Saraçhane’de 18. ADA buluşması… Dilek İmamoğlu’ndan ‘dedikodu çarkı’ tepkisi: ‘Kişilerin özel hayatları sayfa sayfa ifşa ediliyor!’
19 Mart sivil darbesinin mağdur yakınları tarafından kurulan Aile Dayanışma Ağı (ADA), 18. buluşmasını Saraçhane Parkı’nda gerçekleştirdi.
Kalabalık bir vatandaş topluluğunun destek verdiği buluşmaya; CHP Grup Başkanvekilleri Murat Emir ve Gökhan Günaydın ile CHP Parti Meclisi Üyesi Suat Özçağdaş’ın yanı sıra CHP temsilcileri, milletvekilleri, gazeteciler, sivil toplum kuruluşu üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
18. buluşmanın açılış konuşması ve basın açıklaması, Dr. Dilek Kaya İmamoğlu tarafından gerçekleştirildi.
Dr. İmamoğlu’nun ardından sırasıyla; İBB'ye bağlı İstanbul Planlama Ajansı'nın (İPA) tutuklu başkanı Buğra Gökce’nin eşi Filiz Kahveci Gökce ve öğrenci Taylan Karahan söz alarak yaşadıkları sürece dair görüşlerini paylaştı.
DR. İMAMOĞLU: “İFTİRALAR, YALANLAR, SÖZDE DUYUMLAR ARALIKSIZ KONUŞULUYOR”
Dr. Dilek Kaya İmamoğlu, basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Her hafta olduğu gibi hak, hukuk ve adalet arayışımızı dile getirmek için bir aradayız. İlk günden bu yana burada olan, dayanışmamıza güç veren herkese yürekten teşekkür ediyorum. Bu mücadelenin tüm Türkiye için, demokrasi için, adalet için, çocuklarımızın geleceği için olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Biz; her hafta daha da büyüyen bir kalabalıkla bir araya geliyoruz. Çünkü, bugün Türkiye’de adalet siyasetin gölgesinde işliyor.
Adalet, her geçen gün daha da dar bir alana hapsediliyor. Toplumun adalet duygusu, hukuksuzlukların devam ettiği her gün daha da zedeleniyor. Her gün yeni bir gözaltı haberiyle, tutuklama kararıyla karşı karşıya kalıyoruz. Televizyonlarda iftiralar, yalanlar, sözde duyumlar aralıksız konuşuluyor. Kişilerin özel hayatları sayfa sayfa ifşa ediliyor. Bir yargılama yapılmıyor, adeta bir dedikodu çarkı döndürülerek insanların itibarları zedelenmeye çalışılıyor.”
“TÜRKİYE’DE ADALETİN ZEMİNİ TAMAMIYLA KAYMIŞ DURUMDA”
“Şu artık çok açık; Türkiye’de adaletin zemini tamamıyla kaymış durumda. Adalete duyulan inanç tarihin en düşük seviyelerinde. Ciddiyetsizce, beceriksizce ve kötü niyetle sürdürüldüğü açık olan soruşturmalar, toplum vicdanını derinden yaralıyor. Kimse, yürütülen süreçlerin hukukiliğine inanmıyor. Her gözaltı kararında, ‘acaba ne suç işledi’ değil, ‘acaba kimi rahatsız etti de apar topar gözaltı yapıldı’ sorusu soruluyor. İnandırıcılığını tümüyle kaybetmiş bir yargıyla karşı karşıyayız. Tüm bu adaletsizlikler yaşanırken, herkesi toplum vicdanının sesi olmaya, haksızlıklar karşısında sessiz kalmamaya davet ediyorum. Adalete inancın kalmadığı toplumlarda, çöküş kaçınılmazdır. Bu çöküşe, ancak bu adaletsizlikleri siyasi çıkarları uğruna organize eden bir avuç insana ‘dur’ diyerek son verebiliriz.”
TRT’DEN CANLI YAYIN TALEBİNİ YİNELEDİ
“Tutuklu yargılama, en son başvurulması gereken bir tedbir olmalıdır. Ne yazık ki lekelenmeme hakkı, masumiyet karinesi gibi kavramlar nasıl göz ardı ediliyorsa tutuksuz yargılama da göz ardı ediliyor. Bizim taleplerimiz açık ve nettir. Bir hukuk devletinde zaten uygulanması gerekenlerdir. Biz, adil ve tarafsız mahkemelerce, şeffaf yargılama istiyoruz. Yargılanmaktan kaçınmıyoruz, tutuklu yargılanma ile peşinen cezalandırılmaya karşı çıkıyoruz.
Ciddi sağlık sorunu yaşayanların, haklarında kesin hüküm bulunmamasına rağmen zindanda tutulmasına itiraz ediyoruz. Yapılan suçlamalar ve bu suçlamalara verilen cevaplar halktan saklanmasın; mahkeme, TRT’den ve isteyen her kanaldan canlı yayınlansın istiyoruz. Bu isteğimizi haklı bulduklarını söyleyenler, iş Meclis’te bunun önünü açacak oylamaya gelince, yan çiziyorlar.”
“TEMEL HUKUK PRENSİPLERİNE UYULMASINI TALEP EDİYORUZ”
“Herkesi mert olmaya, sözünün, fikrinin ardında durmaya davet ediyoruz. Adalet sizin siyasi oyun alanınız değildir. İnsanların özgürlüğü, sizin siyasi çıkarlarınızın konusu edilemez, edilmemelidir. Oylamalarda havaya kaldırdığınız ellerinizi, lütfen arada bir de vicdanınıza koyun. Millet iradesinin temsilcisi olan Meclis’te alınan kararların, insanların hayatlarına etkisini aklınızdan çıkarmadan oy verin. Biz ayrıcalık istemiyoruz, haklarımızı istiyoruz.
Temel hukuk prensiplerine uyulmasını talep ediyoruz. 21. yüzyıl Türkiye’sinde bunları talep etmek durumunda kalmamız bile, bu ülke için başlı başına bir haksızlıktır. Bu halk, çok daha iyisini hak ediyor. Biz, bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Çünkü biliyoruz ki adalet gecikebilir ama mutlaka kazanır.”
FİLİZ KAHVECİ GÖKCE: “22 METREKARE GÖKYÜZÜNDEN YÜKSELEN BU SESE KULAK VERİN”
Filiz Kahveci Gökce tutuklu eşi Doç. Dr. Buğra Gökce’nin cezaevinde kaleme aldığı "22 Metrekare Gökyüzü" kitabından ve yüreklere dokunan mektubundan bölümler paylaştı.
Gökce, eşinin kaleminden dökülen şu satırları aktardı:
"12 metrekarelik bir koğuşta, adeta bir kuyunun dibinden görülebilecek kadar dar bir gökyüzüyle hayata tutunmaya çalışıyoruz. Üzerimize kapanan ağır demir kapılar ve dönen kilitler arasında, özgürlüğümüzü karanlıkta taşların arasından filizlenen bir tohum misali yeniden inşa ediyoruz. Bu direniş; iş ile, tırnak ile ve en çok da zihinleri zincirlerden kurtaran kitaplar ile sürüyor… Her birimizin ailesinin masasından birer tabak mı eksildi yalnızca?' O eksilen tabaklar aslında kanayan birer yaradır. Bizler ayrıcalık değil; tutuksuz, adil ve acil bir yargılama istiyoruz. Canlarımızı sofralarından, evlatlarımızın bayramlarından ve hayatın en temel sıcaklığından daha fazla mahrum bırakmayın. Bu adaletsiz iklimde masumiyetin özgürlük çığlığına artık kulak verin."
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ TAYLAN KARAHAN: “GENÇLİK BASKILARLA VE TUTUKLAMALARLA SİNMEZ”
Üniversite öğrencisi Taylan Karahan, 19 Mart’tan bu yana süren baskı ikliminin gençliğin korku duvarlarını yıktığını vurguladı.
Karahan, "9 aydır özgürlüğünden ve sevdiklerinden uzak kalan yüzlerce gençten biriyim. İzmir’de demokratik haklarını kullandıkları için tutuklanan sıra arkadaşlarımız Berdan, Halil, Mert ve Kaan’ın mücadelesi bizim mücadelemizdir. Bu tutuklamalar, sonu gelmiş bir iktidarın son çırpınışlarıdır; ancak gençlik baskılarla, göz altılarla sinmeyeceğini defalarca kez kanıtlamıştır” ifadelerini kullandı.
"BU KAVGA ZEREN, ENES VE DAHA NİCELERİ İÇİN"
Üniversite öğrencisi Karahan, bu mücadelenin sadece siyasi değil, bir yaşam mücadelesi olduğunu belirterek, "Bu kavga; KYK yurtlarında asansör düşmesiyle hayatını kaybeden Zeren Ertaş’ın, tarikat yurtlarına zorlanan Enes Kara’nın ve geçinemediği için hayatına son veren sıra arkadaşlarımızın mücadelesidir. Bizler, İstanbul’un kaynaklarını bir avuç seçkine değil, gençliğe ayıran; Kent Lokantaları ve belediye yurtlarıyla bize onurlu bir yaşam sunan Ekrem Başkan’ın yanındayız. Gençlik bu karanlığa teslim olmayacak, kendi onurlu geleceğini mutlaka inşa edecektir” diye konuştu.
kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik