DOLAR 32,5096 % 0.27
EURO 34,6156 % 0.3
STERLIN 40,5148 % 0.31
FRANG 35,6426 % 0.19
ALTIN 2.500,14 % 0,68
BITCOIN 2.068.109 -1.312
Editör Havadis TÜM YAZILARI

Yüzyılı Aşan Lezzetin Tarih Kokan Adresi: Vefa Bozacısı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Yüzyılı Aşan Lezzetin Tarih Kokan Adresi: Vefa Bozacısı

Osmanlı döneminden, Cumhuriyet’in kurulduğu yıllara kadar asırlara tanıklık etmiş ve uğradığı değişiklikle tarihi lezzetine katmış olan geleneksel kış içeceğimiz boza, aldığı semtin adını yıllardır gururla taşıyor. Vefa Bozacısı’nın hikayesine odaklandığımız yazıda, bozanın tarihsel sürecine de kısaca değinerek aktarmaya çalıştık. Bir semt adından daha fazlası olan Vefa’nın Boza’yla buluşmasının hikayesine başlayalım.

Bozanın ilk ortaya çıkışı, kaynaklara göre 8000 – 9000 yıl öncesine dayanıyor. Mezapotamya’dan başlayan tarihiyle dikkat çeken boza, Osmanlı zamanında en parlak dönemini yaşamış. Ancak aktarılan bazı bilgilere göre, Osmanlıda rağbet gören bu içecek çok sevilmesine rağmen II. Selim tarafından kısıtlanmış. İçerisine afyon katılarak tüketildiği tespit edilen bozanın, alkollü çeşitleri de üretilmiş. Ve dönemin bozahaneleriyle meyhaneleri bir tutulmaya başlanmış. IV. Sultan Mehmed 1670 yılında içki yasağı getirerek, bozahaneleri kapattırmış. 19.yüzyıla geldiğimizde ise, alkollü bozaların yerini tatlı ve alkolsüz bozalar almış.

Osmanlı’dan bu yana lezzetine lezzet katarak günümüze kadar ulaşan bu tarihi içecek, Hacı Sadık Bey’in Arnavutluk’tan İstanbul’a uzanan yolculuğu ile bambaşka bir hale dönüşmüş. 1876 yılında, Vefa semtinde boza dükkanı açan Hacı Sadık Bey, dönemin esnafını inceleyerek bozayı yeniden yorumlamış. Sulu ve ekşi olan bozayı, daha az ekşi, kıvamlı ve sarı şekilde hazırlayarak elde ettiği lezzetteki değişiklik, mahalle halkı tarafından yoğun bir ilgiyle karşılanmış. Zamanın aristokrat aileleri de bozanın meftunu olunca Hacı Sadık Bey, seyyar olarak sattığı bozayı, 1876 yılında ilk ticarethanesini açarak bir marka haline getirmiş. Öyle ki, lezzeti ve adı ülke sınırlarını aşan Vefa bozacısı, Hacı Sadık Bey’in 4. nesil aile fertleriyle varlığını sürmeye devam ediyor. Daim olsun diyelim.

Vefa Bozacısının tarihi mekanında ise, hala geçmişin izlerini görebilmek mümkün. Mekan restore edilmesine rağmen, eski İstanbul’un dokusunu yaşatan bir zamanın içerisinde hissediyorsunuz. Kısacası boza ‘Vefa’ya vefalı diyebiliriz.

ATATÜRK’ÜN İÇTİĞİ BOZA BARDAĞI

Vefa Bozacısı’ndan bahsetmişken, Atatürk’ün köşesine değinmemek olmaz. Kaynaklara göre, yaveri Salih Bozok, Mustafa Kemal Atatürk’ün sıklıkla buraya boza içmeye geldiğini söylüyor. 1937 yılında Atatürk’ün burada boza içtiği bardak hala muhafaza ediliyor. Boza içerken oturduğu köşenin üst bölümünde bardak sergileniyor.

FAYDALARI

Kış aylarının vazgeçilmezi olan bozanın faydaları ise saymakla bitmez. Darı irmiği, su ve şekerden yapılan bu mayalı içecek, leblebiyle buluştuğunda tam bir vitamin deposu. İçerisinde B vitamininin 5 türünü bulunduran boza, sindirim ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Günlük enerji ihtiyacını karşıladığı gibi sinir sistemini de yatıştırıyor. Kronik rahatsızlıkların tümüne iyi gelen boza, tam bir şifa deposu! Süt yapıcı özelliği ile emziren annelere de tavsiye ediliyor.