Hastaların yüzde 89’u aynı şeyi söylüyor: Organ nakli kişilik değişimine yol açıyor olabilir

Organ nakli operasyonu geçiren hastaların yüzde 89’u, işlem sonrasında kişiliklerinde belirgin değişiklikler yaşadıklarını bildirdi.

Colorado Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, 23’ü kalp nakli, 24’ü diğer organ nakilleri yapılmış toplam 47 kişiyle çevrim içi bir anket gerçekleştirdi. Sonuçlara göre katılımcıların büyük çoğunluğu, naklin ardından hem duygusal hem davranışsal değişimler yaşadıklarını dile getirdi. Üstelik bu durum yalnızca kalp nakli olanlarla sınırlı değildi.

İki grup arasındaki tek ciddi fark, kalp nakli olanların fiziksel değişimleri daha yoğun hissetmeleri oldu. Kalp nakli sonrası enerji seviyelerinde artış ve dayanıklılıkta yükselme bildiren çok sayıda kişi olduğu aktarıldı. Araştırmanın özetinde, organ naklinin kişilik üzerinde etkili olabileceği ancak bunun kesinleşmesi için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.

“DONÖRÜN ANILARI” VE DEĞİŞEN ZEVKLER

Araştırmada yer alan örnekler de en az sonuçlar kadar ilgi çekici. Bazı katılımcılar eskiden sevmedikleri yiyeceklerden hoşlanmaya başladıklarını, bazıları yeni müzik türlerine ilgi duyduklarını, kimi ise donörlerine ait olduğunu düşündükleri rüyalar gördüğünü söyledi. Bu çarpıcı örneklerden biri de 45 yaşındaki Claire Sylvia.

CLAİRE SYLVİA’NIN SIRA DIŞI DENEYİMİ

PPH (primer pulmoner hipertansiyon) teşhisi konduğunda başarılı bir dansçı olan Claire Sylvia, kalp ve akciğer nakli yapılarak bu operasyonu geçiren ilk kişi oldu. Nakilden yalnızca üç gün sonra yapılan röportajda, kendisine “Bu mucizeden sonra en çok ne yapmak istiyorsun?” diye sorulduğunda verdiği cevap onu bile şaşırtmıştı: “Şu anda bir içki içmek için can atıyorum.” Oysa Claire içki sevmeyen biriydi.

Zamanla, daha önce hoşlanmadığı yeşil biber ve nugget gibi yiyecekleri sevmeye başladığını fark etti. Kendini daha özgüvenli, daha iddialı, hatta eskisinden daha agresif hissediyordu. Bir gece rüyasında “Tim” adında birini gördü.

Nakilden iki yıl sonra, aldığı organların 18 yaşında motosiklet kazasında ölen bir gence ait olduğunu öğrendi. Gencin adı gerçekten de Tim’di. Tim’in ailesiyle tanıştığında, yeşil biberi ve nuggetı çok sevdiğini öğrendiğinde yaşadığı şaşkınlık daha da derinleşti.

BENZER DENEYİMLER YAŞAYAN BAŞKALARI DA VAR

Claire tek örnek değil. Nöropsikolog Paul Pearsall, organ bağışçılarının kişilik özelliklerine paralel değişiklikler bildiren 10 kalp nakli hastasının hikâyesini belgeleriyle paylaştı.

ANILAR SADECE BEYİNDE Mİ SAKLANIR?

Yıllardır anıların yalnızca beyinde depolandığı düşünülüyordu. 1894’te Santiago Ramón y Cajal’ın Sinaps Teorisi ve 1937’de Wilder Penfield’ın çalışmaları bu görüşü desteklemişti. Ancak daha yeni araştırmalar, anıların yalnızca beyinde değil; DNA, RNA, proteinler ve epigenetik mekanizmalar üzerinden vücudun farklı hücrelerinde de depolanabileceğini ortaya koyuyor.

ORGAN NAKLİYLE KİŞİLİK AKTARIMI MÜMKÜN MÜ?

Araştırmacılar, kişilik değişimlerinin olası nedenlerini üç başlık altında topluyor:

Psikolojik teori: Nakil sonrası stres, donörle ‘bir bütün olma’ hissi ve yeni bir hayata başlama düşüncesi kişilikte değişime yol açabilir.

Biyokimyasal teori (Hücresel hafıza): Organ hücrelerinde DNA, RNA veya proteinler aracılığıyla geçmiş bilgilere ait izler bulunabilir.

Enerji teorisi: Kalbin güçlü elektromanyetik alanı, donöre ait enerjisel izleri taşıyor olabilir.

Tüm bu açıklamalar oldukça ilgi çekici olsa da, organ nakliyle kişilik değişiminin gerçekten mümkün olup olmadığı hâlâ kesin olarak kanıtlanmış değil. Bilim dünyası, bu iddianın net bir cevabı için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.




kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik



Benzer Videolar