DOLAR 42,5136 0.02%
EURO 49,5505 -0.1%
ALTIN 5.770,370,31
BITCOIN 3882892-1.4969%
İstanbul
16°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Editör Havadis

Editör Havadis

16 Aralık 2022 Cuma

Beyaz Perdede Haftanın Öne Çıkan Filmi: “Avatar: Suyun Yolu”

Beyaz Perdede Haftanın Öne Çıkan Filmi: “Avatar: Suyun Yolu”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sinemalar yeni haftaya seyircinin merakla beklediği “Avatar: Suyun Yolu” filmiyle başladı. 13 yıldır beklenen devam filmi (16 Aralık) bugün itibariyle beyaz perdedeki yerini aldı. Yeni haftanın vizyona giren filmler listesinde öne çıkan “Avatar: Suyun Yolu” gişelerde yeni rekorlara imza atacak gibi gözüküyor. Öte yandan haftanın diğer 3 yabancı filmi de sinema tutkunlarının beğenisini kazanmayı hedefliyor. Haftanın yenilenen vizyon listesine birlikte göz atalım.

Sinemaseverleri bu hafta en çok heyecanlandıran yapım hiç şüphesiz Avatar’ın devam filmi olan “Avatar: The Way of Water” (Avatar: Suyun Yolu) oldu. 13 yıllık aranın ardından seyircinin merakla beklediği film, bugün beyaz perdedeki yerini aldı. Haftanın dram, korku, animasyon ve aksiyon türündeki 4 yabancı filmi sinema tutkunlarının beğenisine sunuldu. İşte bu hafta vizyona giren yapımlar…

 

AVATAR: SUYUN YOLU

2010 yılında üç boyutlu ilk sinema filmi olarak seyirciyle buluşan Avatar, 13 yıllık aradan sonra 16 Aralık’ta devam filmi olan ‘Avatar: Suyun Yolu’ ile hayranlarının karşısında… İlk filmde olduğu gibi bu seride de aksiyon soluksuz devam ediyor. Jake Sully ile Neytiri’nin kurduğu aileye odaklanan film, gezegenlerinde karşı karşıya kaldıkları tehdite karşı Na’vi halkıyla verdikleri mücadeleyi anlatıyor.

Yönetmenliğini James Cameron’un üstlendiği yeni filmde, başrollerde Worthington, Sigourney Weaver ve Zoe Saldana yer aldı.

ÖĞLE GÜNEŞİNDE YILDIZLAR

Savaş ve aşk temalarının iç içe geçtiği duygu yüklü filmin konusu, 1984 yılında Nikaragua Devrimi sırasında, görev nedeniyle Orta Amerika’da yaşayan dik kafalı bir kadının, görev sırasında tanıştığı İngiliz iş insanıyla arasındaki aşkı anlatıyor. Film, Denis Johnson’ın aynı adlı romanından uyarlandı.

Dram türündeki filmin yönetmenliğini Claire Denis üstlenirken, başrolleri Margaret Qualley, Joe Alwyn, Danny Ramirez ile Benny Safdie paylaştı.

ŞEYTANIN KIZI

Yönetmenliğini Will Klipstine’ın üstlendiği film, yeni bir kasabaya taşınan ailenin, kasabada kötü giden olaylardan kızlarının sorumlu olduğunu düşünerek verdikleri mücadeleyi konu alıyor.

Korku türündeki filmin başrollerinde Madeleine McGraw, Teal Redmann ve Irene Bedard yer aldı.

AJAN KEDİ

Haftanın tek animasyon filmi olan “Ajan Kedi”, hem çocukların hem de animasyon tutkunlarının beğenisini kazanacak gibi görünüyor. Özel ajan kedi Marnie’nin hikayesine odaklanan filmde, evden çıkması yasak olan sevimli Marnie’nin, sokağa adım atar atmaz kendisini hiç bilmediği bir dünyayla baş başa bulması ve yaşadığı maceralar anlatılıyor.

