CHP’li Bağcıoğlu, Çelik Kubbe ve Kaan’ın acil, uçak gemisinin ise lüks olduğunu söyledi: ‘Kaynak kısıtlı tehdit büyük’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Emekli Tümamiral, Yankı Bağcıoğlu Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
- Yakın zamanda Rusya’nın gölge filosu Ukrayna tarafından vuruldu. Sonra bizim Ukrayna limanlarındaki ticari gemilerimiz Ruslar tarafından vuruldu. Karadeniz’de risk artıyor mu, Türkiye bunun neresinde?
Rusya/Ukrayna Savaşı’nda kara harekatıyla artık ilerleme kaydedilmiyor. Kara cephesi durağan hale gelince hava harekatına yöneldiler. Ukrayna Rusya’nın petrol rafinerilerini, Rusya da Ukrayna’nın merkezi ısıtma ve enerji tesislerini vuruyor. İkisinin de amacı karşı tarafın harbe devam azim ve iradesini kırmak. Rusya’nın gölge filosunun üç tankerinin vurulması bizim münhasır ekonomik bölgemiz içinde oldu ama bu durum devletlere güvenliği sağlama yükümlülüğü getirmiyor. Arama kurtarma faaliyetlerini zorunlu kılıyor. Bizimkiler de saldırıya uğrayanları kurtardı. Ukrayna limanında vurulan gemimizle ilgili ise farklı rivayetler var. Gıda taşıdığı ama içinde jeneratörler de olduğu iddia ediliyor. Rusya Ukrayna’nın enerji ve ısıtma sistemlerini hedef aldığı için jeneratörlerin bunları ikame edeceği söyleniyor.
- Savaş zamanı jeneratör taşımak sıkıntılı mı?
Jeneratör harp malzemesi değil. Askeri olarak da hukuksal olarak da jeneratör taşımanın bir sıkıntısı yok.
- Biz tam bunları konuşurken bir İHA Ankara sınırına kadar geldi ve düşürüldü. İHA başkente nasıl ulaştı?
Bence tespit edilmiş, takip edilmiş ve vurulmuş.
‘30 YIL GEÇ KALDIK’
- Takip edilmiş dahi olsa Ankara sınırına kadar gelmesi Türkiye’nin çatısının kapanmasının önemini ortaya koymuyor mu?
Savunma sanayinde bu konuya öncelik verilmemesini sert eleştirebiliriz ama TSK’yı ayrı bir yere koymalıyız. Görev yapanların moral motivasyonu düşürülmemeli. Buradan ders almalı ve zafiyeti düzeltmeliyiz. Hava tehdidi onlarca yıldır var. Körfez krizi döneminde entegre hava savunma sistemimiz, tıpkı İsrail’in yaptığı gibi yapılmalıydı ama olmadı. 30 yıllık gecikmeyle 2024’te Çelik Kubbe’ye başlandı. Az sayıda F16’nın envantere girmesi de ayrı bir sıkıntı. Kaan önemli bir kazanım ama uçması 2035’i bulacak. Savunma sanayinde gelişen tehdide karşı tedbir alınması lazım. Bugün savunma sanayinde 3 binden fazla proje var. Bunlar milli güvenlik esas alınarak önceliklendirilmeli. Çünkü kaynak kısıtlı tehdit büyük. Bürokratların kariyer hesapları veya iç politikaya yönelik seçim yatırımı için kullanılacak projelere kaynak ayıracak durumumuz yok.
- Öncelik verilmemesi gerekenlere mi kaynak ayrılıyor?
Örneğin uçak gemisi gündemde. Uçak gemisi 2017/18 yıllarında Deniz Kuvvetleri’nde de hedef olarak konmuştu ama uçak gemisi şu an Türkiye için bir lüks. Çünkü uçak gemisinin maliyeti çok büyük. Öncelikle Çelik Kubbe’yi bitirelim. Kaan uçsun.
- MSB İHA’nın hangi ülkeye ait olduğuna ilişkin neden bilgi vermedi sizce?
Karadeniz’de Türkiye dışında uçabilecek üç İHA var. Ukrayna, Rusya ve ABD. NATO son dönemde Karadeniz’de taraf olmamak için İHA uçurmuyor. MSB ilk açıklamada “Kontrolünü kaybetti” dedi. Öyle olabileceği gibi bilinçli olarak Türkiye’nin reaksiyon ölçme faaliyetlerini öğrenmek de olabilir. Çünkü bunu Almanya, Danimarka ve Polonya’da yaptılar.
- Türkiye Rusya/Ukrayna savaşında bir yere mi çekilmek isteniyor?
Geçmişte de Karadeniz’e kıyısı olmayan, NATO sözleşmesine tabi devletlerin kolayca girmesi için kafalarında değişik yöntemler vardı. Bugün de Türkiye’nin savaşa dahil olması için girişimler olabilir ama Türkiye Karadeniz politikasını yıllardır çok temkinli, tutarlı ve doğru uyguluyor. Türkiye’nin gerek Montrö’yü uygulaması gerek Rusya ve Ukrayna ile ilişkilerini hemen hemen eşit yürütmesi bu konudaki girişimleri boşa çıkarıyor.
- Karadeniz’in “barış denizi” olarak anılması Montrö sayesinde ama ABD başta olmak üzere memnun olmayan ülkeler var. Mortrö’nün esnetilme ihtimali olur mu?
Montrö Karadeniz’deki güvenliğin en büyük teminatı. Esnetilmesine ihtimal vermiyorum. Çünkü Montrö’yü Türk milleti sahiplendi. Montrö’nün uygulanmasının savaşın şiddetini nasıl düşürdüğü de emekli amirallerimizin uyarılarında ne kadar haklı olduğu da net görüldü.
- Son olaylara baktığınızda Türkiye Karadeniz’de ekstra önlemler almalı mı?
Savaşın başladığı Şubat 2022’den bugüne kadar Türk hava sahasına İHA/dron sızması sadece Haziran 2022’de Gümüşhane’de Orlan 10 İHA’sı ile bir kez olmuşken, son bir hafta içerisinde üç İHA/dron sızmasının yaşanması dikkat çekici. Kırım veya Karadeniz’deki Rus gemilerinden atılması, araçların kontrol dışına çıkması muhtemel olmakla beraber provokasyon girişimlerinin de olması ihtimal dahilinde. İHA’ların kim tarafından veya hangi nedenle gönderildiğinden bağımsız olarak, bütün olasılıklar göz önünde bulundurulup önlem alınmalı.
- Ne gibi önlemler alınmalı?
Savunma sanayisi yönetiminde tehdit temelli ve sonuç odaklı bir paradigma değişikliğine gidilmeli. Yönetim yapısı; siyasi saiklerden, firma kayırmacılığından ve günübirlik tercihlerden arındırılmalı. Kaynak aktarımı, kritik ve acil projelere yönlendirilmeli. Bölgesel tehditler dikkate alınarak; Hava Kuvvetleri Komutanlığı alarm–reaksiyon nöbeti konuş üsleri ve hazırlık seviyeleri yeniden düzenlenmeli. Hızlı ve kesintisiz reaksiyon için, angajman kurallarının ilan ve iptal yetkisi Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na devredilmeli. Karadeniz başta olmak üzere tehdit artışı yaşanan bölgelerde hava gözetleme faaliyetleri, fırkateyn ve korvetlerle desteklenmeli. Sayıca yetersiz kalan HİK uçaklarını tamamlamak üzere; MURAD AESA radarıyla donatılmış AKSUNGUR ve AKINCI TİHA’lar, tamamlayıcı unsur olarak kullanılmalı.
Küçük İHA ve drone tehditlerinin ülke içinden fırlatılma ihtimali göz önünde bulundurularak, kolluk kuvvetleri gerekli önlemleri almalı. Sahil Güvenlik Komutanlığı, tehdit bölgelerindeki yabancı bayraklı gemi trafiğini yakından izlemeli. Olası provokasyonlara karşı; askeri birlikler ve kritik tesislerde kuvvet koruma tedbirleri artırılmalı.
