Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan idaresinde yeni bir periyoda girdi.
Küresel ölçekte yapılan tahlillerde, Ankara’nın bölgesinde gücünü daha da artıracağı, milletlerarası sorunlarda kilit rol üstlenmeyi sürdüreceği belirtiliyor.
Brüksel merkezli Avrupa Siyaset Merkezi (EPC), Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’ye karşı nasıl bir hal takınması gerektiğinden bahsetti.
Ankara-Brüksel çizgisindeki ilgilerin uzun müddettir sorunlu bir durumda olduğu ve süratli tahlilinin bulunmadığı anlatıldı.
“Erdoğan güçlü ortak lakin Türkiye’ye angaje olmak zorundayız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kuvvetli bir ortak olduğu görüşü paylaşılan tahlilde şöyle denildi:
Ancak Türkiye’nin büyüklüğü ve giderek parçalanan bir dünyada artan jeostratejik ehemmiyeti göz önüne alındığında, AB başkanları, (Türkiye’ye) angaje olmak zorunda.
Türkiye tesirli bir aktör
Erdoğan idaresindeki dış siyasetin, “sert ve yumuşak güç ile esnek diplomasinin bir karışımı kullanılarak giderek daha özerk hale geldiği” vurgulandı.
Bunun yansıması olarak, “Türkiye, hem etrafında hem de ötesinde giderek daha tesirli bir aktör oldu.” tespiti yapıldı.
Jeopolitik dengeleme siyaseti izliyor
Ankara’nın jeopolitik dengeleme siyaseti izlediği tabir edilerek şunlar aktarıldı:
Türkiye, Rusya’nın işgalini kınayarak Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklemek üzere NATO müttefikleriyle omuz omuza durdu. Ukrayna’ya silahlar sağladı.
Diğer taraftan Rusya ile ticaretini sürdürmeye devam etti. İsveç’in NATO üyeliğine şimdi yeşil ışık yakmış değil.
Erdoğan’ın vazifeye başlama merasimine ilgiye dikkat çektiler
Ayrıca Erdoğan’ın misyona başlama merasimine 78 ülkeden yabancı önderin katıldığı, bunun da Türkiye’nin global ölçekteki tesirinin bir sonucu olduğunun altı çizildi.
Aralarında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un bulunduğu birçok AB başkanının de Erdoğan’ı seçim sonrası kutladığı, Scholz’un, Erdoğan’ı Berlin’e davet ettiği anımsatıldı.
“Türkiye, AB için büyük bir meydan okuma”
“AB, Ankara’nın bağlı kaldığı jeostratejik aktör olma fırsatından en yeterli biçimde yararlanmalıdır.” denilen yazının devamında şu sözler kullanıldı:
Bu, ilgileri istikrara kavuşturmaya ve geliştirmeye yardımcı olabilecek gerçekçi bir Türkiye stratejisi tasarlamak da dahil olmak üzere, AB’nin stratejik vizyonunu ve siyasi iradesini gerektiriyor.
İlişkileri geliştirmenin en tesirli yolu Gümrük Birliği’nin modernizasyonudur. En son olarak Türkiye, AB için büyük bir meydan okuma ve o denli olmaya da devam edecek.