Yönetmenliğini Christoph Lauenstein ile Wolfgang Lauenstein’in üstlendiği filmi Alexandra Neldel, Axel Prahl, Sylvain Urban ile Erik Borner seslendirdi.

Devamını Oku

Son dakika: 6 yaşındaki çocuğun evlendirilme davasında yeni gelişme! O isimlere yakalama kararı!

Son dakika: 6 yaşındaki çocuğun evlendirilme davasında yeni gelişme! O isimlere yakalama kararı!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Son dakika… 6 yaşındaki çocuğun evlendirilmesiyle ilgili skandal olayda yeni bir gelişme yaşandı. 6 yaşındaki çocuğun evlendirilip cinsel istismara maruz kalmasıyla ilgili davada baba Yusuf Ziya Gümüşel ve H.K.G’nin evlendirildiği Kadir İstekli hakkında yakalama kararı çıkarıldı. İşte detaylar…

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ayağa kaldıran skandal olayda yeni gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. 6 yaşındaki çocuğun evlendirilerek cinsel istismara maruz kalmasıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında baba Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli hakkında tutuklanmaları talebiyle yakalama kararı çıkarıldı.

İKİ İSİM HAKKINDA YAKALAMA KARARI

Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H. K. G.’nin 6 yaşında Kadir İstekli ile evlendirilip cinsel istismara maruz kalmasıyla ilgili skandal olay tüm Türkiye’de tepkilere neden oldu. Olayla ilgili ortaya çıkan detaylar infial yaratırken soruşturma kapsamında Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli hakkında yakalama kararı verildi. Anne Hatice Kübra Gümüşel hakkında ise ruh sağlığının bozulup bozulmadığı yönünde rapor aldırılmasına hükmedildi.

İddialara göre, Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G., babası tarafından 29 yaşındaki bir adamla imam nikahı ile evlendirildiğini, yıllar boyunca cinsel istismara uğradığını anlatarak suç duyurusunda bulundu. Dava dosyasına göre, 6 yaşındayken evlendirilen H.K.G. ifadesinde, cinsel istismarın kendisine bir oyun gibi gösterildiğini söyledi.

İddianameye göre baba, İstanbul Çengelköy’deki bir medresede henüz 6 yaşındayken H.K.G’yi tarikat mensuplarından 29 yaşındaki bir adamla evlendirdi.

NELER YAŞANMIŞTI?

İddianameye göre, H.K.G. imam nikahı kıyıldıktan bir gün sonra yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“K. evlendiğimizi söyledi. Annem, babam nasıl evliyse bizim de evli olduğumuzu anlattı. ‘Sen benim karımsın, ben senin kocanım’ dedi. ‘Evliler böyle oyunlar oynar ama bu oyun kimseye söylenmez. Bak annenle baban kimseye söylemiyor’ dedi. Annem ile babam K.’ya ‘Damadım’ diyordu.”

Bir yıl sonra H.K.G, yani 7 yaşlarına doğru, anne ve babasıyla memleketleri Sakarya Sapanca’ya gitti. Eşi K.’da yanlarındaydı. Sapanca’daki evlerinin ikinci katında K. H.K.G.’ye tecavüz etti. H.K.G. önceleri anne ve babasının yaşadığı kabustan haberinin olmadığını düşündü. Ancak daha sonra K. ona babasının onayını aldığını söyleyecekti.

Çengelköy’deki evlerine döndüklerinde tecavüz devam etti. Annesi önce karşı çıkmıştı. Ancak iddiaya göre babası annesinin evde olmadığı günlerde H.K.G.’yi karşı dairedeki K.’ya teslim ediyordu. Çocuk bunun normal olduğu yalanıyla kandırılıyordu. Annesi H.K.G.’nin saçlarını tarayıp K.’nin yanına gönderiyordu.

Çocuğa 13 yaşındayken nişan, 14 yaşına geldiğinde ise düğün yapıldı. Düğünden sonra K. ile H.K.G. aynı evde yaşamaya başladı. Düğünden 4 ay sonra, 17 Ağustos 2012 günü, annesi kızı hastaneye götürdü. Doktor çocuğa istismarı hemen anladı ve polise haber verdi. Savcılık soruşturma başlattı.

Devamını Oku

Son dakika: İmamoğlu davasında çıkan karara tepkiler yükseldi! Saraçhane tıklım tıklım!

Son dakika: İmamoğlu davasında çıkan karara tepkiler yükseldi! Saraçhane tıklım tıklım!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun YSK başkanı ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla dördüncü duruşması yapılan dava bugün görüldü. Ekrem İmamoğlu hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı verildi. Karar açıklanmadan önce İmamoğlu, İstanbulluları Saraçhane’deki İBB binası önünde toplanmaya çağırdı. Saraçhane kısa sürede tıklım tıklım doldu. Çıkan karara tepki gösteren siyasiler, İmamoğlu’nun çağrısına böyle yanıt verdi. İşte detaylar…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, YSK başkanı ve üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle bugün dördüncü duruşması görülen davada, 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Hakkında siyasi yasak kararı verilen İmamoğlu, kararı Yargıtayın onaması halinde siyasi yasaklı olacak.

Bugün görülen duruşmada mahkemeye 16.00’a kadar ara veren mahkeme heyeti, yeniden toplandıktan sonra karar için 30 dakika daha ara verdi. Duruşmada, esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, Ekrem İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkan ve üyelerine “alenen hakaret” ettiği gerekçesiyle 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası talebiyle yargılanmasını istedi.

Savcı, 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası ile Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘siyasi yasak’ içeren 53. maddesinin de uygulanmasını istemişti. 30 dakikalık aranın ardından açıklanan kararda, İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi. İmamoğlu hakkındaki siyasi yasak kararı ise, Yargıtay tarafından onanması durumunda geçerli olacak.

İSTANBULLULARA ÇAĞRIDA BULUNDU

Mahkemeden henüz karar çıkmadan önce İstanbulluları Saraçhane’deki İBB binası önünde toplanmaya çağıran İmamoğlu şunları söylemişti: “16 milyon İstanbullunun evi Saraçhane’dir. İstanbul ve Türkiye, iradesine daha önce nasıl sahip çıktıysa bugün de çıkacaktır. Karar ne olursa olsun, kâh sevincimizi kâh irademizi göstermek adına herkesi saat 16.00’da Saraçhane’ye davet ediyorum.”

BABACAN VE AKŞENER’DEN DESTEK

İmamoğlu’nun çağrısı üzerine yüzlerce vatandaş İBB binasının önüne akın ederken, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’da, İmamoğlu’na destekte bulundu.

Akşener, sosyal medya hesabından “Ankara’dan yola çıktım, Saraçhane’de görüşürüz” ifadelerini kullandı.

PROGRAMINI İPTAL ETTİ

Öte yandan davadan çıkan karar üzerine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya’daki tüm programını iptal ederek Türkiye’ye dönme kararı aldı. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nun hapis cezası ve siyasi yasak aldığı davayla ilgili Berlin’den yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Hukukun nasıl katledildiğini, bir kişinin iradesine teslim edilen bir devletin nasıl çürüdüğünü, adaletin nasıl çürüdüğünü, intikam duygusunun hangi noktalara taşındığını gayet net görüyoruz. Biz sonuna kadar adaleti savunacağız. Adaletsizliği yapanlara da bunu asla bırakmayacağız.” 

Devamını Oku

SU BİZİ DİNLİYOR MU?

