TİP Milletvekili Ahmet Şık, Yargıtay’ın CHP İstanbul Vilayet Lideri Canan Kaftancıoğlu kararı hakkında “Size yenilgiyi tattıran herkesten olduğu üzere Canan Kaftancıoğlu’ndan da intikam almaya çalışıyorsunuz fakat Canan sizden korkmaz” dedi. Şık konuşmasını “Hepinizle hesaplaşacağız! Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” diyerek bitirdi.
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, TBMM’de Bayan Erkek Fırsat Eşitliği Alt Komitesi’nde bir konuşma yaptı. Konuşmasına Yargıtay’ın Kaftancıoğlu hakkında verdiği karara değinerek başlayan Şık, “Size yenilgiyi tattıran herkesten olduğu üzere Canan Kaftancıoğlu’ndan da intikam almaya çalışıyorsunuz ancak Canan sizden korkmaz” dedi.
“Gündemimiz bayana yönelik şiddet alanında yapmaya çalıştığınız makyaj. Daha evvel kelam alan bayan arkadaşlarımız bu eforun üzerindeki boyayı gereğince söküp attılar. Artık ben öteki bir sahteciliğinizden, Saray rejiminin yargısıyla tutsak ettiğiniz insanlardan bahsedeceğim” diyen Şık, şöyle devam etti:
“Bugün Türkiye yargısı, siz hukuktan; adalet, vicdan ve liyakati söküp attıktan sonra elimizde kalan şeyin ismidir. Hukuksuzluk üzerine heyeti bir tertibin kabahat ortağına dönüşenler yaratılan hukuksuzluğun ne manaya geldiğini en yeterli kendileri bilir. Ve bu yüzden makam/mevkilerini kaybetmemek için kabahat işlemeye devam eder. Buyruk kulunuz haline dönüşmüş o yargı mensupları şunu da bilsinler ki bir hiyerarşinin kanatları altında verilen talimatların uygulayıcısı olmak kendilerini asla sorumluluktan kurtaramayacak.
İktidarınız; maharet ya da zekâ gerektirmeyen, gücü elinde tutmanın kibri ve pervasızlığıyla tüm zorbalıklarınızı hayata geçiren bir organize kötülük örgütü.
Haliyle karanlık yargı sistemiyle hatalarınızı örtbas ederek devleti yağmalamaya, memleketi talan etmeye devam etmek niyetindesiniz.
Kendinizle ve kötülüklerinizle yüzleşmenin ağır sonuçlarını geciktirmek için de çetenizden olmayanları, sizin üzere olmayanları, hatalarınızı ifşa edenleri suçluyor, hakikati lisana getirenleri rehin alıyorsunuz.”
İktidara seslenen Şık şöyle devam etti:
Her türlü hukuksuzluğu yaptıracağınız makam ve mevkilere, pis işlerinizi gördüreceğiniz sizin üzere suça bulaşmışları, eski ortağınız Gülen Cemaatiyle iş tutanları yerleştirdiğiniz için de zorlanmıyorsunuz.
Ailesi “FETÖ” ilişkili, kendisi AKP’den milletvekili adayı bir hâkimin Seyahat davasındaki hukuksuzluklara imza atanlar ortasında olması bu yüzden tesadüf değil.
Bekir Bozdağ, daha evvelki bakanlık periyotlarında atamasını yaptığı 3 bin 614 hâkim savcının %34’ü FETÖ’cülük suçlamalarından ihraç edilmiş bir adalet bakanıdır. Arşiv kaydı, birçoğunuz üzere Hocaefendinize övgülerle dolu olan bir adalet bakanıdır. Bekir Bozdağ’ın bu kararın alınmasından evvel yine Adalet Bakanı yapılmasının kerameti de budur.
Lakin suçluları ödüllendirmek ve görevlendirmek sizin için olağan. Mafyanın cürümlerini ifşa ettiği Süleyman Soylu hala İçişleri Bakanı koltuğunda. Haliyle Fethullahçı çete üyeliğinden mahpusta olması gerekirken geçmişiyle rehin alınan Bozdağ’ın bugün Adalet Bakanı olması da tesadüf değil.
15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra hazırlanan iddianamelerde Gülen Cemaati’nin gayesi şöyle anlatılıyor:
‘Devletin tüm Anayasal kurumları olan Yasama, Yürütme ve Yargı erklerini ele geçirmek ve bu süreç tamamlandıktan sonra devleti, toplumu ve fertleri FETÖ’nün ideolojisi doğrultusunda yine dizayn ederek; oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasi gücü yönetmek.’
Allah’ın lütfu olarak gördüğünüz kanlı bir kalkışmadan bugüne uzanan süreçte memleketin içine düştüğü hale baktığımızda bu hedefin gerçekleşmediğini söyleyebilir misiniz?
Devletin bütün Anayasal kurumları, Yasama, Yürütme ve Yargı erkleri ele geçirildi. OHAL ve KHK’ler aracılığıyla başlatıp kanun değişiklikleriyle devam ederek toplumu ve fertleri ideolojiniz ve menfaatleriniz doğrultusunda dizayn etmeye çalışıyorsunuz.
Kendi mafya rejiminizi kurdunuz. Ekonomik, toplumsal ve tüm siyasi gücü kendinizde toplamaya çalıştınız. Ülkenin tüm kaynaklarının üstüne çöküp ailelerinize, yandaşlarınıza, müteahhitlerinize peşkeş çektiniz. Devleti ve ülkenin kaynaklarını yağma ve talan etmenin peşinde oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasi gücü yönetmeye çalışıyorsunuz.
‘Korkun’
İşte bu nedenlerle Gülen Cemaati’nin en büyük hezimeti olan 15 Temmuz Kalkışması, tıpkı vakitte en büyük zaferidir. Yani iddianamelerde bir çeteyi tanım edip maksadını anlatan o metindeki “FETÖ” ibaresi yerine AKP ya da Saray Rejimi denildiğinde siyasi periyodunuz, iktidarınız eksiksiz anlatılıyor. Yani peşine düştüğünüz örgüt, siyasi parti kılığında ülkeyi yönetiyor. Memlekette, Anayasal sistemi alaşağı eden, din şarlatanlığıyla kendini gizleyen sizden ala çete mi var? Bu yüzden de her hatalı üzere korkuyorsunuz.
Sizler ceberut, suça, ranta batmış, ideolojisini betonlaştırma ve yolsuzluk üzerine kurmuş bir iktidarsınız. Ayaklarınızın üzerinde lakin zorbalıkla durabiliyorsunuz. Ve bu kabahatin iktidarına karşı Türkiye tarihinin en onurlu hak talebi olan Seyahat parkı protestolarının ortaya koyduğu barış içinde bir ortada yaşama iradesinden korkuyorsunuz.
Korkun! Alaturka führerliğinize karşı Türkiye’nin geleceğinin Gezi’de ortaya çıkan anlayış olduğunu bildiğiniz için korkuyorsunuz.
Korkun! Seyahat, Saray üzerinden inşa ettiğiniz hata, soygun, yağma ve talan sisteminizi sona erdirecek olan anlayıştır.
‘Hepinizle hesaplaşacağız! Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’
Korkun! Korktuğunuz için bu kadar saldırgan, zalim ve zorbasınız. En yeterli siz biliyorsunuz; “Hiçbir dehşete benzemez halkını/vatanını satanın korkusu.” Sizler üzere geçersiz değil bu ülkenin gerçek yurtseverleri olan arkadaşlarımızı, bizleri, tutsak ederek korkutabildiğinizi mi sanıyorsunuz. Geri adım atacağımızı mı düşünüyorsunuz? Çetenizin militanı hâkim/savcıların olduğu mahkemelerinizden, uydurma delillerinizden, adaleti ortadan kaldırmanızdan, her türlü zorbalığınızdan, faşizme rahmet okutan rejiminizden korkmuyoruz. Her kim olursanız olun hiçbirinizden korkmuyoruz. Zira zorbaları en çok korkutanın yürek olduğunu biliyoruz.
Sermayeniz, bürokratlarınız, tetikçileriniz, bütün kabahat ortaklarınızla birlikte sizi tarihin tozlu sayfalarına gömeceğiz. Hepinizle hesaplaşacağız! Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.”