DOLAR 32,3734 % -0.06
EURO 34,9046 % 0.19
STERLIN 40,7775 % 0.26
FRANG 35,7796 % 0.59
ALTIN 2.390,64 % -0,26
BITCOIN 61.851,68 4.603

Vakanüvis yazdı! Fransız polisi Müslüman çocukları öldürmüştü

Vakanüvis, şimdilerde karışıklığı yaşayan Fransa’da, polislerin 18 yıl önce ırkçılık adına sergilediği tutumları ele aldı.

Yayınlanma Tarihi : Google News
Vakanüvis yazdı! Fransız polisi Müslüman çocukları öldürmüştü

Fransız polisi trafoda da Müslüman çocukları öldürmüştü

Vakanüvis

Fransa’da geçtiğimiz günlerde “dur” ihtarına uymayan 17 yaşındaki Nahel Merzouk’un, polis tarafından ırkçı motivasyonla katledilmesinin yol açtığı olaylar artarak devam ediyor. Ülkenin pek çok şehrine ve bazı komşu ülkelere de sıçrayan olaylar nereye varacak bilinmiyor.

Bilinen ise Fransa’da toplumun büyük bir bölümünde, kamusal görevdekilerin birçoğunda, hassaten güvenlik güçlerinin ağırlıklı kesiminde ve medyada (tercihan Müslüman siyahîler) ırkçılık yaygın bir hastalık. Son yıllardaki ırkçılık kaynaklı çok sayıda vaka, Fransa’daki göçmen kesimin sinir uçlarına dokunmuştu. Bundan 18 yıl önce meydana gelen bir olay da Fransız polisinin ırkçılık adına sergilediği insanlık dışı tutuma dair ibretlik örneklerinden biriydi.

Oruçlu çocuklar top oynamaktan dönüyorlardı

Paris’te 27 Ekim 2005 akşamı, Kuzey Afrikalı Müslüman ailelerine mensup Zyed Benna (17) ve Bouna Traoré (15) ile Türk aileden Muhittin Altun (17) evlerinin yakınındaki sahada futbol oynamış, sonra da mahallelerine doğru yürümeye başlamışlardı. Oruçlu olan üç çocuk, biraz dinlenmek için bir inşaat alanının kenarında oturmuşlardı. Bu esnada çevredeki evlerin birinden bir çevre sakini, muhtemelen üç kişinin ikisinin siyahî olmasından dolayı tedirginlik duyarak polise “şüpheli durum” ihbarında bulunmuştu.

Yine kimlik kontrolü, yine alçakça bir vahşet

Bunun üzerine bölgeye gelen polis ekibi, inşaatın kenarında oturan çocuklara tacizkâr hareketlerle yaklaşmıştı. Çocuklar da polisin bu tutumu nedeniyle durumun daha da kötüleşeceği korkusuyla kaçmaya teşebbüs etmişlerdi. Ardından polis, çocukları kovalamaya başlamıştı. Yakınlardaki bir trafoya sığınan çocuklardan Zyed Benna, Bouna Traoré ve Muhittin Altun yüksek gerilim çarpması ihtimaliyle karşı karşıya kalmışlardı. Buna rağmen polis, santralin girişinde çocukları sıkıştırmayı sürdürmüş, onların tesisin daha da iç kısımlarına gitmelerine neden olmuştu. Sonunda santral ortamında korunaksız durumda olan Zyed Benna ve Bouna Traoré yüksek gerilim çarpması nedeniyle olay yerinde hayatını kaybetmiş, Muhittin Altun ise ağır yaralanmıştı. Polis içeridekilerle ilgilenmeden olay yerinden uzaklaşmıştı. Muhittin Altun, son bir çabayla dışarı çıkıp ailesine haber verebilmişti.

Sarkozy ağızını bozmuştu: “Pislikler, haydutlar”

Olayın duyulmasının ardından tepkiler ve gösteriler başlamıştı. Olaylar sırasında, ırkçı Fransız polislerinin bir camiye gaz bombası atması tepkileri daha da büyütmüştü. Kuzey Afrikalı ve Kuzey Afrika kökenli Fransız azınlık, yoksulluk ve polisin Kuzey Afrikalılara karşı kötü ve ayrımcı tutumunu gerekçe göstererek sokakları terk etmiyorlardı. Sonraki yıllarda Fransa Cumhurbaşkanı da olan dönemin İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy’nin, önceleri şiddete başvurmadan polisleri protesto eden göstericilere daha ilk anda “pislikler, haydutlar” diye hakaret etmesi üzerine olaylar iyice şirazesinden çıkmıştı.

Paris’te başlayan ve sonrasında birçok şehre yayılan olaylar, her geçen gün şiddeti artarak tam 11 gün sürmüştü. Olaylarda yaklaşık 8 bin 700 aracı ateşe veren gruplar, 300’e yakın kamu binasını da tahrip etmişti. Ayrıca birçok kentte araç kundaklamalar görülmüştü. Olaylar Belçika ve Almanya’daki bazı şehirlere de sıçramıştı.

Polisler yıllar sonra aklandı

Olayların yatışmasının ardından polis idaresi uzun süre yargılanma girişimlerine karşı direnmiş, hükümet de bu direnişe destek vermişti. Ancak aileler, STK’lar ve bazı basın organlarının ısrarlı talepleri sonucunda ilerleyen yıllarda iki polis hakkında nihayet dava açılabilmişti. Polis memurları Sebastien Gaillemin ve Stephanie Klein, “tehlikedeki kişilere yardım etmemekten” yargılanmışlardı. Ancak savunma, “polis memurlarının çocukların bulunduğu yeri bilmediklerini” iddia ederek bu nedenle ölümlerinden sorumlu olamayacakları görüşünü savunmuştu. Mahkeme heyeti de aynı görüşte olunca iki polis, 2015 yılında beraat etmişti.

Baba- kız Le Pen’lerin büyük “katkısıyla”!

Fransa’daki hâkim olan politik, kamusal ve sosyal hayat hemen her fırsatta ırkçı semptomlar göstermeye devam ediyor. Doksanbeş yaşındaki ırkçı politikacı Jean-Marie Le Pen’in 1970’lerde kurduğu Ulusal Birlik Partisi aracılığıyla özellikle 1990’ların ilk yıllarında politik arenada görünür kıldığı ırkçılık, zaman içerisinde Pen’in kızı yine bir ırkçı politikacı olan Marine Le Pen ile iyice gemi azıya almış durumda. UBP, 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerini birinci sırada bitirdi ve parlamentoya 23 milletvekili gönderdi. Parti, 2022 milletvekili seçimlerinde de 89 milletvekili çıkartarak Fransa’nın en büyük ikinci partisi oldu.

kaynak