SU BİZİ DİNLİYOR MU?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uzun yıllardır bilimsel araştırmalara konu olan ‘suyun hafızası’ hakkındaki gelişmeler, suyun bir kayıt cihazı olduğu gerçeğini yapılan bilimsel deneylerle ortaya koyuyor. Suyun bilinci var mı? sorusuna cevap bulabilmek için yıllarca bu konu üzerinde çalışan bilim insanlarından Dr. Masaru Emoto, suyun bilgi toplama özelliğini kanıtlayan isimlerden… Emoto, suyun duygu ve düşüncelerimizi kaydettiğini, ona söylenilen olumlu ya da olumsuz sözcüklere göre değişikliğe uğradığını mikroskop altında inceleyerek fotoğraflamış. Elde edilen bilimsel verilerin ışığında ortaya çıkan sarsıcı gerçek, tüm insanlığa suyun gücünü hatırlatır nitelikte… Tüm dünyayı ve bedenimizi dinleyen yaşam kaynağımız olan suyun hafızası hakkında yapılan deneylere birlikte göz atalım.

Su, en temel yaşam kaynağımız. Dünyadaki tüm canlıların varlığını sürdürebilmesi için ilk olarak suya ihtiyaç var. Su varsa; yaşam var. Ve en temel besin maddemiz olmasının dışında kadim çağlardan bu yana şifasının gücü de biliniyor. Öyle ki, eski zamanlarda insanlar yaralarını iyileştirmek, güçlenmek ve şifa bulmak için sudan yararlanmış. 20.yüzyılın sonlarında yapılan bilimsel çalışmalar da suyun gücünü kanıtlar nitelikte…

Dünyamızın 4’te 3’ünün, bedenimizin yüzde 70’inin su olduğunu düşünürsek, suyun hafızası hakkında yapılan çalışmalar neticesinde elde edilen sonuçlar, nasıl büyük bir zekanın parçası olduğumuzu idrak etmemizi sağlıyor.

MASARU EMOTO VE ‘SUYUN HAFIZASI’

Japon bilim insanı Dr. Masaru Emoto, uzun yıllar boyunca bu konu hakkında araştırmalar yapmış. Ve yaklaşık 10.000 deney sonucunda, suyun konuşulan kelimelerden, dinlenilen müziklerden, filmlerden, özetle her şeyden etkilendiğini ve bilgi toplama özelliği ile kaydettiğini yaptığı bilimsel araştırmalar neticesinde ortaya koymuş. Her ne kadar bu deneyler tartışmalara konu olsa da, “suyun hafızası” hakkında araştırma yapan pek çok bilim insanı bulunuyor.

Emoto’nun yaptığı çalışmalara göre, suya sevgi sözcükleri söylendiğinde, klasik müzik dinletildiğinde uğradığı değişiklik su kristallerini güzelleştirirken; olumsuz ve kötü sözcükler söylendiğinde, kristaller dağınık bir görüntü oluşturmuş. Su hakkında çeşitli araştırmalar yapan Emoto, dünyanın farklı yerlerinden aldığı suları kapların içerisine koyarak, üzerine aptal ve teşekkürler yazıp dondurmuş. Elektron mikroskobuyla fotoğrafını çektiği su damlaları farklı bir kristal yapısında görüntülenmiş. Sözcüklerin ve suya yüklenen anlamların titreşimleri suyun moleküler yapısını bozarak, bozuk ve dağınık görüntüler vermiş. Takdir ve teşekkür sözcüklerinin yer aldığı suda, simetrik ve güzel fotoğraflar elde edilmiş.

Deneyleri defalarca tekrarlayan Japon bilim insanı Emoto, su kristallerine klasik müzik dinleterek, dua ederek, güzel sözler söyleyerek, sudaki kirli hafızanın temizlenebileceğini söylüyor. Almanya’da yapılan başka bir çiçek deneyine baktığımızda ise, Emoto’nun suyla ilgili çalışmalarını desteklediğini görüyoruz. Bu deneye göre, iki farklı su kabına konulan farklı türdeki çiçeklerin görüntüsünü kopyalan su damlacıklarında, bulundukları kaptaki çiçeklerin desenleri görülüyor.

