Ölümü Associated Press tarafından teyit edilen Mehran Karimi Nasseri’nin, polis ve sıhhat vazifelilerinin müdahalesine karşın kurtarılamadığını yazdı. Haberde yetkililerin, Nasseri’nin son haftalarda tekrar havalimanında yaşadığını belirttikleri tabir edildi…
Ölümü Associated Press tarafından teyit edilen Mehran Karimi Nasseri‘nin, polis ve sıhhat vazifelilerinin müdahalesine karşın kurtarılamadığını yazdı. Haberde yetkililerin, Nasseri’nin son haftalarda tekrar havalimanında yaşadığını belirttikleri tabir edildi.
“Sir Alfred” ismini da kullanan Nasseri, Charles de Gaulle Havalimanı Terminal 1’de yaşıyordu. Buraya birinci kere 1988 yılında, İskoç bir annesi olmasına karşın İngiltere’nin siyasi sığınma talebini reddetmesi üzerine yerleşti.
Nasseri’nin kendisini “vatansız” ilan ettikten sonra havaalanında ikamet etmesi, şuurlu bir tercih haline geldi. Nasseri’nin bavulunu her vakit yanında taşıdığı, vaktini okuyarak, günlük yazarak ve iktisat çalışarak geçirdiği bildiriliyor. Nasseri havaalanından birinci defa 2006 yılında, terminale birinci yerleşmesinden 18 yıl sonra hastaneye kaldırıldığı vakit ayrıldı.
İki sinemaya ve birçok sinemaya husus oldu
Onun bu alışılmadık durumu, Steven Spielberg‘in 2004 yılında çektiği ve Tom Hanks‘in, Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) girişi reddedildikten sonra New York’taki John F. Kennedy havaalanında ikamet eden Doğu Avrupalı bir adamı canlandırdığı “Terminal” sinemasına ilham kaynağı oldu. 2003 yılında New York Times, Spielberg’in üretim şirketi DreamWorks’ün, Nasseri’nin hayat öyküsünün haklarını yaklaşık 250 bin dolara satın aldığını bildirdi.
Nasseri ayrıyeten başrolünde Jean Rochefort’un oynadığı 1993 üretimi Fransız sineması “Tombés du ciel”e de ilham kaynağı olmuştu. Milletlerarası arenada “Lost in Transit” ismiyle gösterime giren sinema, pasaportunu kaybettikten sonra birkaç gün boyunca havaalanında kalan bir adamı bahis alıyordu. Nasseri, kurgu sinemaların yanı sıra çok sayıda belgesel ve gazete makalesine de husus oldu.