Son dakika… Özgür Özel’den kürsüde ‘Aziz İhsan Aktaş iddianamesi’ tepkisi! Erdoğan’a seslendi: ‘Yazıklar olsun iftiralarına! Yeter, düş yakamızdan!’
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor.
Özel'in vereceği mesajlar merak ediliyor.
ÜMİT DİKBAYIR, CHP'YE KATILDI
Özgür Özel'in konuşmasından önce, Meral Akşener'in genel başkanlığı döneminde İYİ Parti’den ihraç edilen, Bağımsız Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır, CHP'ye katıldı.
Özel, Dikbayır'ın katılımını, "Sakarya Bağımsız Milletvekilimiz Sayın Ümit Dikbayır, iş ve ticaret dünyasından gelen kıymetli bir isim. 27. ve 28. dönemde Sakarya Milletvekili 2 yıla yakın bir süredir bağımsız olarak Sakarya'yı temsil ediyor. Ve bugün sevgili Ümit Dikbayır Cumhuriyet Halk Partisi Ailesine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu babaevine katılmaya karar verdi. Kendisini değerli eşleri ile birlikte buraya davet ederken Sakarya İl Başkanımızı ve Sakarya Milletvekilimizi ki, buraya davet ediyoruz" sözleri ile duyurdu.
Ümit Dikbayır'ın rozetini CHP lideri Özgür Özel taktı.
Ümit Dikbayır da Özel, rozetini taktıktan sonra şu konuşmayı yaptı:
"İkinci dönemin ama Cumhuriyet Halk Partisi'nin değerli milletvekilleri 22 aydır bağımsızım. Bana hiç eksiklik hissettirmediler. Dostluklarını hiç eksik etmediler. Şimdi ben ayrıca sıkıntılı dönemlerimde beni hiç yalnız bırakmayan bugüne vesile olan mertçe yanımda duran Ankara Milletvekili Sayın Adnan Beker'e de teşekkür ediyorum. Tabii bu süreçte eşime ve çocuklarıma teşekkür ediyorum. Bana güç verdiler. Sakarya Teşkilatına ve benim arkadaşlarıma, dostlarıma bugün beni yalnız bırakmadılar. Teşekkür ediyorum. Ben onurlu ve gururluyum. Vergisini ödeyemeyen, borcunu ödeyemeyen çiftçinin, pazardan artık yiyecek toplayan emeklilerimiz için. Ben buraya çakıl taşı olmaya geldim."
ÖZEL KÜRSÜDE: "BİR GÜNLÜK YURT DIŞI SEYAHATİNE GİDECEĞİZ"
Özgür Özel ardından grup kürsüsünden seslenmeye başladı.
CHP liderinin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
* Bugün akşam pazar günü hem memleketim Manisa'nın ardından bir büyük mücadeleyi hep birlikte verdiğimiz İstanbul örgütümüzün il kongrelerini gerçekleştirdik. Bugün Anadolu'da son il kongremiz sembolik olarak Kastamonu'yu Anadolu'daki gidemediğimiz bütün il kongreleri için zira iki haftalık bir takvimde bütün il kongrelerimizi bitirmek durumundaydık. Kastamonu İl Kongresine katılacağız. Ve ardından yarın İstanbul'da son mitingimizi, bir yeni mitingimizi gerçekleştirecek. Ardından da yine bir günlük bir yurt dışı teması için yurt dışına gidip geleceğiz."
"CHP'NİN YURT DIŞI MİTİNGLERİNDEN RAHATSIZ OLUYORLAR"
* Hafta sonunda birazdan ilan edeceğim mitingle yeni bir adımı hep birlikte atacağız. Şu kadarını söyleyeyim. Cumhuriyet Halk Partisi'nin yurt dışı temaslarında birileri rahatsız oluyorlar. Bundan büyük keyif alıyorum. Birileri tedirgin oluyorlar. Bunu ben de görüyorum. Çünkü hem Avrupa hem dünya, Türkiye'nin Recep Tayyip Erdoğan'dan, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından ibaret olmadığını, Türkiye'nin çağdaş medeniyetleri yakalama, geçme vasiyetini aldığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği yolda Türkiye'yi yürütecek, dünyanın ayrılmaz bir parçası yapacak. Avrupa'nın bir parçası yapacak.
* Gençleri için yasaksız Türkiye'yi, vizesiz Avrupa'yı inşa edecek iktidarın yaklaşmakta olduğunu bütün dünya görüyor ve Cumhuriyet Halk Partisi bu yolda ilerliyor. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. Çekemeyenlerin, karnı ağrıyanların, iktidarlarından önce gidip de Amerika'da başkanlarla görüştüklerini, Avrupa'da başkanlarla görüştüklerini, çok sayürkiye'ye müjdelediklerini unutmayalım. Dosta güven versin, olmayana kaygı versin. Bütün dünya Türkiye'nin birden büyük olduğunu ve bir tek adama teslim edilemeyeceğini, Cumhuriyet Halk Partisi'nin demokrasi mücadelesini görüyor.
ÖZGÜR ÖZEL'DEN KÜRSÜDE 'KIBRIS' MESAJI
* Kardeş partimiz Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin lideri, dostumuz, kardeşimiz Tufan Erhürman Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Tufan Erhürman'ı bir kez daha yürekten kutluyoruz. Hayırlı uğurlu olsun.
* Kıbrıs'ta kazanan Kıbrıs'ın halkı oldu. Demokrasi oldu. Öyle birtakım manipülasyonlar, laf oyunlarına kimse bakmasın. Oy kullanma oranı %65 oldu. Bu oran bundan önceki iki seçimdeki katılım oranlarının altında değil, üstündedir. Katılım oranları üzerinden bir tartışma yaratmaya çalışanlar seçim sonuçlarına bakarlarsa bugün destekledikleri ya da kaybettiğine üzüldükleri adayın daha düşük katılım oranlarıyla seçildiğini görürler.
* Kıbrıs seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi doğru bir yerde durdu ama Cumhur İttifakı biri iki büyük yanlış yaptı, biri de bir yanlış yaptı. Bir tane doğru yapıyor. Cumhur İttifakı'nın iki bileşeni AK Parti ve MHP. Kıbrıs seçimlerinde Kıbrıs'a gittiler.
BAHÇELİ'YE KIBRIS YANITI
* Kamp kurdular. Otellerde temas noktaları açtılar. Türkiye'den topçular götürdüler, popçular götürdüler, kendileri gittiler. Her türlü şeyi göze aldılar ve Kuzey Kıbrıs'ın seçimlerine müdahil oldular. Bu ikisi de yanlıştı. Ardından seçim akşamı Sayın Erdoğan seçim sonuçlarından dolayı kutlayan ve bundan sonra ilişkilerini seçilmiş Cumhurbaşkanıyla sürdüreceğini gösteren bir açıklama yaptı. Bu olması gerekendir, doğrudur. Ancak Sayın Bahçeli önce kendisinin o yanlış bilgilendirmeler falan diyorlar işte katılım oranı 48'de kaldı falan. Katılım oranı üzerinden bir meşruiyet tartışması açmaya çalıştı. Bugün de maalesef Kıbrıs'a plaka numarası vermeye efendim 82. vilayetimiz Kıbrıs olsun demeye. Kıbrıs seçimlerini tanımamaya gayret gösteriyor.
* Bu fevkalade yanlıştır. Dünyaya Kuzey Kıbrıs'ı tanıyın diyorsanız önce kendiniz tanıyacaksınız. Oranın iradesine saygı duyacaksınız. Kendisini vatansever, herkesi vatan haini. Kendisini ülkenin birliğiyle bütünlüğüne bağlı, herkesi bölücü gören zihniyetin geçmişte Türkiye'de kime ne dediğinin bugün ne noktada durduğunu Türkiye görüyor.
* Cumhuriyet Halk Partisi geçmişte de Türkiye'de bölünmez bütünlükten yanaydı, terörün karşısındaydı ama hak ihlallerinin de karşısındaydı. Bugün de aynı çizgisinde devam ediyor. 1974'te Kıbrıs'ta mezalim bitsin diye Barış Harekatı yapılırken ne kadar kararlıysak bugün Kıbrıs halkının kendi kararlarını vermeye, kendi yöneticilerini seçmeye duyduğumuz saygıda da o kadar kararlıyız. Kimse Kıbrıs'ı Türkiye'nin arka bahçesi olarak görmesin. Ben geçtiğimiz günlerde Adalet ve Kalkınma Partisi'nden tabii önemli makamları, mevkileri ellerinde bulunduruyorlar ama oralara bir kişinin imzasıyla yani bir mücadeleyle mahalleden başlayan seçimlerle, ilçe il kongrelerinden gelmedikleri için partinin genel sekreterlik makamında bulunan kişi Kıbrıs seçimlerinde gördünüz mü diyor?
"KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ BİR DEVLETTİR, BAĞIMSIZ BİR DEVLETTİR"
* CHP ne yapıyor? Ne yapıyor CHP? CHP ne baştan karıştı, ne sonunda olmadık bir şey söyledi. Ama Kıbrıs'taki yenilgiyi o kadar taraf olmuş ki orada, kendi mağlubiyeti CHP'nin galibiyeti olarak görüyor. Biz eğer bir galibiyet alacaksak önümüzdeki seçimlerde Türkiye'de alacağız. Bundan herkes emin olsun. Kıbrıs'ta kazanan kardeş partimizdir ve Sayın Erhürman'ın Türkiye Cumhuriyeti'yle ilişkiler konusunda ortaya koyduğu serinkanlı İki devlet arasındaki geçmiş geleneklere dayanan doğru dili çok önemli buluyoruz. Ve öyle Kıbrıs'a plaka verirseniz, siz Kıbrıs'ı vilayet görürsünüz. O zaman seçilmiş çok önemli buluyoruz. Ve öyle Kıbrıs'a plaka verirseniz siz Kıbrıs'ı vilayet görürsünüz. O zaman seçilmiş Cumhurbaşkanına vali muamelesi yaparsınız. O zaman da işte o Kıbrıs'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel sekreteri gibi Yavru vatanımız dersiniz. Bir gidin bakalım Kıbrıs sokaklarına.
* Yavru vatan deyince ne hissediyorlar? Kardeş vatan, kardeş ülke deyince ne hissediyorlar? Buradan yavru vatan falan değil. Kimseye babalık, analık taslayacak halimiz yok. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir devlettir. Bağımsız bir devlettir. İradesiyle güçlü bir devlettir. Türkiye'nin kardeş devletidir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kardeşi gibi sevdiği bağımsız bir Türk devletidir. Ve şu kadarını söyleyeyim. Kıbrıs seçimlerinden kendimize bir galibiyet değil. Kendi kendilerini mağlup edenler, mahcup olanların kompleksleri bir yana dursun. Kıbrıs seçiminden alınması gereken ders şudur. Vakti gelmiş bir değişimin önünde kimse duramaz. Türkiye'de de kimse duramayacak. İşte koltuklarını demokrasiyle devretmek istemeyenler bu değişimi engellemek için her yolu deniyorlar.
"İBB İDDİANAMESİNDEN DAHA ESER YOK"
* Bugün 19 Mart darbesinin 216. günü. Kendi gençlik kollarına, kadın kollarına ana kademesine beni kalmayan bizimle mücadeleye mecali kalmayan Erdoğan'ın yeni kurduğu AK Parti Yargı Kolları Başkanı Akın Gürlek'in başında çıkacak dediği iddianameyi nihayet 2 ay gecikmeli olarak ortaya çıkardı. Ve Ekim'de çıkacak olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin iddianamesinden ise verilen sözlere, beklentilere rağmen halen daha eser yok, haber yok.
'AZİZ İHSAN AKTAŞ' İDDİANAMESİ
* Bunları birbirine bağlamıyoruz. Tutarsızlık var. Bir yandan Ahtapot dedik. Bir bütünsellik lazım. Her birinin verdiği ifade birbiriyle çelişkili diye kavgalar süre dursun. Maalesef 7 başkanımızın tutuklu olduğu iddianame teknik olarak 10 ay sonra ama Ahmet Özer açısından bakarsanız ilk tutuklandığı dosyadan şimdi serbest ama bu dosyadan tutuklu. Yani 12 aydır içeride bulunmasına sebep olan iddianame henüz verildi. Tam 578 sayfa. Elinize aldığınızda sanki önemli bir şey okuyacakmış ve önemli iddiaları görecekmiş gibi sanıyorsunuz. Zaten algı yönetimini haftalardır tuğla gibi iddianame, tuğla gibi iddianame diye yapıyorlar. İlk 36 sayfası 200 sanığın bilgilerinden oluşuyor.
* Dosyada sadece 16 kez delillere, sözde delillere atıf var. 578 sayfada 16 kez delil diyor. Ancak 496 kez aldığı ifadelere atıf yapıyor. Yeni bir gizli tanık bulmuş. Adı X Y Z 49 QP. Hollanda araç plakası gibi. Bu bir orada bir Hollanda'ya bir merak var. Hollanda'ya merakın ne olduğunu ben biliyorum. Bir gün buradan göstereceğim bütün Türkiye öğrenecek ama bu Hollanda merakını bildiğimi bilsinler. Yani tesadüfen gizli tanığı Hollanda araç plakası gibi numara verenin bilinç altında ne olduğunu biliyorum. Hollanda'yla hangi bağlantının olduğunu biliyorum. O bu kadarlık bilsin ben onun iddianameyi çok bekledim.