AVRUPA’DA ‘SIRA BİZE GELİR’ KORKUSU VAR
- NATO Genel Sekreteri Rutte, Rusya’nın önümüzdeki beş yıl içinde Avrupa’ya saldırabileceğinden söz etti. Sizin öngörünüz nedir?
Avrupa güvenlik ve refah dengesi arasında refahı seçti. İkinci Dünya Savaşı’nın en iyi ordusu Almanya dahi harekat yeteneğini kaybetti. AB yıllardır NATO ve ABD’ye sırtını dayamış durumda. Ama Rusya/Ukrayna Savaşı’ndan sonra sıranın kendilerine geleceği korkusu arttı. Avrupa’yı esas endişelendiren Rusya’nın Ukrayna’da başarılı olması durumunda Avrupa ülkelerine yönelmesi. Burada da öncelikli hedefler Baltık devletleri olacak. Avrupa’nın endişesi normal seviyede. Artık ihmal ettiği güvenliği yeniden tesise çalışacak. Refahtan taviz verip güvenliğe dönecek.
- Trump NATO’dan şikayetçi, AB’den özellikle savunma harcamalarının oranını yükseltmesini istedi...
Trump her gün ayrı bir şey söylüyor. Ama iş ciddileşirse ABD’nin Avrupa’yı tamamen yalnız bırakıp bırakmayacağı bir soru işareti.
- NATO çöker mi?
NATO dünya tarihinin en organize savunma teşkilatı. NATO’nun devam etmesinde ABD’nin duruşu çok önemli. Karşı olan çok var ama ben bu ortamda NATO’nun çökeceğine inanmıyorum. Ama Avrupa kendi güvenlik sistemini kurmaya çalışabilir. AB’nin silahlı birliklerini organize etme, tehdide hazır olma yönünde girişimleri var. Ama birçok kabiliyet açısından NATO’ya muhtaç. AB’nin refahtan güvenliğe geçişi, ABD’nin “NATO’ya katkılarınızı arttırın” ısrarı olacak. Bu güvenlik riskleri sürdükçe hem AB’nin askeri gayretleri hem de NATO’nun varlığı devam edecek.
- Güvenlik söz konusu olunca Batı liderleri sıklıkla Türkiye’yi, Türk ordusunu söylemlerinde dile getiriyor. Bu bir fırsat olarak mı görülmeli yoksa temkinli mi olunmalı?
Temkinli olmalıyız. AB samimiyetini şöyle gösterebilir: AB’nin savunma sanayi ile ilgili “SAFE” programı var. Bu programla savunma sanayinin geliştirilmesinde AB devletlerine değişik imkanlar veriliyor. Burada öncelik AB üyelerine. AB üyesi olmayan devletlerin katılması için oy birliği gerek. Türkiye’nin katılmasına yönelik Yunanistan ve GKRY’nin karşı girişimleri var. AB ülkeleri, bunları bertaraf edip Türkiye’nin bu projelerden pay almasını sağlamalı. AB, Türk askerini konuşmadan önce Türkiye’nin savunmasına desteğini göstermeli.
‘YUNANİSTAN BİZE TEHDİT OLAMAZ’
- Bir yandan da Yunan Savunma Bakanı Dendias’ın Türkiye’yi hedef alan ifadeleri oldu. MSB açıklama yapıyor ama yeterli mi?
Dendias, iç politikaya oynayan biri, siyasi hedefleri var. Ege adalarının askeri olarak silahlandırılması çok bir şey fark etmez. Yunanistan, Türk ordusunun elindeki imkan ve kabiliyetler değerlendirildiğinde istediği kadar adaları silahlandırsın Türkiye’ye tehdit olamaz. Doğu Ege adaları gayri askeri statüdeki adalar ama bir Yunan bakan uluslararası hukuku yerle yeksan eden açıklamalar yapıyor. Burada önemli husus şu: Yunanistan Doğu Ege adalarına İsrail’den aldığı silah sistemlerini koyuyor. Elbette bir harp başladığında gereken yapılır, bize sıkıntı olamaz ama İsrail tarafından verilen radarlar Ege ve Akdeniz’i kontrol edebilecek kabiliyette.
- Ne demek oluyor bu?
Yani Ege ve Adeniz’deki Türk hava kuvvetlerinin faaliyetlerinden İsrail haberdar olur. Bu bir farkındalık yaratır. Bu durum Yunanistan, İsrail ve GKRY’nin birlikteliğini ortaya koyuyor.
- Bu üçlü 22 Aralık’ta da devlet başkanlarının katıldığı bir zirve yapıyor...
Bunların zirveleri enerji, savunma gibi farklı alanlarda sürekli oluyor. Bir yandan da Türkiye ve Yunanistan arasında güven artırıcı önlemler sürüyor. Onların heyetleri Türkiye’ye geliyor, biz Yunanistan’a gidiyoruz. Bu toplantılarda Dendias’ın sözlerinin Yunanistan’a gösterilmesi gerek.
- Yunanistan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözlerini anımsatabilir...
O da aynı bir konu... O dönem cumhurbaşkanı ve Hulusi Akar tarafından Ege’deki adaların silahlandırılması konusu çok gündeme getirildi ama sonra bıçak gibi kesildi. Şu an Ege’deki adaların silahlandırılması ile ilgili herhangi bir tepki yok. Bir şekilde güven artırıcı önlemler toplantılarında bunların gündeme getirilmesi gerek.
- Bir dönem sürekli gündem olan Mavi Vatan da bıçak gibi kesildi...
Mavi Vatan’ın içinde ticaretten spora kadar denizle ilgili her şey var. Deniz yetki alanları bunun bir bölümü. Mavi Vatan ile ilgili olumsuz yorum yapanlara bir bakın kesinlikle bu kavramın ne olduğunu, muhteviyatını bilmiyorlardır. Şu an seçim dönemi hatırlanan bir iki cümlenin içinde geçen bir kavram olarak kaldı. Türkiye Doğu Akdeniz’de hakları olan ama aynı zamanda tartışmalı kritik bölgelerde Aralık 2020’den beri sondaj yapmadı.
- Lübnan ile GKRY de anlaşma yaptı, geç kalmıyor muyuz?
Suriye Hükümeti ABD ve AB tarafından tanınıyor. Belki Suriye ile Türkiye anlaşmaya gidebilir.
- Suriye’de hala ABD büyükelçisi yok...
Tom Barrack özel temsilci olarak her şeye bakıyor. “Geç mi kaldık” dediniz, bizim 2019’da yetki alanlarımızı deklare ettiğimiz bir harita var. Orada şu an hiçbir devlet araştırma yapamıyor. Deniz Kuvvetleri bunu engelliyor. Bu bir kazanım. Onların sondaj yaptığı alanlar Kıbrıs’ın güneyinde.
- Türkiye’nin deklare ettiği ve kimsenin de araştırma yapmadığı bizim bölgemizde biz neden sondaj yapmıyoruz?
AB ve ABD’nin tepkisi nedeniyle yapmıyoruz. Bizim sondaj ve araştırma yapmamamız AB’nin takdiri ile karşılanıyor. Kendi alanımıza kimseyi sokmuyoruz ama GKRY’nin adanın güneyinde yaptığı araştırmalarda KKTC’nin de hakkı var. Bunun da sürekli gündeme getirilmesi lazım.
‘TÜRKİYE ATEŞTEN GÖMLEK BİR COĞRAFYADA’
- Karadeniz’i, Akdeniz’i Ege’yi konuştuk. Güneyde de SDG/YPG var. Haritamıza karşıdan bakınca fazla çevrili ve tehlikeli görünmüyor mu?
Türkiye ateşten gömlek bir coğrafyanın içinde. PKK, Yunanistan’ın adalardaki oldu bittileri, Kıbrıs’ta yaşananlar... Ateşten gömlek gibi bir coğrafyada Türk Silahlı Kuvvetleri çok güçlü ve caydırıcı olmalı. Temel prensip olarak TSK siyaset dışı kalmalı. Atama ve terfilerde siyasi müdahale olursa Türk ordu gücünü kaybeder.
