BİR SANAT AKIMININ PORTRESİ: PABLO PİCASSO
20.yüzyılın başlarının sanat akımı olan Kübizm’i sadece Picasso’ya atfetmek elbette yanlış olur. Kübizmin gelişim süreci ve yapı taşları İspanyol ressam Pablo Picasso ve Fransız Georges Braque tarafından oluşturulmuştur.
Dönemi takip eden süreçte Juan Gris, Albert Gleizes, Fernand Leger ve daha pek çok ressam ve yazar kübizm’e katkı sağlamış, desteklemiştir.
Ünü ve dehası tüm dünyaya yayılan Pablo Picasso, kübizmle özdeşleşmiş ve bu sayede şöhret olmuştur. Şöhretinin çok konuşulması sanat yaşamının belki de en gereksiz kısmıdır. Çünkü o bir başkaldırının eseridir.
Savaşı, değişen dünyayı, soyut kavramları, gerçekliği ve yeniden görmeyi farklı bir açıyla yorumlamış, kübizmin portesi olmuştur. İç dünyayı görmeden, dış dünyayı tüm gerçekliğiyle resmetmenin mümkün olmadığını eserleriyle kanıtlamıştır.
Babası bir sanatçı ve müze küratörü olan Picasso’nun, resme olan ilgisi babasıyla başlamıştır.
Kısa sürede yeteneği keşfedilmiş, 1895 yılında, San Fernando Güzel Sanatlar Akademisi'ne adım atmıştır. Fakat disiplinli bir öğrenci olmadığı için akademiyi bırakmış, sanat eğitimine farklı bir şekilde yön vermiştir.
1900’de Paris’e giden Picasso, bir süre para kazanamadan burada yaşamaya devam etmiş. Sanatçının buradaki ilk dört yılı “Mavi Dönem” olarak adlandırılıyor. Bu dönemde modern hayata ayak uyduramayanları resmeden Picasso; yalnızlık ve hüzün temasını eserlerine yansıtmış.
(1907 – 1914) yılları arasında, Georges Braque ile öncüsü olduğu sanat akımı kübizmi geliştirmesiyle birlikte büyük bir devrim gerçekleştirmiştir.
Empresyonizm’e (İzlenimcilik) tepki olarak ortaya çıkan bu akım, ilk zamanlar anlaşılmakta zorlanmış ve onu ilk kez ‘tuhaf küpler’ veya ‘kübizm’ olarak adlandıran kişi de Fransız sanat eleştirmen Louis Vauxcelles olmuştur.
Geleneksel batı resmine karşı gelişen kübizm; tüm geleneksel teknikleri yıkmış, gerçekliği farklı bir bakış açısıyla yeniden inşa etmiştir.
Picasso, bu teknikle bir nesnenin tek bir açıdan görülmesinin mümkün olmadığını, farklı görüş ve açılardan bakıldığında gerçekliği yansıtabileceğini göstermek istemiştir. Bunu geometrik şekilleri kullanarak yapan sanatçı adeta fiziğe meydan okumuş, bütünü parçalara ayırarak her haliyle tasvir etmiştir.
Değişen dünyanın sanat anlayışını yıkan ve yeniden yorumlamaya, düşünmeye sevk eden bu akım içinde bulunduğu dönemin sanat dünyasını büyülemiştir.
1937 yılında yaptığı “Guernica” isimli resim, akıllara en çok kazınan ve tüm dünyada büyük yankı uyandıran eseridir.
Francisco Franco'nun Milliyetçi güçlerini destekleyen Nazi Alman bombardıman uçaklarının 26 Nisan 1937'de Bask'ın Guernica kasabasına yıkıcı bir hava saldırısı gerçekleştirmesinden sonra “Guernica” eseri doğmuştur. Picasso bu sanat eserinde, savaş karşısında duyduğu öfkeyi, üzüntüyü ve nefreti sürrealist bir bakış açısıyla resmetmiştir.
2. Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali altında olan Paris'teki evini incelemeye gelen Nazi subayı ile arasında yaşanan diyalog sarsıcıdır. Subay, Guernica'nın fotoğrafını inceldikten sonra Picasso'ya dönüp 'Bunu sen mi yaptın?' diye sorduğunda, Picasso 'Hayır, siz yaptınız.' cevabını vermiştir.
Guernica, savaşın karşısında duran en güçlü eserlerden biri olarak tüm zamanların baş yapıtı olmuştur.
Picasso dışında kübizm akımına katılan ve bu alanda eser veren diğer sanatçılardan bazıları ise; başta Georges Braque olmak üzere, beraberinde Juan Gris, Alexander Archipenko, Albert Gleizes, Jacques Lipchitz, Jean Metzinger, Fernand Leger, Henri Le Faucconier oldu.
Pablo Picasso, 8 Nisan 1973’de Fransa’nın Mougins kentinde vefat etmiştir.