Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.

• En büyük üçüncü konfederasyon olarak bakan ile masaya oturacaksınız. Bu sizin ilk toplantınız olacak değil mi?
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu 2008’de kuruldu. 17 yılda Türkiye’nin üçüncü büyük üye sayısına sahip memur konfederasyonu sayısına ulaştık. Aslında geçen yıl üçüncüydük ama toplu sözleşme iki yılda bir yapıldığı için masa bu yıl kurulunca görüşmede yer aldık.
• KESK’in yerine geldiniz. Geriye baktığınızda memurların mutlu olduğu bir tablo ortaya çıkmadı, nasıl bir sorumluluk var üzerinizde?
Evet, KESK’in üye sayısının azalmasından daha çok, bizim üye sayımız sendikal mücadele sürecinde arttı. Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası çıktığından beri ilk kez masada konfederasyon değişti. 20 yıldan uzun bir süreden söz ediyoruz. Dolayısıyla bize yüklenen sorumluluğun farkındayız. İnsanlar bize üye olup, “Mücadeleyi siz yürütün, hakkımızı siz savunun” dediler, beklentiler yüksek ki yüksek olması çok doğal.
• Masadaki diğer konfederasyonlarla görüştünüz mü?
Masada olacağımız resmi olarak kesinleştikten sonra, mayıs sonu itibariyle süreci tüm memurların lehine kazanım elde etmek adına daha önce yapılmayanı yapmalıydık. Bu yüzden de Memur-Sen’i ve Kamu-Sen’i heyet olarak genel merkezlerinde ziyaret ettik.
– Ortaklaştığınız konular hangileri?
11 iş kolunun her birinde farklı yüzlerce talep var. 4688 sayılı yasanın sözleşme süreci için tanımladığı bir ay içinde yüzlerce talebi sonuca bağlamak mümkün değil. 2026 ve 2027 yıllarında yüzde kaç zam olacağı, vergi dilimi, kira yardımı, kreş desteği, seyyanen zamların emekliliğe yansıtılması, aylık enflasyon farkı ödemesi, çalışmayan eş ve çocuk yardımı, eşit işe eşit ücret gibi genel taleplerde örtüşüyoruz. O nedenle “Ortaklaştığımız maddeleri daraltalım, binden fazla maddeyle masaya oturacağımıza 15/20 maddeyle görüşmeler yapalım. Süreyi verimli kullanalım” dedik. Bu konuda olumlu görüş bildirdiler. Hükümetin ilk teklifini açıklaması sonrasında tekrar bir araya gelip ortaklaştığımız maddeler üzerinden üç konfederasyon ortak talepte bulunma biçiminde bir sözlü mutabakatımız var. Tabii pratiğini göreceğiz.
‘MEMUR ÇATIŞMA İSTEMİYOR’
Memurlar toplu sözleşme sürecinde konfederasyonların kendi haklarını savunmak yerine birbirleri ile çatışmalarını istemiyor. Memurlar onların haklarını nasıl savunacağımızı izliyor. Biz memurların hakkını almak adına bir aylık dahi olsa farklılıklarınızı bir tarafa bırakıp masada güçleri birleştirmenin doğru tavır olacağını düşünüyoruz.
• Toplam kaç milyon kişinin gözü bu masaya?
Dört milyon aktif memur, iki buçuk milyon da memur emeklisi var. Altı buçuk milyon bireyi ilgilendiriyor. Bunların ailelerini de kattığımızda 25 milyonun gözü bu masada.
• Konfederasyonlarla teklif konuştunuz mu?
Memur-Sen “İlk yıl, 10 bin TL seyyanen zam, yüzde 10 refah payı, yüzde 25 artı 20 ilk yıl, ikinci yılda 25 artı 20 ve 7 bin 500 TL seyyanen zam” dedi. Kamu-Sen de buna benzer, biraz daha üstünde rakamlar paylaştı. Bizim teklifimiz şu; Geçmişte zam yapılırken refah payı da ekleniyordu, Türkiye’nin büyümesinden pay alınıyordu. AKP döneminde bu iptal oldu. Türkiye’nin kalkınmasında memurların ve işçilerin çok büyük katkısı var. AKP geldiğinden beri verilmeyen fark kapatılsın istiyoruz.
• Nasıl bir rakamdan söz ediyoruz?
Fark dediğimiz yüzde 72. Bu da yaklaşık en düşük memur maaşının bugün itibarıyla 90 bin lira civarında olması. Bu, Ocak 2026’dan itibaren uygulanacak. Biz diyoruz ki “Önce maaşı olması gereken yere çıkaralım, sonra yüzdelik zammı konuşuruz”.
• Masada geriye dönük hakların kazanımı mümkün olur mu?
Olabilir. Mesela işçi konfederasyonları ilk talep rakamlarına göre düşük rakamlara imza attılar. Daha fazla direnebilirler miydi, açıkladıkları greve gidebilirler miydi, evet. Grev haklarını kullanabilirlerdi.
• Grevler de “milli güvenlik” gerekçesiyle erteleniyor…
Sayın cumhurbaşkanının grev erteleme hakkı var ama iki gerekçeyle. Biri milli güvenlik, diğeri genel sağlık. Madencilerin grevini erteledi. Madencilerin grevi Türkiye’nin ciddi bir bekâ sorununa mı neden olacak? O ancak savaş zamanında olabilir. Sayın cumhurbaşkanı kendine verilen yetkiyi kötüye kullanıyor. Bir taraftan “Yapamazsınız” diyor, bir taraftan da konfederasyon yetkililerini külliyeye çağırıyor. Kendilerine göre uzlaşı noktası buldular ve anlaştılar. Onlar adına daha farklı olabilirdi diye düşünüyorum.
• Bakan ile ilk görüşmeniz nasıl geçti?
Sayın bakana heyette ifade ettik; bugün tüm memur ve memur emeklileri, açlık ve yoksulluk sınırı arasında bir yaşam sürmeye çalışıyorsa, burada belli ki yedi dönem boyunca masada sendikalar kaybetmiş ancak Birleşik Kamu-İş olarak , “Bu dönem aynı sonucun olmasını izlemeyeceğiz. Biz buraya onun için gelmedik. İnsanları açlıkla, kirasını ödeyememekle, okula gönderdiği çocuğuna harçlık verememekle sınamayın. Toplumsal huzursuzluğun oluşmasına zemin hazırlamayın. Sorumluluğunuzun gereğini yapın. Kitleleri bu kadar ezemezsiniz” dedim. Bakan ve heyeti karşımızda oturuyordu, ben bunları söylerken başını salladı.
• Anlaşamazsanız ne olacak?
Hakem heyetine gidiyor. Heyetteki 11 kişiden yedisi cumhurbaşkanının atadığı bürokratlar. Heyete bugüne kadar üç kez gitmiş. Üçünde de Çalışma Bakanının önerdiği teklif ne ise hakem heyeti aynı rakamları onaylamış.
‘GREV HAKKI YOK’ BİZE ENGEL DEĞİL’
• Memurların süreci hem 1 ay ile kısıtlı hem de grev hakkı yok. Nasıl bir yaptırım olabilir?
4688 sayılı yasa, “Grev hakkı yok ” diyor ama Türkiye’nin imzacı olduğu uluslararası sözleşmeler var, bunlar yasaların üstünde kabul edilmiş. Mesela ILO’da grev hakkı var. O nedenle hükümetin “Grev yapamazsınız” söylemi bizi geçmişte engellemedi, yine engel olamayacak.
• Greve diğer konfederasyonlar nasıl bakıyor?
Diğer konfederasyonlara “Eğer hükümet, kabul edemeyeceğimiz bir teklif yaparsa, gerekirse beraber eylem, miting, açıklamalar yapalım, birlikte iş bırakalım” dedik. “Hayır” demediler. “Grev ya da eylemlerle ilgili konuları süreç içinde tekrar görüşelim ama herkes bağımsız da yapabilir” dediler. Geçmişte yaptık ama iki günden fazla olmadı. Yine iş bırakma olabilir. Konfederasyonlarla uzlaşırsak birlikte yaparız, uzlaşamazsak bizim iş bırakma ve alan eylem takvimimiz var.
• Bakan ile bir dahaki görüşmeniz ne zaman?
Yasanın ara görüşmeleri yetkili konfederasyona tanımlaması nedeniyle Memur-Sen yetkili olduğu için görüşüyor. Bakan genel teklifini yapacağında üç konfederasyonu da çağıracak. Bize verdikleri ilk takvim 16 Ağustos’tu, şimdi 15 Ağustos gibi duruyor. Memur-Sen ise 12 Ağustos olduğunu söyledi. O konu şu an net değil. Görüşme olduktan ve teklif açıklandıktan sonra dört gün müzakere var.
‘EN KÖTÜ AY AĞUSTOS’
• Siz masa öncesi 11 ilde açıklamalar yaptınız, neden?
Ağustos ayı sözleşme görüşmeleri için en kötü ay. 4 milyon memurdan, üç milyonunun sendikalı olma hakkı var. Bunların bir milyondan fazlası eğitimci, şu an tatilde. Diğer memurların da bir kısmı tatile gidiyor. Bize, “Üç milyon sendikalı memurun üçte ikisi tatildeyken “Başla, görüş ve bitir” deniyor.
İnsanlar böyle kısa bir dönemde toplu sözleşme olduğunu dahi duymuyor.
‘GERÇEK GÜNDEM AÇLIK’
Biz de konuyu gündemde tutmak için Diyarbakır’dan başladık, Sivas, Trabzon, Samsun, Zonguldak, Edirne, Bursa, Antalya, Adana, İstanbul ve sonra da İzmir’e gittik. Yalnızca 11 kentle sınırlı kalmadık, çevresindeki illerle beraber 81 ili de kapsayan eylemler yaptık. Bu eylemlilik sürecinde halkın büyük bölümünün gerçek gündemi olan açlık ve yoksulluk, kira, işsizliği konuşuyoruz, anlatıyoruz ve uyarıyoruz: Herkesi açlık yoksulluk içinde bırakarak susturup korkutarak ülkeyi yönetemezsiniz. Emekçiler köle değil, maraba değil. Bu ülkenin zenginliğinden hakkını istiyor. “Padişahım çok yaşa” rolünü biz üstlenmiyoruz. Maaşlar hesaplanırken çay simit hesabı üzerinden hesap yapılmasından son derece rahatsızız. Biz çay ve simit yiyerek hayat geçirmeye gelmedik. Lüks evler, arabalar, beş yıldızlı otel talebimizde yok. İnsanca yaşayacak bir ücret istiyoruz.
‘RAHAT ETMELERİ GEREMEN YAŞTA SERSEFİLLER’
• 70 yaşındaki işçi emeklileri inşaatlarda bekçilik yapıyor, emekli memurlar hangi işlerde çalışıyor?
Memur emeklileri geçmişte çalışmayı düşünmezdi. Ama son iki yılda emekli olanlar inanılmaz bir hayal kırıklığı içinde. 2 yıl önce memura seyyanen 8 bin lira zam yapıldı ama emekliye yansıtılmadı. Son iki yıldır yüzlerce öğretmen emeklisi “Mesleğe geri dönebilir miyim” diye soruyor. Eskiden o hak vardı, artık yok. İnsanları tam rahat etmeleri gereken yaşta mağdur, sersefil ettiniz. Hiç kimse emeklilik dilekçesi vermiyor. Çünkü görev yaparken aldığı maaşın yüzde 40’ı ile geçinemeyeceğini biliyor. Hükümet düşük maaş vererek insanları emekli olmaktan vazgeçirdi. Dolayısıyla gençlerin de memur olma hakkını elinden aldı. Çok net; emekli memurların yasal hakkı olan seyyanen zammı emekliye versin, durumu eski döneme çevirsin, tüm kurumlardan emekli hakkı kazanmış en az 300 bine yakın memur emekli olur.
‘TOPLUMSAL HUZURSUZLUK TETİKLENİYOR’
Bu, toplumsal huzursuzluğun tetiklenme biçimidir. Siz gençleri işsiz bırakır, emekliliği geleni emekli olamaz duruma sokarsanız bu sistem bir yerde patlar. Çünkü insanlar siyaseten yapılan bazı yanlışlıkları görmezden gelebilir ama kirasını, faturasını ödeyemiyorsa, gıda alamıyorsa görmezden gelemez.
‘VATANDAŞ MEMURU DEVLET GÖRÜR’
• Eskiden de ekonomiden şikayet edilirdi ama bir memur veya işçi baba ile ev hanımı annenin evi arabası olur, 3 çocuğunu da okuturdu …
Şikayet edilirdi ama insanların alım gücü iyiydi. Hepsi çocuklarının düğününü yaptı, hatta evini alanlar oldu. Artık o iş bitti. Hükümet diyor ki ;“Bütçede para yok”. Bütçede para yeterince var ancak hükümetin tercihi emekçiler değil faizciler. Ülkedeki itibar sadece cumhurbaşkanının kendisine dayalı olamaz Trabzon’a da Hakkari’ye de Edirne’ye de gitseniz köyde kasabada bir devlet memuru var. Vatandaş, devlet olarak o memuru görür. Eğer halk, Anadolu’nun herhangi bir kasabasındaki bir devlet memurunun gıdasını almakta zorlandığını, uygun olmayan bir evde oturduğunu, çocuğunu okutamadığını görüyorsa yani memurlar güçlü değilse halkın gözünde devletin itibarı yerlerde olur.
• Bu noktaya nasıl geldik?
