Libya uçağı neden düştü, sabotaj olabilir mi? Uzmanlar ‘yedek sistemler devreye girmemiş’ dedi, Rusya ve İsrail ihtimallerini yorumladı
Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali Al-Haddad, Kara Kuvvetleri Komutanı Feyturi el-Gribil, Askeri Sanayi Kurumu Komutanı Mahmud El-Katavi, Genelkurmay Başkanı Danışmanı Muhammed Asavi Diyab, Genelkurmay Başkanlığı Basın Ofisi fotoğrafçısı Muhammed Mahcub ve üç mürettebat, Ankara’daki uçak kazasında hayatını kaybetti.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI GÜLER İLE GÖRÜŞMÜŞLERDİ
Libya heyeti, Genelkurmay Başkanı Selçuk Bayraktaroğlu’nun davetlisi olarak Türkiye’ye gelmiş, önceki gün hem Bayraktaroğlu ile hem de Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Kara Kuvvetleri Komutanı Metin Tokel ile görüşmüştü. Heyet, görüşmeler sonrası aynı akşam, Malta’dan kiralanan Falcon 50 özel jetiyle Libya’ya dönmek üzere 20.17’de Ankara Esenboğa’dan havalandı. Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, uçağın 34 bin fit (10,3 kilometre) irtifaya tırmandıktan 6 dakika sonra, uçuşta en riskli aciliyet kodu olan MAY DAY ikazının bir alt seviyesini deklare ederek ‘Genel Elektrik Arızası’ bildirdiğini kaydetti. Esenboğa’ya burnunu çeviren uçak bir süre sonra radardan kayboldu. Haymana ilçesi Kesikkavak köyü yakınlarında kaza ve kırıma uğradı.
‘BAKIMLARI YAPILIYORSA 1988 MODEL UÇAK GÜVENLİDİR’
Düşen uçağın 9 yolcu kapasiteli, 3 motorlu olduğu ve 1988’de üretildiği öğrenildi. Kaza araştırma uzmanı emekli kaptan pilot Eyüp Turşucu, Cumhuriyet’e konuşarak, “1988 model bir uçağın bakımları tam zamanında yapıldıysa, parçaları değiştiyse bu uçak emniyetle uçmaya devam eder. O yaşlarda belki birkaç bin tane uçak şu an emniyetle uçmaya devam ediyor. Önemli olan yaşı değil, bakımlarının, modifikasyonlarının zamanında yapılıp yapılmadığıdır” ifadelerini kullandı. Turşucu, kaza ile ilgili ise, “Bir transponder’dan (aktarıcı) yayımlanan, birçok kişinin görebileceği, üye olanların daha fazla bilgi alabileceği bir ADS-B (Otomatik Bağımlı Gözetim-Yayın) sistemi var. Oradan aldığım bilgiye göre bu uçağın en son veri kaydı 20.33’te. 32.500 fit (~10 km) irtifada, yaklaşık 450-460 knot, 700-800 kilometrelik bir sürati var. Ve düşey olarak da yaklaşık 3300 fit/dakika (60 km/saat) bir hızı var, alçalma şeklinde. Ondan sonra bilgi ve veri yok. Dolayısıyla ondan sonra ne olduğunu bilmiyoruz” dedi.
YEDEK SİSTEMLERİN DEVREYE GİRMEMESİNE DİKKAT ÇEKTİ
Kaza raporu ortaya çıkana kadar ancak çeşitli değerlendirmelerin yapılabileceğini belirten Turşucu, resmi açıklamada yer alan ‘elektrik arızası bildirimine’ ve ‘Esenboğa’ya dönüş isteğine’ dikkat çekerek, “3 motorlu bir uçakta 3 tane jeneratör olur. Bunların hepsi bir nedenle devreden çıkmış, tam elektrik arızası var. Tam elektrik arızasında uçaktaki birçok sistem devre dışı kalır. Ancak buna rağmen uçağın bataryalarından beslenen yedek bir enerjilenme olur, onlar kısıtlı da olsa uçağın uçmasına yardımcı olabilir. Artı, harici enerji kaynağı olarak küçük bir motor daha olur. Bütün yolcu uçaklarında, bu tip iş jetlerinde vardır. Harici takat kaynağı deriz, EPU diye geçer. Bu, 35 bin fitin altında çalıştırılabilir. Çalıştırıldığı zaman acil durumla ilgili birçok sistemi enerjilendirebilir ve emniyetle uçuşunuza devam etmenize yardımcı olur. Dolayısıyla her bir acil durum olayında uygulanacak prosedürler bizim kitaplarımızda vardır. Ama burada ne oldu, bunu bilmiyoruz” sözlerini sarf etti.
BAHÇELİ: KAZA DÜŞÜNDÜRÜCÜ
Kazaya ilişkin ‘sabotaj’ iddiaları da gündeme geldi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye-Libya arasındaki samimi ve yakın diyalogların arttığı, karşılıklı hak ve çıkarların eşgüdüm halinde müdafaa edildiği bir dönemde vaki uçak kazası hem düşündürücü hem de ziyadesiyle üzücüdür” ifadelerini kullandı.
KASIM’DA DÜŞEN UÇAK VE İHA’LAR AKILLARA GELDİ
Libya heyetinin Türkiye ziyareti, Türk askerinin Libya’daki görev süresini iki yıl uzatan tezkerenin onaylanmasından ve Doğu Akdeniz’de işbirliği yapan İsrail-Yunanistan-GKRY liderlerinin zirvesinden bir gün sonra gerçekleşmişti. 3’lü zirve sonrası İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, isim vermeden Türkiye’yi işaret ederek, “Topraklarımız üzerinde yeniden imparatorluk kurmayı hayal edenlere söylüyorum: Unutun. Bu gerçekleşmeyecek” demişti. Bu gelişmelerle birlikte son 2 haftada Türk hava sahasını ihlal eden kimliği belirsiz 3 İHA ve 11 Kasım’da 20 askerin şehit olduğu C-130 uçak kazası akıllara geldi, kamuoyunda endişe oluştu.
‘RUSYA YA DA İSRAİL’İN YAPTIĞINI DÜŞÜNMÜYORUM’
Libya’yı yakından takip eden dış politika analisti Aydın Sezer, Cumhuriyet’e konuşarak, “Bunun bir kaza olma olasılığının yüksek olduğuna inanıyorum. Ankara’da bir sabotaj ya da Ankara hava sahasında bir müdahale olması durumu, Türkiye’nin yetersizliğini ve bu tip operasyonlara, provokasyonlara açık halde olduğu anlamına gelir” sözlerini sarf etti. Sezer, “İllaki bir sabotaj şüphelisi aranıyorsa, olağan şüphelileri sıralamaya başladığımız zaman bunun sonu gelmez. Mossad derler, Rusya derler, Yunan servisi derler… 3’lü zirve, ilk zirveleri değil, 10. zirveleri. Netanyahu’nun söylemleri daha öncekilere benzer. Libya tezkeresi zaten rutin bir şey” ifadelerini kullandı. “Rusya’nın Libya’ya ya da Türk hava sahası üzerinden Türkiye’ye vermek istediği bir mesaj olabilir mi” sorusuna Sezer, “Rusya İHA’lar yoluyla Türkiye’ye mesaj vermez, vermiyor. İHA’ların çoğunluğu Karadeniz’deki sinyal karıştırıcılardan kaynaklanan nedenlerle yolunu şaşırmış İHA veya SİHA’lardır. Ancak milyonda bir ihtimalle, son düşen uçak, bir İHA’ya çarpmış olabilir. Rusya’nın Libya’yı vurmak için bir nedeni de yok” değerlendirmelerini yaptı. Sezer, benzer şekilde, İsrail’in bu olayda parmağı olma ihtimaline ilişkin soruyu, “İsrail, Libya’daki diğer güç olan Hafter tarafıyla yakın ama her iki tarafla da konuşuyor. Ayrıca gerektiğinde Suriye’deki saldırılarla Türkiye’ye açık mesaj veriyor” şeklinde yanıtladı. İsrail, Suriye’de, Nisan ayında, Türkiye’nin üs kuracağı iddia edilen bir bölgeyi vurmuştu.
‘İLİŞKİLERİMİZ BOZULMAZ’
Öte yandan Türkiye son dönemde Libya’da, düşen uçaktaki askeri heyetin bağlı olduğu batıdaki Trablus hükümetinin yanı sıra, daha önce askeri olarak karşı durduğu doğudaki Hafter güçleriyle de ilişki kurmuştu. Aydın Sezer, uçağın düşmesinin iki ülke ilişkilerini etkilemeyeceğini savunarak, “Libya politikamızda bir U dönüşü gerçekleştiği için biz doğuyla da ilişki tesis ettik. Hafter’in çocukları sık sık Türkiye’ye geliyor, hatta onlara da İHA ve SİHA satmaya çalışıyoruz. Yine bugünlerde doğudaki Meclis, Trablus hükümetiyle imzaladığımız deniz yetki alanları anlaşmasını görüşüyor. Dolayısıyla Libya’nın batısındaki hükümetin Genelkurmay Başkanı’nın öldürülmesiyle ya da kazaya kurban gitmesiyle, Libya politikamızda bir değişiklik olması beklenmez. Zaten her iki tarafla da gayet iyi ilişkiler içerisindeyiz” dedi. Libya’da 2011 yılında Kaddafi’nin devrilmesinden bu yana siyasi istikrar sağlanamamış, ülke 2014’ten itibaren fiilen ikiye bölünmüştü.
kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik