Sultangazi’de meydana gelen hasarlı kaza sonrası otobüs sürücüsünü suçlayan araba şoförü, çektiği görüntüyü toplumsal medya hesaplarından paylaşarak, İETT sürücüsünün işten atılmasını istedi. Gerçek otobüsün kamerası sayesinde ortaya çıktı.
Olay, geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Mahallesi Cebeci Caddesi’nde meydana geldi. Aydın Coşkun’un kullandığı, Sultangazi-Aksaray çizgisinde seyir halindeki 34 HO 1335 plakalı İETT otobüsü ile Ahmet Diyapoğlu’nun kullandığı 34 TR 6433 plakalı araba hasarlı kaza yaptı.
Kazanın akabinde, İETT sürücüsünü suçlayan Diyapoğlu, çektiği görüntüleri toplumsal medya hesabından paylaştı. Yaptığı paylaşımda, İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu’na seslenen Diyapoğlu, “Bu kaza sizin özel halk otobüsü sürücünüz tarafından gerçekleştirildi. Sürücü aracımın sağ tarafına vurdu. Ve ilerlemeye devam etti. Kazayı fark etmediğini düşünerek peşinden gittim. Kendisini yakaladım, durdurdum. Adamın haberi yok kaza yaptığından. Dedim ki, ‘sen bana çarptın.’ Ondan sonra tutanak tuttuk. Çarptığından haberi olmayan adam tutanağa ‘sol tarafımdan gelen araç bana vurdu’ diye yazmış. Ben yerimde duruyordum. Şayet MOBESE kameraları varsa bu tespit edilebilir. Ben tespit edilmesini de istiyorum. Bu sürücünün kaza yapmaktan ötürü değil palavra söylediği için, bir tutanağa palavra yazdığı için cezalandırılmasını ve işinden atılmasını istiyorum. Bu adam herşeyi yapabilir. Ufak bir kaza için palavra söyleyen bir adam herşeyi yapabilir. Cinayet bile işleyebilir” sözlerini kullandı.
OTOBÜS SÜRÜCÜSÜ ŞİKAYETÇİ OLDU, İŞİN ASLI ARAÇ KAMERASINA YANSIDI
Diyapoğlu’nun toplumsal medyadan paylaştığı imgeleri gören İETT sürücüsü Aydın Coşkun, araç kamerasına yansıyan imajları alarak savcılığa kabahat duyurusunda bulundu.
Görüntülerde, Ahmet Diyapoğlu’nun kullandığı arabanın şerit değiştirmek için sollamaya çıktığı ve otobüse çarptığı görülüyor.
Şikayetçi olan Coşkun, “Ben toplumsal medyayı çok fazla kullanan biri değilim. Görüntüleri bana arkadaşlarım gönderdi. İzleyince ben de çok şaşırdım. Ben en sağ şeritte, kendi şeridimde giderken, bu arkadaş öndeki aracı sollamak için benim şeridime girmeye çalışıyor. Benim aracımın uzunluğunu fark edemiyor. Bana orta lastiklerin oradan çarpıyor. Aracımın içinde yolcu olduğu için ani fren yapamıyorum. Bundan ötürü da 10-15 metre ileride durdum. Ben durur durmaz o da arabası önüme kırdı. Yanıma geldi bana ‘sen ne yapıyorsun, aracıma çarptın’ dedi. Ben de kendisine aracına çarpmadığımı, aynadan gördüğümü söyledim. Daha sonra tutanak tuttuk. Ben tutanağı doldururken, benden habersiz cep telefonu ile görüntü çekmiş. Tutanak tutarken her hangi bir tartışma yaşamadık. Olağan iki uygar insan üzere tutanak tuttuk. Tutanağı tuttuktan sonra gitti. Kendisi beş dakika sonra beni aradı. Niçin tutanakta kendisinin çarptığını benim çarpmadığımı söyledi. Bende kendisine tekrar kendisinin çarptığını söyledim. Esasen 20 dakika ilerisi durak. Mecbur benim sağdan gitmem lazım. Telefonu kapattı, kısa bir mühlet sonra bana ‘seni rezil edeceğim’ diye bildiri attı. Ondan sonra arkadaşlarımın iletmesiyle toplumsal medya hesaplarından paylaştığı görüntüleri gördüm. Görüntüyü izleyince büsbütün aklım yerinden çıktı. Bu türlü bir şey olamaz yani. Görüntüde hem İBB’yi suçluyor, hem de Ekrem İmamoğlu’na sesleniyor. Beni yalancılıkla itham ediyor, işime son verilmesini istiyor. Neredeyse cinayetle beni suçlayıp, katil sıfatı yerleştirdi. Ben görüntüyü izleyince direk çocuklarım aklıma geldi. Çocuklarım toplumsal medya kullanıyor. Kaza günü akşam konuta gittim çocuğum bana ‘baba sen palavra mı söyledin? Ne yaptın?’ dedi. Çocuğuma durumun o denli olmadığını anlatmak zorunda kaldım. Ufak bir kaza için bu türlü şeylere gerek yok. Nasıl bir kindir, nasıl bir nefret duygusudur ki bir insanın işten atılmasını talep etmek, anlamadım. Bunun üzerine ben çabucak şirketi aradım ve sonraki gün araç kamerası manzaralarını aldım, hakkında savcılığa giderek, şikayetçi oldum. Yalancının mumu kamera kayıtlarıyla ortaya çıktı” dedi.