* Orada duydum demeyeceğim. Kanıt koyacağım ortaya. Söz veriyorum. 200 sanıklı iddianamede bir lider var. Adı suç örgütü lideri. Tam 704 yıl hapsi isteniyor. Suç örgütü lideri aramızda geziyor. Suç örgütü lideri gezerken belediye başkanlarımız, şoförleri, özel kalemleri ya da ailelerinden suçsuz, günahsız insanlar içeride tutuklu duruyorlar. Tutukluluk için suçun ağırlığı ya da terör örgütünde suç örgütündeki hiyerarşi değil sanığın kimliği belirleyici. Hedefe koymuşlar. O sanığı tutuklu tutmak için her şeyi yapıyorlar. Suç örgütünün ekonomik anlamda büyümesinde en önemli etken kamu kurum ve kuruluşlarından yaptığı ihaleler. Öyle yazıyor. Hatta diyor ki suç örgütü lideri hakkında bu iddialar çıkana kadar bilinmez mi kişiydi? Sosyal medyada fotoğrafı dahi yoktu. Bu da gizliliğe önem verdiğini gösteriyor diyor.
* Ve suç örgütü lideri Aziz İhsan Aktaş kamudan 388 ihale almış. 300'ünü AK Partili belediye bakanlık ya da yönettikleri kurumlardan 88'ini CHP'li belediyelerden almış. İddianamede 300 ihaleden hiçbirisi yok. Ama öbür tarafta Cumhuriyet Halk Partisi'nin buna iş verdiği için suçlanan belediye başkanları hakkında da tek bir kanıt yok. 7 tertemiz belediye başkanımızı bir torbanın içine atmışlar. Bakın ne yapmaya çalışıyorlar. 704 yıl hapsi istenen Aziz İhsan Aktaş serbest geziyor ki delilleri topladıysan kaçma şüphesi yoksa ya da buna bir tedbir aldıysan tutuksuz yargıla zaten.
* Ben Aziz İhsan Aktaş'ı da tutukla getir demiyorum. Ama 704 yılla yargılanan suç örgütünün sözde lideri ortalıkta gezecek. Alt sınırı 4 yıl olan Zeydan Karalar. Oya Başkan, Kadir Başkan, Utku Başkan başkanlarımız içeride aylardır hapiste tutulacaklar. Zeydan Başkan'ın, Oya Başkan'ın, Kadir Başkan'ın mevzuları Adana'da kendilerinden önceki dönemde AK Parti'nin verdiği ihalenin paraları ödenmiş Zeydan Başkan döneminde 12 yıl önce rüşvet istedi, rüşvet verince ödemeye başladı diyor. Satır satır ispatlandı. O mahkemeye özel gidip savcının gözünün içine bakacağım. Zeydan Karalar her ay aynı gün ödemiş parayı. Dedikleri tarihten önce de sonra da.
"KANIT DİYE SÖYLEDİKLERİ HİÇBİR ŞEY KANIT DEĞİL"
* Buna ne diyecekler? Tek suçlama Zeydan Karalar AK Parti döneminde başlayan ihalenin parasını ödemiyordu. Birisine rüşvet verdik ödemeye başladı. Oysaki teker teker ispatlanmış. Bu arkadaşlarımız 4 yılla yargılanıyorlar. Ceza alsa 2 yıl yatınca zaten çıkıyor. Yattığı süresi çoktan yetiyor ki ceza alacak tek bir kanıt yok. Bakın iddianamede bir itirafçının ifadesi 113 kez geçiyor. 113 kez ve göstereyim. 113 kez geçenden hepiniz bakabilirsiniz.
* Açık kaynakta var. Sadece dördünün ihalelerde gizli kalması gereken bilgilere vakıf olup Aziz İhsan Aktaş ile paylaştığını düşünüyorum. İkincisi Rıza Akpolat'ın Mayada oturduğu evi kiralık satıyor sanıyordum. Gözaltında olduğu sırada bu daireden para çıkarıldığını duydum. Duydum. Böyle bir ispat paranın çıkarıldığına ilişkin bir görüntü, bir kanıt, bir arama tutanağı hiçbir şey yok. Sadece duydum. İfadesinde Mustafa Mutlu puanlama sistemine vakıf olup Aziz İhsan Aktaş'la paylaşmış olabilir şeklinde beyanda bulunmuştur. Mustafa Mutlu isimli şahıs Rana Uysal isimli şahıs üzerinden yaklaşık maliyet bedelinden haberi olduğunu düşünüyorum.
* Bakın 113 yerde söylediği her bir şey üzerine bunu kanıtmış gibi kabul edip duydum dediği sözü birilerine iftira attırıyorlar. 104 kez iddianamede üşenmedik saydık "olabilir "geçiyor. 45 kez "duydum" geçiyor. 50 kez "düşünüyorum" geçiyor. Ve kanıt diye söyledikleri hiçbir şey kanıt değil. Ortalıkta sadece itirafçı denilen iftiraya zorlanan kişilerin ifadeleri var. Bakın rüşvet verildiğini düşünüyorum. Vereni söyle. Bir tane ben rüşvet verdim diyen yok. Birinden alınmış rüşvetin kanıtı yok. Paranın gittiği yer yok. Bir tane yat resmi koymuş oraya.
"MIŞ, MUŞ, DUYDUM, DÜŞÜNÜYORUM'LA İDDİANAME YAZMIŞLAR"
* Bu yat Rıza Akpolat'ın aldığı rüşvetlerle alınmıştır diye duydum. Yatın sahibini sorgulamışlar. Yat benim kardeşim diyor. Bir kere geldi adam diyor. Nereden diyorsun diyor. Şoförünü itirafçı yatmış. Yata geçiyorlardı. Çantasını verirken yatın kaptanı Rıza Akpolat da buyur patron demiş. Buyur patron demesini kanıt koyup başkasına ait olan yatı arkadaşımızın gibi göstermeye çalışan bir anlayış var. Bakın eğer önümüze kanıtı koysalar, ispatı koysalar, parayı veren belli, para burada, gittiği yer belli, yapılan iş belli. Ne diyeceğiz biz? Ne diyeceğiz? Bugün nasıl arkalarında duralım? Ama onlarca genci önce aldılar. Günlerce içeride tuttular. Sonra dediler ki bu ifadeyi imzalarsan çıkarsın. Yeni evliler vardı. Karısı hamile olanlar vardı. Bir sürü sorunlu hepsini biliyorsunuz. İmzayı atan çöküldü. Açın okuyun. Duydum olabilir. Savcı Harikalar diyarında kafasına göre mükemmel hani diyor ya yüzyılın yolsuzluğunu bulmuş. Buldum sandığı yerde hiçbir kanıt bulamamış. Belediyedeki ne kadar şoför, ne kadar genç varsa tutuklamış ailesiyle tehdit etmiş. At imzayı demiş. Mış, muş, duydum, düşünüyorum'la iddianame yazmışlar.
"DERHAL TUTUKSUZ YARGILAMAYI BEKLİYORUZ. DERHAL!"
* Dün dedim ya yargılamak için değil yargılamak yargılanmak için değil yargılamak için bekliyoruz o iddianameleri diye. O 578 sayfa iddianame böyle tel tel dökülüyor. Şimdi bir de bunun üstüne bugüne kadar onlar konuştu. Şimdi savunma avukatları konuşacak. Bu iddiaların hepsi çapraz sorgulanacak, ispat istenecek bakılacak görülecek. Bu yüzden bu yüzden biz bu işi büyük bir dikkatle takip edeceğiz. Birincisi artık kanıtlar toplandı demek toplandı. İddianame yazıldı mı? Yazıldı. Mahkemeye devroldu mu? Devroldu. Tensiple birlikte arkadaşlarımızın tamamının tutuksuz yargılanmalarını bekliyoruz. Adana Zeydan Karaları bekliyor. Oya Tekini bekliyor. Kadir Haydar'ı bekliyor. Hizmet bekliyor!
* Bir yıla yakın süredir haysiyetinizle oynayıp haysiyetiyle oynayıp da bir tane kanıt koyamadığınız Rıza Akpolat Beşiktaş'ta seçildiği seçimde bir belediye meclis üyesi bile AK Parti'ye MHP'ye verilmedi. Milli irade diyorsun ya. Beşiktaş'taki Milli irade tamamını CHP'ye vermiş. Şimdi gidip bunun üzerinden bir yandan yargılama sürsün. İstediğin tedbiri al. Zaten kaçacak bir yerleri yok. Ancak arkadaşlarımızın görevlerinin başına dönmesi, hizmet etmesi, yargılamanın tamamlanması, umuyoruz ki beraatleri, ceza bile olsa istinafı, Yargıtay'ı bu kadar yattıktan sonra bu arkadaşlarımıza bir gün daha içeride haksız yere tutmak Mussolini'nin ön infaz yöntemidir. Arkadaşlarımızın ve ailelerine yaptığınız zulüm yeter. Derhal tutuksuz yargılamayı bekliyoruz. Derhal.
* Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun iftiralarına. Yeter, düş yakamızdan. Al o beceriksizi oradan, düş yakamızdan. Gelecekte biz sizi yargılayacağız!
AYRINTILAR GELECEK...
kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik