DOLAR 32,2624 % -0.1
EURO 34,8195 % -0.08
STERLIN 40,5599 % 0
FRANG 35,5373 % -0.1
ALTIN 2.424,01 % -0,04
BITCOIN 62.857,99 2.236

Vakanüvis’in kaleminden: Netenyahu’nun “Yeşaya”sı Beykoz’daki Yûşa mı?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik kara harekâtından bahsederken kullandığı, “Yeşaya kehanetini göreceğiz” ifadeleri, kehanetlerin atfedildiği Yeşaya Peygamber’in hayat hikâyesine ilişkin pek çok anlatıyı da gündeme getirdi. Peki Yuşa (Yeşaya) Peygamber tam olarak kimdir? Hakkındaki her şey bu içerikte…

Yayınlanma Tarihi : Google News
Vakanüvis’in kaleminden: Netenyahu’nun “Yeşaya”sı Beykoz’daki Yûşa mı?

Özel İçerik

Hz. Yuşa Kimdir?

Yûşa‘ (Yeşu) kelimesinin İbrânîce aslı, “Tanrı kurtuluştur” veya “Tanrı kurtarır” anlamına gelen Yehoşua’dır (Yeoşua). Tevrat’a göre aslı Hoşea olan bu isim Mûsâ tarafından Yehoşua olarak değiştirilmiş, zamanla Yeşua biçiminde kısaltılmış, Arapça’ya da Yûşa‘ diye geçmiştir.

Yeşu, İsrâiloğulları’nın on iki kabilesinden biri olan ve Yûsuf’un oğlu Efraim’in adını taşıyan kabilenin lideri Elişama’nın oğlu Nûn’un oğludur.

Önceleri Mûsâ’nın yardımcılığını yapmış, ondan sonra da İsrâiloğulları’nın başına geçmiştir. Tevrat ondan “Mûsâ’nın hizmetçisi, genç adam” diye bahseder.

Arz-ı mev‘ûda keşif için gönderilen ve her kabileden birer kişi seçilerek oluşturulan topluluk arasında Efraim kabilesini temsilen kırk yaşındaki Yeşu da vardır. Yeşu, Yahuda soyunun (sıbt) temsilcisi Yefunne oğlu Kaleb ile birlikte bu topraklara girmeleri için İsrâiloğulları’nı ikna etmeye çalışır. Ancak arz-ı mev‘ûda girmesine dair ilâhî emre karşı çıkan kavmi tarafından taşlanır; daha sonra da vebaya yakalanır, bu hastalıktan ilâhî inâyetle kurtulur, imanı ve bağlılığı sayesinde arz-ı mev‘ûda girmekle mükâfatlandırılır. İsrâiloğulları’ndan Nûn oğlu Yeşu ve Yefunne oğlu Kaleb dışındakilerle yirmi yaşında ve daha yukarı yaşlarda bulunanlar oraya giremez.

Hz. Musa’dan sonraki peygamber Hz. Yûşa’ydı

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde Ömer Faruk Harman tarafından kaleme alınan “Yûşa” maddesindeki bilgilere göre Yeşaya, (değişik kaynaklarda İşeya ya da Yuşa), Hz. Musa’dan sonraki peygamberlerden biriydi.

İlk olarak, İsrailoğulları’nın Hz. Musa önderliğinde Mısır’dan çıkışını takiben Sin çölüne geldikleri dönemde adından bahsedilen Yûşa Peygamber, kavmi ile savaşan Amalek’le mücadele etmişti. Kimi kaynaklara göre de Yuşâ Peygamber, bir dizi savaştan sonra zafere ulaşmış, ömrünün son demlerinde ise İstanbul Beykoz’a gelmişti.

Dinler tarihinde ve özellikle kaynaklarında adı geçen Yeşaya’nın, kabrinin İstanbul Beykoz’da bulunduğuna inanılan Yûşa Peygamber olduğu, Osmanlı halk kültüründe yaygın bir inançtı.

Günümüzde de ziyarete açık bu türbede Hz. Yûşa’nın kabrinin yer aldığı düşünülüyor ve her yıl binlerce kişi burayı ziyaret ediyor.

Kanunî’nin sütkardeşi Yahya Efendi’nin rüyası

Uzun asırlar boyunca bölgenin “kutsal” sayılmasının kökeni, antik Yunan’a kadar uzanıyor. Putperest dönemde burada bir tapınak olduğu kayıtlarda yer alırken, Roma İmparatorlarından Justinianus, VI. yüzyılda bu tapınağı kiliseye çevirmişti.

Bu yerle ilgili olarak İslam tarihinde ise Padişah Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi mutasavvıf Beşiktaşlı Yahya Efendi’nin bir rüyasından bahsedilmekte. Buna göre; Beşiktaşlı Yahya Efendi, rüyasında, bir zatın kendisine “Ben Yûşa Peygamberim. Kabrimi ziyarete gel.” dediğini görmüştü.

Yûşa Peygamber’in kabrinin Filistin’de diye bilen Yahya Efendi, önce rüyanın üzerinde pek durmasa da peş peşe aynı rüyayı görünce Beykoz’daki tepeye gitmiş, çevrede yaşayanlardan da olağanüstü şeyler işitmiş ve kendisine bir mezar yeri gösterilmişti.

Beşiktaşlı Yahya Efendi, bunun üzerine sütkardeşi Kanunî’ye giderek Yûşa Peygamber’in mezarının Beykoz’da olduğunu anlatarak, buraya bir türbe inşa edilmesini istemişti. O devirlerden sonra da Yuşa tepesine dair bu inanış yayılmıştı.

Evliya Çelebi: “Yûşa Peygamber’i ziyaret ettim”

Ünlü seyyah Evliya Çelebi de Hz. Yûşa’nın kabrinin Beykoz’da olduğundan bahsetmişti. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde, Yuşa tepesini ziyaretinden söz ederek, tepede Hz. Yûşa‘nın mezarının, bir tekkenin ve çevresinde yaşayan “fukara”nın bulunduğunu yazmıştı.

Fransız şarkiyatçı ve arkeolog Antoine Galland ise 1673 yılında yazdığı anılarında, İstanbul’daki Yuşa tepesine çıktığını, burada karşılaştığı bir Türk’ün kendisine, Yûşa Peygamber’in kabrinin yanına yapılan tekkenin muhafazasıyla görevli olduğunu söylediğini nakletmişti.

Galland, bu inanışa karşılık Yûşa Peygamber’in mezarının Nablus ya da Halep’te olduğunun düşünüldüğünü belirtmişti. Ünlü tarihçi Hammer de, tepeden bahsetmiş, buranın eski çağlarda “Dev Dağı” olarak bilindiğini, sonraki asırlarda ise Hz. Yûşa’nın mezar yeri olarak tanındığını anlatmıştı.

Resmî belgelerde “Yûşâ Aleyhisselam Dergâhı” olarak geçiyor

Yıllar içinde Osmanlı tebâsının artan ilgisi üzerine, ihtiyaç olduğunu gören Sadrazam Yirmisekiz Çelebizade Mehmet Sait Paşa da 1755 tarihinde buraya bir mescit yaptırmıştı. Sadrazam ayrıca, Hz. Yûşa’nın kabrinin bulunduğuna inanılan türbeyi de tamir ettirmiş, bakımı için görevliler tayin etmişti. Tekkeye bir postnişin de atanmıştı. Sultan Abdülaziz döneminde ise Yûşa Mescidi bir yangın geçirmiş, bir süre sonra da aslına uygun olarak yenilenmişti. Dahiliye Nezareti’nin 1885-86 tarihli istatistik cetvelinde bu yerden “Yûşa Aleyhisselam Dergâhı” olarak bahsedilmiş, adı resmen “Yûşa Tepesi” olarak kayıt altına alınmıştı.

Yuşa Peygamberin ismi Kuran’da geçiyor mu?

Kur’ân-ı Kerîm’de Yûşa‘ adı geçmemekle birlikte iki yerde ona işarette bulunulduğu kabul edilmektedir. Mûsâ, İsrâiloğulları’nın kendilerine Tanrı tarafından vaad edilen topraklara girmeleri gerektiği emrini alınca on iki kabileden seçtiği birer kişiyi keşif kolu olarak önden göndermiş, on iki kişiden sadece ikisi ilâhî emrin yerine getirilmesini istemiş, diğerleri ise o topraklarda zorbaların yaşadığını ileri sürüp oraya giremeyeceklerini söylemiş ve Tanrı emrine karşı çıkmıştır (el-Mâide 5/12, 22-24). Tevrat’ta bu iki kişinin Yeşu ile Kaleb olduğu belirtilir (Sayılar, 13/6, 8; 14/6-9) ve İslâmî kaynaklarda da bu şekilde yer alır (Sa‘lebî, s. 150-151). Diğer taraftan Mûsâ ve Hızır kıssasında kendisinden Mûsâ’nın genç yardımcısı (fetâ) diye bahsedilen kişinin de (el-Kehf 18/60, 62-63) Yûşa‘ b. Nûn olduğu ifade edilir (a.g.e., s. 136).

kaynak