DOLAR 32,5209 % -0.09
EURO 34,7918 % -0.23
STERLIN 40,4692 % -0.13
FRANG 35,5809 % -0.34
ALTIN 2.421,21 % -0,37
BITCOIN 66.366,00 0.42
Editör Havadis TÜM YAZILARI

Medeniyetin Sıfır Noktası: Göbeklitepe

Yayınlanma Tarihi : Google News
Medeniyetin Sıfır Noktası: Göbeklitepe

İnsanlık tarihini yeniden sorgulatan “Göbeklitepe” ortaya çıktığı günden bu yana insanlığın ve dinlerin tarihi ile ilgili tüm bildiklerimizi yeniden öğrenmemiz gerektiğini hatırlattı. Milattan önce 10.000 yılına kadar uzanan bu yapının tarihin en eski dini merkezi olduğu tespit edildi. Başka teoriler de mevcut ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki, bu keşifle birlikte hafızamızdaki yerleşik tarih anlayışı tamamen değişti. Sadece bir mabed olmanın çok daha ötesinde gizemleri içerisinde barındıran bu yapıyı gelin birlikte tanıyalım.

Göbeklitepe, insanlık tarihini yeniden yazdı. Keşfedildiğinden bu yana tüm dünyanın çekim merkezi haline geldi. İnsanlığın ve dinlerin tarihi ne zaman başladı? sorusunu tekrar sormamıza vesile oldu.

Yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan bulgular, bu yapının bir ibadet merkezi olduğunu kanıtlar nitelikte olsa da farklı teorilerde bulunmakta… Göbeklitepe bir yaşam alanı mıdır? Dinsel ritüellerin yapıldığı bir yer midir? Hangi amaçla yapıldı? İnsanlık tarihi açısından önemi nedir? Nerede? Nasıl keşfedildi? Nasıl yapıldı? gibi soruların cevabına yazımızda yer vereceğiz.

Göbeklitepe Nerededir?

Göbeklitepe, Şanlıurfa’nın 20 km kuzeydoğusunda Örencik köyü yakınlarında yer almaktadır. Şehir merkezinden toplu ulaşım kullanarak gidebilmek mümkün. Özel araçla gidecek olanlar, Şanlıurfa şehir merkezinden yarım saatte Göbeklitepe’ye ulaşabilir.

Göbeklitepe’nin Keşif Yolculuğu

Kaynaklara göre, Göbeklitepe’nin keşfi 1983 yılına dayanıyor. O yıllarda tarlasını süren bir çiftçinin bulduğu oymalı taş dikkatini çekiyor ve bunu Urfa Müzesi’ndeki yetkililere götürüyor. Ancak yeterince üzerinde durulmadığı için değeri anlaşılamayan kalıntı, Alman arkeolog Prof. Klaus Schmidt’in 1995 yılında başlatılan kazı çalışmalarının başına geçmesiyle birlikte anlam kazanıyor.

Şanlıurfa Müze Müdürlüğü’nün 1995 yılında başlattığı çalışmalarda, Prof. Dr. Klaus Schmidt bilimsel danışman olarak yer alıyor. Schmidt’in katkısıyla çalışmalar başlıyor.

Bir bilgiye göre, bölgede başlayan kazı çalışmaları, 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ile Chicago Üniversitesi’nin ortaklaşa kurduğu ekip çalışmaları ile gündeme geliyor ancak bir şekilde üzerinde durulmayınca, Amerikalı arkeolog Peter Benedict’in bir makalesinde Göbeklitepe’yi kaleme almasıyla birlikte yeniden önemi hatırlanıyor. Ve 1980 yılında bu şekilde gündeme geliyor.

Sırlarla Dolu Hikayesi

Milattan önce 10.000 yılında yaşayan insanların inşa ettiği yapının, İngiltere’deki Stonehenge’den ve Mısır Piramitlerinden yaklaşık 7.500 yıl önce yapıldığı tespit edilmiş. O dönemde avcı toplayıcı olan bir topluluğun böylesine ileri seviyede olan bir yapıyı hangi mekanizmayı kullanarak inşa ettiği de merak konusu… Ayrıca tarım hayatına başlamadan yerleşik hayata geçtiklerinin kanıtı niteliğinde olan bu yapı, insanlık tarihine dair tüm bildiklerimizi yeniden öğrenmemiz gerektiğini hatırlattı.

Göbeklitepe’den önce yapılan araştırmalar, din kurumunun insanların yerleşik düzene geçmesiyle birlikte oluşabileceğine inanırken, bu bilgi de geçerliliğini yitirdi. Çünkü bu ibadet merkezi, yerleşik hayat başlamadan 2000 yıl önce yapılmıştı. Tarih bilgilerimizi ters yüz eden Göbeklitepe, bu yönüyle “Medeniyetin Sıfır Noktası” olarak adlandırılıyor.

Sembollerle Göbeklitepe

Ritüel amaçlı yapıldığı düşünülen bu mimari yapı, tapınak olarak bilinmesi dışında bir toplanma yeri olarak da tanımlanıyor. 30 metre çapındaki 20 yuvarlak yapının ortasında, boyu 3 ila 5 metre arasında değişen T biçiminde tasarlanmış iki adet dikilitaş bulunuyor. Kireçtaşıyla form verilen daha küçük boydaki dikilitaşlar ise, yapının ortasındaki iki dikilitaşı merkez alarak konumlandırılmış.

Arkeologlar, T biçimindeki taşların insanları sembolize ettiğini düşünüyor. Ayrıca dikilitaşların üzerindeki hayvan motiflerinin estetik bir algı vermesi için değil, haberleşme amacıyla yapıldığı tespit edilmiş.

İnsanları simgeleyen T biçimindeki sütunların ağırlığı 60 tona yakın. Bu ağırlıktaki bir yapının kaç insan eliyle ve ne şekilde yapıldığı hala araştırılıyor. Çalışmalar, tapınak kalıntılarındaki zeminlerinin özellikle sıvıyı geçirmeyecek şekilde yapıldığını gösteriyor.

Aynı zamanda taşların üzerinde görülen hayvan kabartmaları, insan ile hayvan arasındaki güçten doğan inanç biçimlerini sembolik olarak bizlere aktarıyor.

Neolitik Çağ’da inşa edilen yapı, o dönemde yaşayan insanların çanak çömlek bile yapamadığı fikrini çürüttü. Göbeklitepe, M.Ö. 10.000 yıl öncesinde yapılmış, ileri bir zekanın ve mühendisliğin eseri olarak tüm insanlığa tarih dersi veriyor.

UNESCO DÜNYA KÜLTÜR MİRASI’NDA

Alman arkeolog Prof. Klaus Schmidt’in öncülüğünde gerçekleşen çalışmalar neticesinde ortaya çıkan topraktaki saklı insanlık hazinesi, 2018 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne eklendi. 2019 senesi, Göbeklitepe yılı ilan edildi.  Her yıl binlerce turisti ağırlayan kült yapı, tüm dünyanın merak ettiği büyük bir çekim alanını oluşturdu.

Bu arkeolojik mirasın değerini hem ülkemiz hem de tüm dünya olarak bilebilmemiz dileğiyle…