DOLAR 42,5110 0.01%
EURO 49,5108 -0.18%
ALTIN 5.762,320,18
BITCOIN 3777588-3.33775%
İstanbul
14°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Venezuela ilk durak mı?

Venezuela ilk durak mı?

ABONE OL
Aralık 3, 2025 08:16
Venezuela ilk durak mı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Washington’ın Latin Amerika’ya müdahalelerle örülü sicili herkesin malumu. Soğuk Savaş’taki darbelerden 2000’lerin ekonomik ambargolarına ve siyasal manipülasyonlarına uzanan çizgi, bugün de kesintiye uğramış görünmüyor.

Trump döneminde ABD yönetimi, kıtada seçimle iş başına gelmiş iktidarları Wall Street’le uyumlu rejimlerle değiştirme arzusunu diplomatik nezaket kisvesi ardına gizleme ihtiyacı dahi duymuyor.

Latin Amerika’ya yönelik yeni müdahale dalgasının vitrini bir kez daha “uyuşturucuyla mücadele.” Venezuela, Meksika ve Kolombiya bu söylemin merkezine yerleştiriliyor.

Özellikle Venezuela konusunda Washington, askeri seçeneğin masada olduğunu açık biçimde dillendiriyor. Son olarak ABD Başkanı Donald Trump, Venezuela ve çevresindeki hava sahasının tamamen kapatılacağını açıkladı. Trump, sosyal medya paylaşımında “Tüm hava yolları, pilotlar, uyuşturucu kaçakçıları ve insan kaçakçıları, Venezuela hava sahasının tamamen kapatılacağını bilsin” ifadelerini kullandı.

Karayipler’deki askeri yığınağını artıran ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi olan USS Gerald Ford öncülüğünde yaklaşık 15 bin askeri Venezuela’yı vurabilecek bir hatta konuşlandırmış durumda. Son haftalarda bölgede seyreden 20’den fazla gemiye düzenlenen hava saldırılarında en az 83 kişinin öldüğü söyleniyor.

Beyaz Saray saldırıların “uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı hedeflere” yönelik olduğunu savunsa da, bu iddiayı destekleyen somut bir kanıt kamuoyuyla paylaşılmadı. Artan askeri gerilim nedeniyle bazı ülkeler Venezuela uçuşlarını askıya aldı; bunun üzerine aralarında THY’nin de bulunduğu çeşitli hava yolu şirketlerine yönelik yaptırımlar veya kısıtlamalar gündeme geldi.

ABD yönetimi, Maduro yönetimiyle ilişkili olduğunu ileri sürdüğü “Cartel de los Soles” (Güneşlerin Karteli) adlı yapılanmayı “terör örgütü” ilan etti. Ancak söz konusu “kartelin” varlığı akademik çevrelerde ciddi biçimde tartışmalı. Latin Amerika uzmanları, adın Venezuela ordusundaki üst düzey subayların apoletlerinde yer alan güneş sembolünden türetildiğini, gerçek anlamda örgütlü bir suç kartelinden ziyade, rüşvete bulaşmış askerî isimleri tarif eden muğlak bir siyasi etiket olarak kullanıldığını vurguluyor. Başka bir deyişle ortada somut bir örgütsel yapıdan çok, ABD söylemiyle şekillendirilmiş amorf bir düşman tanımı bulunuyor.

VENEZUELA YÖNETİMİNİN BU TABLOYA YANITI NET: ASIL HEDEF MADURO’YU DEVİRMEK

Geçtiğimiz yıl yapılan ve Nicolás Maduro’nun üçüncü döneminin önünü açan seçimler Batılı ülkeler tarafından “hileli” olmakla suçlandı. ABD medyasında insan hakları ihlalleri ve ekonomik çöküş vurgusu her zamanki gibi manşetleri dolduruyor. Bu söylem yeni değil; Hugo Chávez’in 1998’de iktidara gelmesinden beri aynı kalıpta üretiliyor. Ancak ülkeyi boğan ağır yaptırımların Venezuela’daki ekonomik krizdeki rolü neredeyse hiç tartışılmıyor.

Maduro yönetiminin niteliği elbette ayrı bir başlık. Ancak Trump yönetiminin, Venezüela’nın petrol alanlarını ele geçirmeye dair planları olduğu iddiaları ABD basınında bile yer aldı. Yine iddialara göre, ABD tarafı Caracas ile özel görşmelerde hala geniş petrol rezervlerine Amerikan şirketlerinin erişimi başlığını öne çıkarıyor.

Dahası, Trump’ın Venezuela hava sahasını kapatma açıklamasından yalnızca bir gün önce, ABD’de uyuşturucu kaçakçılığı suçundan hapis yatan Honduras’ın eski Devlet Başkanı sağcı Orlando Hernández’i affedebileceğini söylemesi çarpıcı bir çelişki yaratıyor. Honduras seçimlerini yakından izleyen Trump, Hernández için “haksız yere cezalandırıldı” diyebilecek kadar ileri gitti.

“Uyuşturucuyla mücadele” söylemi Latin Amerika’ya yönelik müdahalelerin eski vitrini. 1980’lerden itibaren Kolombiya’da uygulanan “Plan Colombia” da aynı gerekçeyle başlatılmış; sonuç bölge halkı için militarizasyon, yaygın insan hakları ihlalleri ve derinleşen güvensizlik olmuştu. Uyuşturucu ticareti durdurulamadığı gibi, bölge dünyanın en büyük silahlı ekonomi alanlarından birine dönüştü.

Bugün Venezuela için oluşturulan sahne de bundan farklı görünmüyor. Diplomasi yerini tehdide bırakıyor; medya üzerinden “narko-devlet” yaftasıyla meşruiyet zemini hazırlanıyor; ekonomik abluka genişletiliyor ve askeri baskı adım adım tırmandırılıyor.

Washington’ın refleksi değişmiş değil: Önce şeytanlaştır, sonra tecrit et, ardından müdahaleyi kaçınılmaz göster.

Venezuela üzerinden sergilenen bu senaryo yalnızca Maduro yönetiminin değil, doğrudan tüm kıtanın egemenlik hakkının hedef alındığını ortaya koyuyor.

Trump bugün Honduras seçimlerine müdahil bir dil kullanıyor, “beğendiği” sonuçları açıkça tarif etmekte sakınca görmüyor. Honduras’ın 45 yıl hapis cezasına çarptırılan devlet başkanını affedeceğini seçimler öncesinde açıklayan Trump, muhafazakar başkan adayı Tito Asfura’yı desteklediğini de bidirdi. Yarın sırada Kolombiya ve Meksika olabilir. Ve elbette belki asıl büyük ödül hâlâ Küba.

Bir kez daha “uyuşturucuyla mücadele” maskesi altında yürütülen bu operasyonlar tek bir soruyu gündeme getiriyor:

Latin Amerika ne zaman kendi kaderini gerçekten kendisi tayin edebilecek?


kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r