Dilovası’nda ihmalin bedeli: 3’ü çocuk 6 can… ‘Bakanlığın da sorumluluk alması, hesap vermesi gerekiyor!’

Kocaeli Dilovası’nda 3’ü çocuk 6 kişinin hayatını kaybettiği patlamanın ardından cenazeler kaldırıldı. Yakınlarını kaybeden aileler Cumhuriyet’e konuştu.

3 ÇOCUKLAR ASGARİ ÜCRET… “İMKANIMIZ YOKTU”

30 yaşındaki eşi Esma Gikan’ı kaybeden Aytekin Gikan, durumunu şu sözlerle anlattı:

“13, 12 ve 10 yaşlarında çocuklarımız var. Onlar geride kaldı… Ben eşimin o gün mesaiye kalmasını istemedim ama çağırdılar. Daha önce burayı sigortasız çalıştırdığı için şikayet etmiştik. Ama hiçbir şey yapılmadı. Burada yanıcı madde üretiliyordu ama yangın merdiveni bile yoktu. Burada 7-8 kişinin sigortası vardı, gerisinin yoktu, çoluk çocuk çalışıyordu. Daha 2 ay önce işe gitme artık dedim ama işveren kapıya kadar geldi, ‘iyi çalışıyor’ çalışsın gelsin deyip sigorta için ha bugün ha yarın diye oyalayıp durdular. Biz kiracıyız 20 bin lira kira veriyoruz, ben işçiyim. Üç çocuk… Geçinemediğimiz için mecbur çalıştı. Ben asgari ücrete çalışıyorum bu durumda olmasam eşimin burada çalışmasını istemezdim ama başka imkanımız da yoktu. ”

“GÜNLÜK 750 LİRAYA GÜVENCESİZ ÇALIŞMA…”

2 senedir eşinin bu fabrikada çalıştığını söyleyen Gikan, “Günlük yevmiye olarak 750 lira alıyordu, 100 lira da yemek ücreti veriyorlar. Sabah 8 akşam 8 çalışıyordu. Bazen akşam 10’a kadar fazla mesaiye bırakıyorlardı. Biz şikayetçi olacağız. 7 kamu çalışanı açığa alındı ama bu yeterli değil. Burası 11-12 senedir işletiliyor. Şimdiye kadar bu millet neredeydi? Hiçbir önlem yok. İş güvenliği olarak hiçbir şey yok. Yangın kapıda başladı, arkadan bir çıkış olsaydı, kaçabilirlerdi. Ama kaçamadılar. Buradaki bütün aileler şikayetçi, canımızı aldılar bizim. Tehlikeli, kimyasal madde üretiyorlar, ruhsat falan hiçbir şey yok. Bakanların da sorumlu olduğunu biliyoruz. Kaçak işlettirmeselerdi, gelip denetselerdi böyle olmazdı. Bu açığa alınan 7 kişi değil sadece, daha üstlerine gidilmeli. Bizim içimiz yandıysa onların da içi yansın. Biz bu iş nereye giderse gitsin, peşini bırakmayacağız.”

“ÖFKELİYİZ”

Esme’nin erkek kardeşleri de 17 yaşından beri çalışıyor… Onlar da inşaat işçisi… Kardeşlerden biri duygularını şu sözlerle ifade etti:

“Hem öfkeli hem üzgünüz. Öfkemiz daha ağır basıyor. Sahip çıkamadık kardeşimize. Sahip çıkabilseydik en azından çalışmazdı. Geçim derdi işte… Cumartesi sabah kalkmış işe gitmiş, kim bilir ‘çocuğuma ne alırım’ hayaliyle kalktı işe gitti… Ailemi geçindirmek için inşaatta çalışıyorum ben de. Bu memleket böyle giderse zaten bir yere varamaz. Bu tek değil her yerde böyle… Madenciler de öldü, onların da aileleri var. Şimdi ablamın geride 3 çocuğu kaldı ne yapacağız?”

“BİRBİRLERİNE SARILARAK CAN VERDİLER”

Hayatını kaybeden Tuba Taşdemir, Nisa Taşdemir, Cansu Esetoğlu amca çocuklarıydı. Kardeşleri Gökhan, patlama yaşandığında birbirlerine sarılarak can verdiklerini anlattı:

“Tuba’nın kardeşi Gökhan, “Tuba 17 yaşında 2 senedir burada çalışıyordu, Nisa ise 16 yaşındaydı, bir yıldır çalışıyordu burada. Bir küçük kardeşimiz de burada çalışıyordu, patlama günü gitmemişti sadece… İşveren çok mesai yaptırıyordu. 9’uncu sınıfta okulu bıraktı. Sonradan gitmek istedi ama gidemedi… Çalışıyordu, okuma şansı olsa okurdu. Anne babam çalışmıyordu, evde ben abim, Tuba çalışıyorduk. Evi biz geçindiriyorduk. Ben kardeşimi çok seviyordum, o da beni çok seviyordu… Nisa, Cansu, Tuba, birbirlerine sarılarak ölmüşler. Zararsız kendi halinde bir insandı.”

ARKADAŞLARI ANLATTI: DAHA ÖNCE DE KÜÇÜK PATLAMALAR OLMUŞ!

Tuba, Nisa ve Cansu'nun çocukluk arkadaşları da, kaybettikleri arkadaşlarıyla birlikte büyüdüklerini söyledi. Hala eğitime devam ettiklerini söyleyen çocuklar, Nisa, Tuba ve Cansu’nun “neden okumadıkları” sorusuna ise “yokluk” diye yanıt verdi. Çocuklar, ölen arkadaşlarını yaşam öyküsünü bu sözlerle anlattı:

“Nisa’nın anne ve babası hastaydı. Çalışmak zorundaydı. Nisa ve Tuba’nın yaşını basında hep büyük yazmışlar. Bizce fazla tepki çekmesin diye… Cansu Daha 14’ünü yeni bitirmişti. Daha önce de bu işyerinde küçük kıvılcım şeklinde patlamalar olduğunu söylüyordu arkadaşlarımız. 'Bir şey olmaz' deyip geçiliyormuş. O patlama günü de mahalleli kokudan rahatsız olduğu için kapı kilitliymiş. İşveren fazla mesaiye kalmazlar ‘kovarım’ diye tehdit ediyormuş hep. Nisa anlatıyordu…

Bu kasti olan bir şey, göz göre göre öldüler. Adalete artık çok güvenmiyoruz Olan arkadaşımıza onların ailelerine oldu. Yakınlarına kim verecek hesabını ya, belki de hiç ceza almayacaklar… Büyük ihtimalle para cezasına çevrilir çok büyük paralar da olmaz… Sonuçta burası Türkiye…”




kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik



Benzer Videolar