DOLAR 32,5700 % 0.24
EURO 34,9811 % -0.02
STERLIN 40,7796 % -0.08
FRANG 35,6963 % 0.2
ALTIN 2.449,73 % 0,55
BITCOIN 64.506,25 0.414
Editör Havadis TÜM YAZILARI

SU BİZİ DİNLİYOR MU?

Yayınlanma Tarihi : Google News
SU BİZİ DİNLİYOR MU?

Uzun yıllardır bilimsel araştırmalara konu olan ‘suyun hafızası’ hakkındaki gelişmeler, suyun bir kayıt cihazı olduğu gerçeğini yapılan bilimsel deneylerle ortaya koyuyor. Suyun bilinci var mı? sorusuna cevap bulabilmek için yıllarca bu konu üzerinde çalışan bilim insanlarından Dr. Masaru Emoto, suyun bilgi toplama özelliğini kanıtlayan isimlerden… Emoto, suyun duygu ve düşüncelerimizi kaydettiğini, ona söylenilen olumlu ya da olumsuz sözcüklere göre değişikliğe uğradığını mikroskop altında inceleyerek fotoğraflamış. Elde edilen bilimsel verilerin ışığında ortaya çıkan sarsıcı gerçek, tüm insanlığa suyun gücünü hatırlatır nitelikte… Tüm dünyayı ve bedenimizi dinleyen yaşam kaynağımız olan suyun hafızası hakkında yapılan deneylere birlikte göz atalım.

Su, en temel yaşam kaynağımız. Dünyadaki tüm canlıların varlığını sürdürebilmesi için ilk olarak suya ihtiyaç var. Su varsa; yaşam var. Ve en temel besin maddemiz olmasının dışında kadim çağlardan bu yana şifasının gücü de biliniyor. Öyle ki, eski zamanlarda insanlar yaralarını iyileştirmek, güçlenmek ve şifa bulmak için sudan yararlanmış. 20.yüzyılın sonlarında yapılan bilimsel çalışmalar da suyun gücünü kanıtlar nitelikte…

Dünyamızın 4’te 3’ünün, bedenimizin yüzde 70’inin su olduğunu düşünürsek, suyun hafızası hakkında yapılan çalışmalar neticesinde elde edilen sonuçlar, nasıl büyük bir zekanın parçası olduğumuzu idrak etmemizi sağlıyor.

MASARU EMOTO VE ‘SUYUN HAFIZASI’

Japon bilim insanı Dr. Masaru Emoto, uzun yıllar boyunca bu konu hakkında araştırmalar yapmış. Ve yaklaşık 10.000 deney sonucunda, suyun konuşulan kelimelerden, dinlenilen müziklerden, filmlerden, özetle her şeyden etkilendiğini ve bilgi toplama özelliği ile kaydettiğini yaptığı bilimsel araştırmalar neticesinde ortaya koymuş. Her ne kadar bu deneyler tartışmalara konu olsa da, “suyun hafızası” hakkında araştırma yapan pek çok bilim insanı bulunuyor.

Emoto’nun yaptığı çalışmalara göre, suya sevgi sözcükleri söylendiğinde, klasik müzik dinletildiğinde uğradığı değişiklik su kristallerini güzelleştirirken; olumsuz ve kötü sözcükler söylendiğinde, kristaller dağınık bir görüntü oluşturmuş. Su hakkında çeşitli araştırmalar yapan Emoto, dünyanın farklı yerlerinden aldığı suları kapların içerisine koyarak, üzerine aptal ve teşekkürler yazıp dondurmuş. Elektron mikroskobuyla fotoğrafını çektiği su damlaları farklı bir kristal yapısında görüntülenmiş. Sözcüklerin ve suya yüklenen anlamların titreşimleri suyun moleküler yapısını bozarak, bozuk ve dağınık görüntüler vermiş. Takdir ve teşekkür sözcüklerinin yer aldığı suda, simetrik ve güzel fotoğraflar elde edilmiş.

Deneyleri defalarca tekrarlayan Japon bilim insanı Emoto, su kristallerine klasik müzik dinleterek, dua ederek, güzel sözler söyleyerek, sudaki kirli hafızanın temizlenebileceğini söylüyor. Almanya’da yapılan başka bir çiçek deneyine baktığımızda ise, Emoto’nun suyla ilgili çalışmalarını desteklediğini görüyoruz. Bu deneye göre, iki farklı su kabına konulan farklı türdeki çiçeklerin görüntüsünü kopyalan su damlacıklarında, bulundukları kaptaki çiçeklerin desenleri görülüyor.

Suyun hafızasıyla ilgili pek çok araştırma yapan bilim insanı bulunmakla birlikte, Dr. Jacques Benveniste’nin de bu alanda birçok çalışması olduğunu belirtelim. 1980’li yıllarda su üzerinde çalışmalar yapan Benveniste, suya bir miktar zehirli madde katarak karışımı yüksek hızda sulandırmış ve bu yöntemle suyun içerisindeki zehri yok etmeye çalışmış. Ancak, karışımı ne kadar sulandırsa da zehirli maddenin yok olmadığını görmüş. Deneyin ikinci aşamasında, suya zehirli madde katmak yerine frekansını yüklemiş. Ve sonuç olarak bir önceki etkinin aynısını gözlemlemiş. Yani Benveniste’nin çalışmasına göre su, tıpkı zehirli maddenin doğrudan katıldığı su kadar zehirli bir etki oluşturmuş.

Suyun hafızası olduğunu bu çalışmayla destekleyen Benveniste, bilim dünyasını önemli ölçüde etkilemiş. Her ne kadar karşı tezler olsa da, bu alanda araştırma yapan bilim insanlarından biri de profesör Madeleine Ennis olmuş. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde çalışan akademisyenlerin birbirinden bağımsız olacak şekilde suyla ilgili deney yapmasını isteyen Ennis, çıkan sonuçların arasındaki benzerlik karşısında şaşkınlığa uğramış.

Aynı deneyleri tekrarlayan ancak hiçbir bilimsel kanıta ulaşamayan başka bilim insanları da olmuş. Ancak son yıllarda su üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki, su hücreler arasındaki bilgi alışverişini sağlıyor ve buna göre konuştuğumuz her kelimenin yaydığı frekans (titreşim) su tarafından kaydediliyor. İnsanlık tarihinden bu yana günümüze kadar gelenlerin, su üzerindeki etkisini düşündüğümüzde, durum çok farklı bir boyut kazanıyor. Buna göre, Atalarımızdan gelen etkilerin suda kayıtlı olduğunu görüyoruz ve büyük bir zekayı idrak ediyoruz. Tam da bu noktada suyun bilinci olduğunu anlıyoruz.

Örnek verecek olursak; iyileşmek için okunan dualı sular, sevdiklerimizi yolcu ederken korunmaları niyetiyle arkalarından su dökerek uğurlamamız, “su gibi ömrün olsun”, “su gibi ezberle”, “su gibi aziz ol” deyimleri ve daha nicesi suyun bilincine ve gücüne atfedilen sözler değil mi? Su üzerine yapılan tüm çalışmalardan anlıyoruz ki; her şey enerji. Ve enerji belki de bilincin kendisi…

Yaradan’ın yoktan var ettiği kainatta, enerjiye duygu, his ve düşüncelerimizle şahitlik ediyoruz. Ve su, adeta bu şahitliğin aracısı gibi… Her ne kadar farklı görüşler olsa da, genele baktığımızda ağzımızdan çıkan sözlerin, ifadelerin, davranışların iz düşümünü yaşamımızda deneyimlemişizdir. Buradan hareketle, her olumlu ya da olumsuz düşüncede, bedenimizdeki ve dünyamızdaki suyun niteliğini belirlediğimizi hatırlayalım. Ölmeyen, canlı sonsuz bir hafızadan söz ediyoruz. Varsa şayet; bu hafızadaki kirleri sevgiyle temizleyelim.

Dr. Masaru Emoto der ki; “Kelimeler doğanın titreşimleridir. Bu nedenle, güzel sözler güzel doğayı oluşturur. Çirkin sözler çirkin doğayı yaratır. Bu, evrenin temelidir.”