23 yıldır ülkeyi tek başına yöneten iktidar, bu sorunun birinci sebebi ve sorumlusudur. Sürekli dış güçleri, başka ülkelerdeki savaşları bahane etmeyecek. Emekçinin alın teri üzerinden hazinenin borcunu kapatmasını kabul etmiyoruz. Kavgamızın da eylemlerimizin de sebebi de bu. Cumhurbaşkanın da dediği gibi Türkiye zengin bir ülke. Biz de buna katılıyoruz. Sorun şu: zenginlik adil bir şekilde dağıtılmıyor. Ülkenin bütün malını, mülkünü, fabrikalarını satıyorlar ama ortada para yok. Biz ülkenin şu an olduğundan çok daha iyi yönetilebileceğinden eminiz. Hangi parti olduğu umurumuzda bile değil. Ama ülkeyi daha iyi yönetecek, ülkenin kuruluş değerlerini daha iyi koruyacak, hukuk devleti özelliğinden uzaklaşmayan, sermayeden yana değil emekçiden yana olacak bir iktidar istiyoruz.
• AKP’nin memurlardan da çok oy aldığı söyleniyor…
23 yıldır atadığı, liyakate göre değil torpille üst görevlere getirdiği memurların AKP’ye oy vermeleri de normaldir. Ama yine de memurların büyük çoğunluğunun şu an ki iktidarı onaylamadığından eminiz. Sahte diplomayla atanan bürokratlar, liyakatsiz göreve gelenler iktidar değişirse hak etmediği makamları kaybedeceği için tabii ki kendisini oraya getiren ve orada tutacak olana yakın durmaya devam ediyorlar.
• Konfederasyonların üye sayılarından da belli değil mi?
İnsanların çoğu ekmeğini kaybetmekten korkuyor. Bu tehlikeli bir şey. Kimsenin ekmeğini kaybetme korkusu yaşamaması gerek. Birçok kamu çalışanı emek mücadelesini yeterli görmediği halde baskı sebebiyle beğenmediği bir sendikaya üye oluyor.
• Sizin üyelerinizin üzerinde baskı var mı?
Bizim üyeler işini en iyi yapan çalışanlardır. Bu nedenle iş yerinde yasa ve kuralları uygulamaktan geri kalmazlar. Yasa ve yönetmelik dışı işleri yapmadıkları ve yapılmasına izin vermedikleri için bazen görev yerleri değiştiriliyor, terfi ettirilmiyorlar ama mücadelede doğru olmanın bedeli bu. Sık sık şöyle bilgiler geliyor: “Bizim sendikaya geçersen, öğretmense istediğin okula veririz. Müdür yaparız, müdür yardımcısı yaparız. Hemşire ise istediğin bölümde çalışmanı sağlarız” gibi. Üyelerimiz
baskı görüyor ama buna rağmen “Ben yasalara ve yönetmeliğe göre hareket etmekten vazgeçmem. Nereye kadar korkacağım, yeter” diyen 200 bin üyemiz var. Ama bu baskıya karşı koyamayıp geçenlere de bir şey diyemiyoruz “Niye geçtin” diye sorunca boynunu büküyor, “Ailem, çocuğum, işim, kiram” diyor. O korku iklimini ortadan kaldırmak da bizim işimiz.
‘EMEKÇİ KENDİNİ YOK SAYANA ONAY VERMEZ’
• İktidar değişmeden nasıl kalkacak, erken seçimle mi?
Demokratik kuralları çiğneyen, cumhuriyet değerlerini yıpratan, emekçiyi ezen, fakirleştiren politikaları inatla sürdürdüğü müddetçe iktidar; sandığı ister erken, ister geç getirsin, emekçi kendini yok sayan, sermayeyi sahiplenenlere asla onay vermeyecektir.

ORHAN YILDIRIM KİMDİR?
Osmaniye’de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adana ve Mersin’in farklı ilçelerinde tamamladı.
Ankara Üniversitesi Elektrik/Elektronik Bölümü’nü siyasi olaylar nedeniyle bırakmak zorunda kaldı. 1993’te coğrafya öğretmeni olarak mesleğe başladı. 2012’de Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu genel sekreterliği görevi sırasında 2005 yılında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yaptığı basın açıklaması nedeniyle 18 ay hapis cezası Yargıtay tarafından onanınca meslekten ihraç ile birlikte tutuklanarak cezaevine konuldu. 4 ay hapis yattıktan sonra tüm hakları iade edilerek beraat etti.
2025 itibarıyla Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanlığı görevini sürdürüyor.
kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik
SEKTÖREL
22 saat önceSEKTÖREL
2 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceSEKTÖREL
10 gün önce
1
Bahçeli evlerdeki inşaat işçi çöken merdivenin altında kaldı
4989 kez okundu
2
Adana’da oğlu gözaltına alınan gazi, olay yerinde ne olduğunu anlamaya çalışırken saldırıya uğradı.
4962 kez okundu
3
Murat Susam ile Güzelliğin Adresi: Blonde Bayan Kuaförü
4802 kez okundu
4
Erdoğan hidroelektrik santrallerinin açılışında duyurdu: Tarım Kredi’de kırmızı ete indirim
3932 kez okundu
5
İzmir’de maymun paniği
3916 kez okundu