Suyun hafızasıyla ilgili pek çok araştırma yapan bilim insanı bulunmakla birlikte, Dr. Jacques Benveniste’nin de bu alanda birçok çalışması olduğunu belirtelim. 1980’li yıllarda su üzerinde çalışmalar yapan Benveniste, suya bir miktar zehirli madde katarak karışımı yüksek hızda sulandırmış ve bu yöntemle suyun içerisindeki zehri yok etmeye çalışmış. Ancak, karışımı ne kadar sulandırsa da zehirli maddenin yok olmadığını görmüş. Deneyin ikinci aşamasında, suya zehirli madde katmak yerine frekansını yüklemiş. Ve sonuç olarak bir önceki etkinin aynısını gözlemlemiş. Yani Benveniste’nin çalışmasına göre su, tıpkı zehirli maddenin doğrudan katıldığı su kadar zehirli bir etki oluşturmuş.

Suyun hafızası olduğunu bu çalışmayla destekleyen Benveniste, bilim dünyasını önemli ölçüde etkilemiş. Her ne kadar karşı tezler olsa da, bu alanda araştırma yapan bilim insanlarından biri de profesör Madeleine Ennis olmuş. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde çalışan akademisyenlerin birbirinden bağımsız olacak şekilde suyla ilgili deney yapmasını isteyen Ennis, çıkan sonuçların arasındaki benzerlik karşısında şaşkınlığa uğramış.

Aynı deneyleri tekrarlayan ancak hiçbir bilimsel kanıta ulaşamayan başka bilim insanları da olmuş. Ancak son yıllarda su üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki, su hücreler arasındaki bilgi alışverişini sağlıyor ve buna göre konuştuğumuz her kelimenin yaydığı frekans (titreşim) su tarafından kaydediliyor. İnsanlık tarihinden bu yana günümüze kadar gelenlerin, su üzerindeki etkisini düşündüğümüzde, durum çok farklı bir boyut kazanıyor. Buna göre, Atalarımızdan gelen etkilerin suda kayıtlı olduğunu görüyoruz ve büyük bir zekayı idrak ediyoruz. Tam da bu noktada suyun bilinci olduğunu anlıyoruz.

Örnek verecek olursak; iyileşmek için okunan dualı sular, sevdiklerimizi yolcu ederken korunmaları niyetiyle arkalarından su dökerek uğurlamamız, “su gibi ömrün olsun”, “su gibi ezberle”, “su gibi aziz ol” deyimleri ve daha nicesi suyun bilincine ve gücüne atfedilen sözler değil mi? Su üzerine yapılan tüm çalışmalardan anlıyoruz ki; her şey enerji. Ve enerji belki de bilincin kendisi…

Yaradan’ın yoktan var ettiği kainatta, enerjiye duygu, his ve düşüncelerimizle şahitlik ediyoruz. Ve su, adeta bu şahitliğin aracısı gibi… Her ne kadar farklı görüşler olsa da, genele baktığımızda ağzımızdan çıkan sözlerin, ifadelerin, davranışların iz düşümünü yaşamımızda deneyimlemişizdir. Buradan hareketle, her olumlu ya da olumsuz düşüncede, bedenimizdeki ve dünyamızdaki suyun niteliğini belirlediğimizi hatırlayalım. Ölmeyen, canlı sonsuz bir hafızadan söz ediyoruz. Varsa şayet; bu hafızadaki kirleri sevgiyle temizleyelim.

Dr. Masaru Emoto der ki; “Kelimeler doğanın titreşimleridir. Bu nedenle, güzel sözler güzel doğayı oluşturur. Çirkin sözler çirkin doğayı yaratır. Bu, evrenin temelidir.”

