CHP Genel Lider Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Malatya Vilayet Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında gündeme ait değerlendirmelerde bulundu.
CHP Genel Lider Yardımcısı Ağbaba’nın açıklamasında şu sözler yer aldı:
“ET SÜT KURUMU’NUN KAPISINDAKİ TELLER, TEK ADAM EGEMENLİĞİNİN GÖSTERGESİ”
“CHP Önderi Kemal Kılıçdaroğlu’nun Et ve Süt Kurumuna alınmamasını sert sözlerle eleştiren Ağbaba, “Genel Liderimize yeniden kapılar kilitlendi, girişler engellendi. Bu yaşanan bürokrasinin ne kadar siyasallaştığını, tek adam egemenliğine girdiğinin en açık göstergesi. Genel Liderimizin oraya gitmesinden neden bu kadar rahatsız oldunuz, niçin hudutlarınız zıpladı? Orada 15 TL’ye satılan sütü mü, 140 TL’ye satılan eti mi gizliyorsunuz? Neyi saklıyorsunuz? Niçin korkuyorsunuz? Orada yandaşlarınıza ithalat müsaadelerini mi gizliyorsunuz? Türkiye’de minimum fiyatla alınan et ve süt ölçüsünün en düşük olduğu devri yaşıyoruz. Bunun sebebi Kılıçdaroğlu değil, siyasi iktidar. Et ve Süt Kurumu, TBMM kontrolüne açık bir kurum. Genel Liderimize kurum kapısını telle bağlıyorlar. Onlara seslenelim: Mahkeme kadıya mülk değil, Et Süt Kurumu size mülk değil, Türkiye AKP’ye, yandaş siyasetçilere mülk değil. Bu olayı şiddetle kınıyoruz” dedi.
HIRSIZLIK AZALMADI, MERKEZE KAYDI!
MİLLETTE ÇALACAK MAL BIRAKMADILAR
“İçişleri Bakanı Soylu ‘Türkiye’de hırsızlık azaldı’ dedi. Doğruysa, bunun üç nedeni olabilir: Millette çalacak mal bırakmadılar. Hırsız nitelikleşti. Hırsız evvelden sokaktaydı, artık hırsızlık merkeze kaydı. Tekelleştirip Türkiye’deki hırsız sayısını azalttılar. SBK üzere Thodex üzere hırsızları yurt dışına kaçırttılar ya da bir kısmına resmi vazife vermiş olabilirler. Bakan, bu dataları TÜİK’ten almış olmalı. Hırsızlıktan çok “güveni berbata kullanma” da arttı. İnsanların konutunda çalacak bir şey kalmadı. Enflasyonla bu milletin cebindeki üç kuruş maaşı da bunlar çaldılar. Küçük hırsızlara çalacak bir şey bırakmadılar. Soylu’nun ne kadar dolandırıcı varsa, namussuz varsa, uyuşturucu baronu varsa hepsiyle fotoğrafı var. Bunların resmi içeceği ayrandı, artık pudra şekeri oldu.”
ERDOĞAN EKONOMİSTLİKTEN ASTROLOĞA TERFİ ETTİ
“Erdoğan tekrar bir müjde veriyor diyor ki, bu yıl bolluk, rahmet yılı olacak, fiyatlar düşecek diyor. Mübareğin birçok özelliği var biliyorsunuz. Ekonomistliği var, savcı, senarist, sinema direktörü bunların hepsi Erdoğan’da var. Kendisi tıpkı vakitte mimar, emlakçı. Artık bir özelliği daha oldu ‘astrolog’. Ne diyor yazın hava hoş olacak, eserler çok olacak. Zerzevat, meyve fiyatları düşecek. Yani diyor ki işimiz Allaha kaldı. Bir tane bakanı var biliyorsunuz. Enflasyon yüzde 61 açıklanmış, son 20 yılın tepesinde fakat kendisi elhamdülillah ekonomimiz güzel diyor. Nebati’nin ışıltılı modelinden ‘işimiz Allah’a kaldı’ modeline geçtik. Bir güldürü ile karşı karşıyayız ancak buna güldürü demek komedyenlere hakaret olur.”
DOLAR GELSİN DİYE KURBANI KATİLE EMANET ETTİLER
“AKP’nin dış siyasetinin özeti çarktır. Erdoğan, Cemal Kaşıkçı olayında ne diyordu: “Dünya reaksiyon vermiyor. Niçin? Dolarlar gelecek”. Dün ne oldu: Dava bugün Suudi Arabistan’a devredildi. Bizden mahkemeyi istediklerinde “biz enayi miyiz” diyordu. Yandaşlara kitap yazdırdılar. Türkiye’de birisi büyükelçiliğe girip adam öldürüyorlar, ortada ceset bile yok. Suudi Arabistan evvel inkar etti, sonra üstlendi. Artık dava devredildi. Kurbanı katile emanet ettiler, niçin para için. Bayram namazını artık Mekke’de kılacaklar. Bunlar Suudi Arabistan Kralı’nın eteğinin altına girecekler. Çark çok bunlarda. Birleşik Arap Emirlikleri’yle diplomatik bağlantıları dondurmuşlardı. BAE “15 Temmuz’un finansörü” ve “şerefsiz” diyorlardı. Ne oldu: BAE Buyruğunun önüne kırmızı halı serip, önünde diz çöküp yağan yağmurda birlikte ıslandılar.”
ÇARKÇILIKTA ÇAĞ ATLADILAR
“Erdoğan 2011’de “Bir Cuma Gazze’ye gideceğim” demişti. Erdoğan’ın bu kelamının üstünden tam 551 Cuma geçti. Gazze’ye gidemedi ancak İsrail Cumhurbaşkanı Herzog bir Cuma Türkiye’ye geldi. İsrail “katildi”, stratejik müttefik oldu. İsrail terör devletiydi, artık müttefik oldu. İbrahim Mutabakatına göz yumarak “Filistin davası” da unutuldu. 2015’te Rus uçağının düşüp iki Rus asker öldüğünde Putin, dünyayı başımıza dar etti. 36 şehit verdiğimizde bunlar özür için sıraya girdi. Putin’in kapısında el pençe dakikalarca bekledi. Resmi Rus kanalı, sayaç açıp tüm dünyaya bunları izletti. Biden’ı kınıyorlardı. Biden lider olunca apar topar telefona sarıldı, haftalarca irtibat kurmaya çalıştı. Emevi Camii’nde güya namaz kılacaklardı, konuttaki türbeden olduk. Süleyman Şah türbesini kaçırdılar. Bizim yoksul Merkel’i evvel Hitler’e benzetti, sonra sırçalı saray aynası ikram etti. Macron’a evvel “Zihinsel tedavilik baş belası” dedi. Macron hasta olunca güzelleşsin diye dualar etti. Bunlar için “kutsal dava” falan hepsi yalan! Tek davaları para, dolar. Çarkçılıkta çağ atladılar.”
AVRUPA BÖLGESİNDEN TAM 14 KAT FAZLA BESİN ENFLASYONUMUZ VAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Avrupa ülkelerinde durum bizden vahim” kelamlarına cevap veren Ağbaba “Erdoğan bu palavrasına inanacak kitlesinin olduğunu düşünüyor. Türkiye’nin aylık enflasyonu, şu an Avrupa’nın yıllık enflasyonundan daha yüksek. Avrupa bölgesinden tam 14 kat fazla besin enflasyonumuz var. Almanya’da, Fransa’da, hatta Yunanistan’da taban fiyatlı alım gücünde bize fark atmış durumda. Minimum fiyatlı Almanya’da 910 kg, Fransa’da 1801 kg, Yunanistan’da 979 kg, bizde ise 405 kg un alabiliyor. Şekerde de durum emsal. Almanya’da minimum cüretli 1256 kg, Fransa’da 2003 kg, Yunanistan’da 943 kg, Türkiye’de ise 223 kg şeker alabiliyor. Fransa’da 5343 adet yumurta alan minimum fiyatlı, Belçika’da 7895 adet, Türkiye’de ise 2674 adet yumurta alabiliyor. Almanya’da minimum fiyatlı 101 kg et, Fransa’da 172 kg, Türkiye’de 43 kg et alabiliyor” dedi.
BESİN KRİZİ YAŞIYORUZ. ŞEKERE ULAŞAMIYORUZ
“Türkiye’de besine erişimde dertler var. TÜİK’in açıkladığı yüzde 61’lik enflasyonla bile Hollanda’dan 6 kat, Fransa’dan 3,5 kat, Yunanistan’dan 8 kat daha yüksek enflasyona sahip. Türkiye yüksek enflasyonda paranın kiloyla tartıldığı Venezuela ve Zimbabve’den sonra en yüksek üçüncü enflasyona sahip. Besin krizi yaşıyoruz. Şekere ulaşamıyoruz. 2018 yılında milletin gözünün içine baka baka şeker fabrikalarını özelleştirdiler. Geçtiğimiz devirde şeker fabrikaları pancarın tonunu 400 TL’ye aldı, küspeyi 600 TL’ye sattı. Şeker pancarının maliyetini küspeden çıkardı. Özel şeker fabrikalarının beklentisi 1.000 TL diye şekeri satmıyorlar. Evvelce 50 kg’lık şeker alınırdı. Daha sonra TURKŞEKER diye bir şirket kurdular. Bu şirketin ismi TÜRKŞEKER değil, ü harfi olmayan u harfi. TÜRKŞEKER buraya kontrolden kaçabilmek için yüzde 49’la ortak oldu. Bu iş artık AKP’li vekillerin şeker satması aracılığıyla devam ediyor.”
ÖĞRETMENLERİN PARASIZLIKTAN “PARA HARCAMA STRESİNE” GİRMİYOR
“Bunlar için hiç hatalı yok. Faiz lobisi, dış güçler, üst akıl daima bunlar hatalı. AKP Genel Lideri Erdoğan ‘Avrupa ülkeleri içerisinde en az gerilim yaşayan öğretmenler de bizim öğretmenlerimiz’’ diyor ancak biraz evvel söyledim ya palavra bol diye, bu palavralar öğretmenlerimizin durumu içinde geçerli. Yapılan çalışmalarda öğretmenlerimiz içinde bulunduğu durumunu nasıl özetliyor; ülkemizde öğretmenlerimizin yüzde 88’i mesleklerinin saygınlığını yitirdiğini düşünüyor. Erdoğan öğretmenlerin en az gerilim yaşadığı ülke bizi diyor lakin yapılan anketlere nazaran öğretmenlerimizin yüzde 75’i mesleksel tükenmişlik yaşadığını belirtiyor. Öğretmenlerimizin yüzde 19,1’i geçimini sağlamak için ek iş yaptığını söylüyor. Tekrar öğretmenlerimizin Yüzde 57,8’i ailenin besin gereksinimlerini karşılamada zorluk yaşadığını, Yüzde 48,3’ü maaşlarının yetersizliğinden ötürü ek hesap kullandığını, Yüzde 77,7’si ailenin sıhhat harcamalarını karşılamakta zorluk çektiğini belirtiyor. Erdoğan öğretmen maaşlarını Avrupa’da en çok arttıran ülkeyiz diyor ancak OECD bilgilerine nazaran 33 ülke ortasında Türkiye öğretmen maaşlarının en yüksek olduğu 27. sırada. Türkiye’de 20 yılını doldurmuş bir öğretmen 8000 bin TL civarında maaş alıyor lakin Erdoğan’a nazaran en az gerilimi biz yaşıyoruz. Neden en az gerilimi biz yaşıyoruz? Zira para harcama kaygımız yok. Öğretmenlerin para harcama sıkıntısı yok zira kirasını veriyor kalan parasıyla temel besin harcamalarını zar güç karşılıyor, çocuklarına istediği şeyleri alamıyor münasebetiyle para harcama gerilimine girmiyor.”
ŞAYET GERİ KALMIŞLIK GÖRMEK İSTİYORSAN KENDİ YÖNETTİĞİNİZ BELEDİYELERE BAK
“Erdoğan’da palavra bol geçen günlerde ne diyordu: ‘Çankaya’da gelirken’ diyor, palavra kendisi Beştepe’de oturuyor. ‘Çankaya’dan geldim, yollar çukurdan geçilmiyor’ diyor. Yak bir çık sokağa sen kendin çıkamıyorsan bir milletvekilini gönder, Çankaya’yı, Yenimahalle’yi birlikte gezelim. Erdoğan neden gerçekleri göremiyor biliyor musunuz, onun bir trolü var, Ankara’nın ergeni. Onun yapmış olduğu 900 milyon dolarlık bir Ankapark var, dinozorların olduğu yer. Oradan gözlerini alamıyor. Türkiye’de yolsuzluk görüyorsan, hırsızlık görüyorsan Anka Park’a bakman kâfi. Kentleşmeyi görmek istiyorsan Çankaya’ya, Yenimahalle’ye bak. Şayet geri kalmışlık görmek istiyorsan da kendi yönettiğin belediyelere bakarsın.”
Hibya Haber Ajansı