Modern silahlara sahip olsanız da onlara hayat verecek olan moral motivasyonu yüksek ve liyakatli personeldir. Maalesef TSK emekli personeli zorlu ekonomik şartlarda eziliyor, emeklilerin hemen hepsi yoksulluk sınırı altında emekli astsubaylar ise açlık sınırı altında maaş alıyor. Emekli binbaşılar ve uzman erbaşların da maddi durumları gerçekten çok kötü.
‘ASKERİ CAYDIRICILIK VE DİPLOMASİ ÖNEMLİ’
- Suriye’nin kuzeyine yönelik bir harekat ihtimali var mı?
SDG/YPG, ABD tarafından eğitilmiş donatılmış silahlı bir varlık. Bu silahlı varlık Suriye’deki diğer gruplardan daha güçlü durumda. İleride Türkiye için sıkıntı yaratabilir. Buradaki temel konsept, hiçbir silahlı varlığın Türkiye’ye tehdit olmaması yönünde tedbir alınması. En ideali SDG/YPG’nin silahlarını bırakması. Bırakmazlarsa askeri çözüm gündeme getiriliyor. Ama bu, ABD ile ortaklaşa çözülecek bir sorun. Askeri caydırıcılıkla diplomasi birlikte yürütülmeli. Devletin elindeki istihbarat bilgileri bizde yok. ABD ile temaslarda ne görüşülüyor bilmiyoruz.
‘TARİHSEL BİRİKİM YOK EDİLİYOR’
- Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konuşulurken, sizin de mezunu olduğunuz 15 Temmuz’dan sonra kapatılan Heybeliada Deniz Lisesi’nin açılması gündeme hiç gelmiyor. Yorumunuz nedir?
Ruhban Okulu ile ilgili sürecin yasal olarak ilerleyeceğini düşünüyorum ama askeri liselerin tekrar açılmasına yönelik bir girişim yok. Milli Savunma Üniversitesi rektörü daha önce askeri liselerin faydalı olduğu yönünde demeçler verdi ama “Askeri sağlık sistemi zorunlu” da demişti. Bir gelişme olmadı. Dolayısıyla bu sadece demeçlerde kalıyor. Liselere bir reform gerekliydi ancak yerle yeksan etmeye gerek yoktu. 1773’te kurulan deniz lisesi ve harp okulu 18 Kasım’da yıl dönümü kutladı. Yüzlerce yıllık bir okul, bir kültürden söz ediyoruz. Bir imzayla birkaç saniyede kapatıp tarihsel birikim ve kültürü bir anda yok ediyorsunuz. Ben ancak askeri liselerin ve astsubay hazırlama okullarının bizim iktidarımızda açılacağını çok net söylemeliyim. Ama 14 Temmuz 2016’daki gibi olmayacak. Aradan 9 yıl geçti. Gençlerin, TSK’nın ihtiyaçlarına göre eğitimi revize edeceğiz.
PORTRE
1967’de İstanbul’da doğdu. Ortaokulu Tarsus Amerikan Lisesi’nde, liseyi Deniz Lisesi’nde okudu. Deniz Harp Okulu’ndan teğmen olarak mezun oldu. Mons/ Belçika’da NATO Harekat Komutanlığı’nda 3 yıl süre ile karargah subayı olarak çalıştı. Askeri Casusluk ve Balyoz kumpas davalarında yargılanıp beraat etti. Amiral olarak; 4 yıl Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı, vekâleten bir yıl Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı ve 4 ay Deniz Kuvvetleri Komutalığı Kurmay Başkanlığı görevlerinde bulundu. Ardından bir yıl süre ile Amfibi Görev Grubu ve Foça Garnizon Komutanlığı görevini yaptı. 2021’de YAŞ kararı ile emekli edildi.
kaydırmaya devam ederek gündemden son dakika ve magazin haberlerine havadiskolik.com üzerinden anında erişebilirsiniz ve bizi twitter hesabımızdan takip etmeyi unutmayın ! https://x.com/havadiskolik