Devamını Oku

Son Dakika: Antalya’daki sel felaketinde son durum! “50 yıldır ilk defa!” dedi, Bakan Soylu açıkladı

Son Dakika: Antalya’daki sel felaketinde son durum! “50 yıldır ilk defa!” dedi, Bakan Soylu açıkladı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Antalya’da dün akşam saatlerinden beri etkisini arttırarak devam eden yağmur nedeniyle Kumluca ve Finike ilçeleri sular altında kaldı. Bölgeden yansıyan görüntüler yaşanan sel felaketinin boyutunu gözler önüne serdi. Kumluca Belediye Başkanı Mustafa Köleoğlu, “50 yıldır böyle bir şey görmedik” diye konuşurken, vatandaşlara evlerden çıkılmaması yönünde çağrı yapıldı. Selden etkilenen ilçelerde eğitime ara verildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, selin yaşandığı bölgeye giderek son durum hakkında detaylı bilgi verdi. İşte Soylu’nun açıklamaları…

Antalya’nın Kumluca ve Finike ilçelerinde dün akşam saatlerinde etkili olan kuvvetli yağış sele döndü. Çok sayıda ev ve işyeri sular altında kaldı. Park halindeki araçlar sel sularına kapılarak sürüklendi. Felaketin yaşandığı bölgede en büyük zarar zemin katlarda ve müstakil evlerde görüldü. Bölgeden yansıyan görüntüler felaketin boyutunu gözler önüne serdi. Kumluca Belediye Başkanı Mustafa Köleoğlu, “50 yıldır böyle bir şey görmedik” diye konuştu.

Antalya’nın batısında dün akşam etkili olan sağanak ve fırtına, bazı ilçelerde sele neden oldu. Kumluca ve Finike ilçelerinde gece yarısında etkisini arttıran yağışın ardından dereler taştı, çok sayıda ev ve işyerini su bastı. Göle dönen sokaklarda, park halindeki otomobiller sel sularıyla sürüklendi. Gavur Deresi’nin taşması nedeniyle oluşan sel sonucu, 3 noktada yol trafiğe kapandı.

Belediye hoparlörlerinden yapılan anonslarla, vatandaşlara evlerinden çıkmamaları yönünde çağrı yapıldı. Selden etkilenen ilçelerde eğitime bir gün ara verildi. Evlerde mahsur kalan vatandaşlara yardım etmek için AFAD’dan destek istendi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Antalya’da selden etkilenen bölgelere giderek incelemede bulundu. Yaşanan sel felaketindeki son durum hakkında bilgi veren Soylu, can kaybı yaşanmadığını belirtti. Bölgedeki hasar gören yapılar ve devam eden çalışmalar hakkında açıklamada bulunan Soylu’nun konuşmasından satır başları şu şekilde:

“Karayollarımız, DSİ’miz, elektrik idarelerimiz ve AFAD koordinasyonunda herkes büyük gayret gösteriyor. Şu ana kadar 701 personel görevlendirildi. 497 araç hasar gördü. 100 konutun hasar gördüğü tespit edildi ama tespit devam ediyor. 920 iş yeri hasar gördü. Hasar tespit çalışmaları devam ediyor. Yaklaşık 50-55 bin dönümlük sera var. 12-13 bini zarar gördüğü tespit ediliyor.

Esnafın çok ciddi bir hasarı var. Selin zarar verdiği araçları sürüklemek suretiyle zarar gördüler. Bir takım işçi evleri olmak üzere buradaki evler zarar gördüler. Can kaybı olmaması en büyük tesellimiz. Bir kalp krizi hadisesi oldu. Onun sele bağlı olup olmadığı tespitler sonunda belirlenecek.

Gücümüzün yettiğince yardımcı olacağız.  Aynısı tarım için de geçerlidir. Bu el birliğiyle beraber götürülecek süreçtir. Bunu beraber sağlayacağız. İnşallah bu yaraları birlikte saracağız.”

Devamını Oku