuştu.