DOLAR 32,3721 % 0.16
EURO 34,9730 % -0.29
STERLIN 40,9611 % 0.18
FRANG 35,9012 % 0.12
ALTIN 2.325,53 % 0,22
BITCOIN 2.283.509 0.014

Renkler ve Psikolojisi

Yayınlanma Tarihi : Google News
Renkler ve Psikolojisi

Günümüz dünyasında bilimin ışığında birbirinden farklı tedavi yöntemleri olmakla birlikte, tarihçesi çok eski olan kadim uygarlıkların şifa yöntemlerine de bakmak gerekir. Bunlardan biri de, renk terapisi…

Eski uygarlıklar tarafından kullanılan bu terapi yönteminin, günümüzün alternatif tıbbı olduğunu söyleyebiliriz. Eski Mısır’da, Çin’de, Hindistan’da ve pek çok kadim uygarlık tarafından kullanılan renk terapisi, ruhsal, zihinsel ve bedensel sağlık açısından büyük önem taşıyor.

Hintliler, (kromoterapi) adıyla bilinen renk tedavisinin tekniklerini araştırdıklarında, insanda bulunan enerji merkezlerini çakralarla (Chakralar) ilintilemişler. Bu merkezlerin her birinin çakraklarla bağlantısı olduğunu tespit eden Hintliler, bedendeki her merkezin farklı bir renkle uyum içinde olduğunu söylüyor.

Renk bir enerjidir. Buradan hareketle, vücudumuzdaki çakra merkezlerinin düzgün çalışmadığı durumlarda, renk titreşimleri azalıyor. Çakraların bulunduğu organlarda hastalıklar meydana geliyor. Renk terapisinin amacı da, azalan bu renklerin titreşimlerini artırıp eski normal durumuna getirmek…

Renklerle iyileşmek nasıl mümkün?

Bedende enerji kaçağı bulunan çakrayı tespit ettikten sonra, o merkezi temsil eden rengin kullanılması tavsiye edilir. Pek çok şekilde iyileşme yöntemi sağlanabilir. Mekanların renk değişikliklerinde, takılar ve kıyafetlerde, vücudun ihtiyacı olan besinlerle renk titreşimleri sağlıklı ve dengeli bir hale gelebilir.

Kromoterapi (renk tedavisi), hedefe yönelik amaçlarla kullanıldığında hem bedensel hem de psikolojik rahatsızlıklarda doğru etkiyi verir.

RENK VE IŞIK AYRILMAZ BİR BÜTÜN

Renk terapisini anlayabilmek için, “Renk nedir?” sorusunu tanımlamak gerekir. Tesirini her an ruhumuzda, bedenimizde, yaşamımızın her yanında deneyimlediğimiz renkler, ışıktır. Işık ise, rengi oluşturan bir tür elektromanyetik enerjidir.

Güneş tarafından çeşitli dalga boylarında üretilen bu enerji, nesnelerden yansıyıp gözümüz tarafından algılandığında ışığı görmüş oluruz. Görebildiğimiz her şey, ışığın yansımasıdır. Işık olmadan renk olmaz. Renk, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır. Işık değişik dalga boylarına dönüştüğünde çeşitli renkler ortaya çıkar.

Renkler ve İnsandaki Etkisi

Renklerin hem fizyolojimizde hem de psikolojimizde büyük bir etkisi var. Yapılan bilimsel araştırmalara göre, görme işlemi gözümüzle gerçekleşse de, aslında beynin gördüğü şeklindedir. Renkler; otonom sinir sistemini, beyin dalgalarını ve hormonları etkiliyor. Ve bu yolla farklı duygusal tepkiler oluşuyor.

Çalışmalara göre, renkler alfa beyin dalgasını değiştiriyor. Farklı kullanım yoğunluklarına göre, negatif ya da pozitif etkileri olabiliyor.

Renklerin psikolojik etkilerine sırasıyla göz atalım:

BEYAZ: Saflığı, temizliği, masumiyeti simgeler. Bu renk çakrası sağlıklı çalışan kişiler; adaletli, uyumlu, toleranslı olur. Beyazın 67 tonu vardır. Olumlu kullanıldığında, yeni bir şeye başlama duygusunu verir. Bu renkle uyum içinde bulunan chakra Hintçe’de Udana Çakra adıyla bilinir.

SARI: İyimserliği, yaratıcılığı, üretkenliği, yaşam enerjisini simgeler. En dikkat çekici renktir. Bu renk çakrası sağlıklı çalışan kişiler; ilham yeteneği güçlü, neşeli, iletişim yönü kuvvetli, yaşama bağlıdır. Bu çakra düzgün çalışmıyorsa; bencillik artar. Sarı renkle ilgili tedavi uygulanırken Çin’li uzmanlar altın, krom, nikel, bakır, çinko gibi metallerin tedavi edilen kişilerin üzerinde bulundurulmasını tavsiye ederler. Bu gıda maddelerinin yenilmesi de tavsiyeler arasında; kavun, mısır, muz, limon, kabak, sarı renkli tohumlar ve sebzeler.

MAVİ: Sezgiselliği, güveni, özgürlüğü simgeler. Bu çakra düzgün çalıştığında, kişilerin sezgileri güçlü, yenilikçi, kararlı özellikleri ortaya çıkar. Olumsuz çalıştığında ise, kararsız, kırıcı, çelişkilerle dolu bir kişiliğe bürünürler. Mavi, verimliliği arttırma yönü sebebiyle ofislerde, çalışma ortamlarında yoğun olarak kullanılır. Tedavi yönteminde tavsiye edilen besinler; erik, vişne, kara dut, kara lahana, patlıcan ve kara üzümdür.


TURUNCU: Kırmızı ve sarının karışımı olduğu için iletişimi, yaratıcılığı ve yüksek enerjiyi öne çıkarır. Bu renkle uyum hali içinde bulunan merkeze Hintçe’de Şodistana denir. Benliğin oturduğu yer anlamındadır. Bu merkez sağlıklı çalıştığında kişi, üretken, sağduyulu ve dışa dönük olur. Merkez düzgün çalışmadığında, kişilerde astım, bronşit, romatizma, gut hastalığı gibi hastalıklar ortaya çıkar. Tedavisinde; havuç, zerdali, şeftali, portakal, mandalina ve diğer turuncu renkli meyve ve sebzelerin yenmesi önerilir.


YEŞİL: Sakinliği, huzuru, sevgiyi ve yeniliği simgeler. Ruh sağlığı açısından bu rengin doğru kullanımı önem arz eder. Bu merkez düzenli çalışmıyorsa, kişiler bencil ve kindar olabilir. Yeşil aynı zamanda, ruh ile beden arasında denge ve uyum kurulmasıdır. Bu renkle ilgili tedavi esnasında sodyum, bakır, nikel, krom, kobalt, azot, klorofil, demir sülfat gibi elementlerin hastanın üzerinde bulunması tavsiye edilir. Bol miktarda yeşil sebze ve meyve tüketimi önerilir.


LACİVERT: Otorite ve verimliliği simgeler. Düzgün çalışan kişilerin hafızaları kuvvetlidir, zeka ve bütünlük verir. Çakra merkezi düzgün çalışmadığında unutkanlık, kötümserlik, acelecilik görülebilir. Tedavisinde; krom, demir, bakır, brom, potasyum gibi metallerin hastanın üzerinde bulundurması tavsiye edilir. Gıda olarak ise; siyah üzüm, kara lahana yenilmesi önerilir.

KIRMIZI: Canlılığın, dinamizmin, enerjinin rengidir. Aşkı, nefreti, kanı ve yaşamı sembolize eder. İştahı artırmak ve anlık satın ama kararlarını teşvik etmek için kullanılır. Halsizlik, soğuk algınlığı, hipotansiyon durumlarında kırmızı kullanımı tavsiye edilir. Pozitifte; dışa dönüklüğü, olumsuz çalıştığında; sinirlilik, saldırganlık ve yorgunluk verir.


MOR: Melankoli etkisi verir. Asaletin ve itibarın rengidir. Fazla kullanımında depresyon ve karamsarlık etkisi verir. Bu merkezin düzgün çalışması için hastaların üstlerinde manganez, alüminyum, kalsiyum, kobalt, arsenik ve titanyum gibi maddelerin bulundurulması tavsiye edilir. Gıda olarak ise; kara üzüm, kara dut, mor lahana, patlıcan ve pancar gibi besinlerin tüketimi önerilir.


SİYAH: Güç, matem, gizem ve gizliliği sembolize eder. Doğru kullanımında, konsantrasyonu arttırır. Bu merkezin düzensiz çalışması, akıl hastalıkları ve psikosomatik hastalıkların oluşmasına sebeptir. Tedavisinde özellikle gümüş ve platin gibi değerli madenler bulundurulması tavsiye edilir. Besin takviyesinde ise, siyah zeytin, siyah erik, kara lahana gibi yiyecekler önerilir.